Dolar (USD)
32.39
Euro (EUR)
34.72
Gram Altın
2435.13
BIST 100
9987.95
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

11 Eylül 2023

Eğitim sistemi topyekûn yenilenmeli

Bugün herkes “yeni” eğitim- öğretim yılından bahsediyor. Eğitim yasaları eski, anlayışı eski, müfredatı eski ve dayandığı bir felsefesi bile yok. Böyle bir eğitim yılı nasıl yeni olabilir ki?

Bugün bir ilim dili inşa edemiyorsak ve yeni bir sistem geliştiremiyorsak, özgürlükçü, kaliteli bireyler yetiştiremiyorsak, bunun yegâne nedeni; statükocu, tekçi, ideolojik bir eğitim sisteminin en iyi, en sorunsuz, en mükemmel bir eğitim sistemi olduğu yönünde oluşturulan sarsılmaz kanaat yüzündendir.

O yüzdendir ki bizim ülkede “eğitim şart” denilir başka da bir şey denmez. Nedense kimse çıkıp da “nasıl bir eğitimle” sorusunu sormaz, sorgulamaz.

Bu nedenle her yıl eğitim meselesi söz konusu edildiğinde okul araç gereçleri, dersliklerin durumu, ücretler, öğretmenlerin ve öğrencilerin nasıl giyinmesi gerektiğine dair bir yığın yapay konular konuşulur.

Maalesef bu yıl da değişen bir şey olmadı.

Türkiye Yüzyılı vizyonu kapsamında kimse bu eski usul eğitim ve öğretmen anlayışının değişmesi gerektiğini konuşamıyor.

Okul idarecilerinin durumu ise daha vahim. Bu arkadaşlar kendi uzmanlık alanlarında eğitim görmüş ve meslekleri öğretmen olan insanlar.

Okul yöneticiliği alanında herhangi bir eğitim almamış branşları sözgelimi Bilgisayar, Türkçe, Matematik, Sınıf öğretmeni olan bu idarecilerin yaptıkları işe ne yazık ki bir meslek olarak göremiyoruz

Bugün nöbet çizelgesi hazırlama, öğrenci ve personel işleri ya da bir takım resmi yazışmalar gibi alanlarda eğitilen sıradan bir insanın bile yapabileceği türden işleri yapmaktadırlar.

Hâlbuki yönetim ve idarecilik profesyonellik isteyen bir alandır. Bu kadar eğitim alanında uzmanlaşmış kadrolu öğretmenin idarecilik yaptığı, eğitim-öğretimin dışına çıkarıldığı bir ülkede okul idareciliği başlı başına tartışılmayı hak ediyor.

Zira bu arkadaşlar bir taraftan kendi alanlarında körelmeye başlıyorlar diğer taraftan da yöneticilik gibi gerçekten uzmanlık gerektiren bu işte başarısız oluyorlar.

Ben okul yöneticilerinin alanında uzman, profesyonel insanlardan oluşması gerektiğini düşünenlerdenim. Bunu İngiltere fevkalade iyi yapıyor.

Diğer taraftan eğitimciler ve bilhassa okul idarecileri insan hakları, bireysel özgürlükler, demokratik okul kültürü alanlarında sıkı bir eğitimden geçirilmelidirler.

Düşünün bu ülkede eğitim sendikaları da dahil olmak üzere eğitimcisinden bakanlık teşkilatına varana kadar koskoca eğitim camiası küçücük çocukların okullarda asker gibi nöbet tutmasından hiç rahatsız olmuyorsa orada bir sorun var demektir.

Öğretmenlerin de para karşılığında nöbet tutturulduğu bir ülkede herkes meseleye güvenlik ve disiplin açısından bakıyor ancak kimse meseleye eğitim açısından bakamıyor.

Anlayacağınız nöbet tutmayı neredeyse kutsal bir vazife gibi gören eğitim dünyasında zihin başka türlü çalışıyor. Oysa sadece bu nöbetçi öğretmen ve öğrenci meselesini çözsek eğitim adına büyük bir ilerleme kaydedeceğiz.

Bir öğrenci teneffüs arasında ne yapması gerektiğini bilemiyorsa o okulda eğitim adına en ufak bir ilerleme kaydedilmemiştir.

Kısacası öğretmenlerin özgür olmadığı, öğrencilerin ise katı disipline, yoğun ideolojik endokrinasyona maruz bırakıldığı bu tekçi eğitimden kimsenin rahatsızlık duyduğu yok gibi. Oysa olmalı.

Bakınız yıllar öncesinden İbn Rüşd, eğitimde hür düşünceyi savunarak, serbest iradesi ile hareket eden ve hür davranan nesiller yetiştirilmesi gerektiğini savunur. Bizden daha ileride ve zihni açık olduğu aşikâr.

İnsana bahşedilen en büyük lütuflardan biri kuşkusuz düşünme melekesine sahip olmaktır. İnsan düşündükçe, var oldukça, özgürleştikçe, kendini bilir, insanlaşır ve ilahi nizamın en temel unsurlarından biri haline gelir.

Yani kendini bilen, Rabb’ini bilir, ölçüyü bilir, ölçülü olur, özgürleşir ve insan olur. Okul bunu elimizden almamalıdır. En azından eğitim meselesine bu zaviyen bakabilmeliyiz.