Dolar (USD)
32.35
Euro (EUR)
34.67
Gram Altın
2409.48
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

30 Ağustos 2018

Eğitime adanmış bir ömür; Levent Yazıcı

Değerli bir öğretmeni İstanbul'a uğurladık. Tokat İl Milli Eğitim Müdürümüz Levent Yazıcı, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü oldu. Önce üzüldük, sonra sevindik. Üzüldük çünkü takım liderimiz, mesai arkadaşımız ve iyi bir öğretmenimizi kaybediyorduk. Değer bilir, değer verirdi herkese, her çalışmayau2026 Her gönülde yeri vardı.

Değer vermek, değer bulmak zor iştir. Genellikle hayatta iken kimsenin değeri bilinmez. En iyi şair ölü şairdir, demişti şair Hüseyin Akın. Ülkemizde ölünce değerli oluyorsunuz. Ölünün ardından güzel konuşuruz da yaşayanlarımızın kıymetini bilmeyiz. Bir de güçlüysen değerlisin! Bir kimsenin gerçek değeri onun makamı, gücü, şöhreti ile eş tutulmamalıdır. Ne yazık ki ülkemizde "kıymet ve vefa" lügatten silinmek üzere olan kavramlarımız.

İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğüne atanan kıymetli eğitimci Levent Yazıcı, yukarıda bahsi geçen "değer verme" erdemini anında gösteren bir özelliğe ve güzelliğe sahipti. Birlikte çok çalıştık, yorulduk. Ekip ruhuyla hareket etmekten, herkesin görüşünü almaktan geri durmadı. Bir işe başlayacağı zaman her kademeden kişinin görüşüne müracaat eden ve o görüşe saygı duyan bir özelliği vardı. Bunu iş olsun diye de yapmıyordu. Görüşünüzün kıymetli olduğunu size hissettiriyordu.

Gecenin bir vaktinde veya tatilde fark etmez telefonunuz çalar, arayan kişi Levent Hoca'dır. Bir meseleyi istişare etmek için aramıştır. Önce müsait olup olmadığınızı, sonra halinizi hatrınızı sorar. Sonunda da bir iş veya projeyle alakalı fikrinize müracaat eder. Üslu00fbp sakin, yumuşak, emirden uzak, rica ve istirham dolu cümleler doğrudan kalbinize girer. Kalbe giren işler, kafaya konan işlerden daha üstündür. O, sizin kafanıza değil de kalbinize girerdi. İtiraz, kaçış, yalpalama, savsaklama olmazdı sizde de. Böylece o işe başlanırdı.

Biz, maddu00ee imkan, derdik. O, önce hayal edin, derdi. Sınırlandırmayalım hayalimizi, derdi. Onun toplantısına katılanlar, toplantı öncesi "şu işi azaltalım, şu projenin zorluğundan bahsedelim, şundan geri duralım" diye düşünürlerdi. Toplantı bitince de mevcut projelerin üstüne yeni projeler ekler, yeni hayaller ve hedefler ile kalkardık masadan. Şaşırırdık! Aslında işin sırrı o güzel üslu00fbpta idi. Yılanı deliğinden çıkaran tatlı dilde idi hikmet.

Levent Yazıcı, "müdür" olarak değil, önce "öğretmen" olarak içimizde idi. Masasındaki isimlikte "Levent Yazıcı, Öğretmen" yazıyordu. O isimlik şimdi İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğündeki masasındadır umarım. Önce öğretmenlik gelmeliydi! Hiyerarşik yapıyı saygı, sevgi, samimiyet, safiyet, hamiyet ve hikmet üzerine bina ederdi. Müdür olduğunu değil de sizinle o işin gönüllüsü, emektarı olduğunu hissettirirdi.

Tokat eğitim çalışanları onunla projeden projeye koştu. Ulusal ve uluslararası projeler gerçekleştirdik. Bu konuyu detaylı bir şekilde daha önce yazmıştım, şu linkten okunabilir: (http://www.milatgazetesi.com/egitimde-ozgun-yaklasimlar-ve-tokat-ornegi-makale,124774.html)

Levent Hoca'ya rahatlıkla ulaşır, derdimizi anlatırdık. Bir derdimizin, sıkıntımızın olduğunu duyduğunda bizzat kendisi arar, yardıma ihtiyacımız olup olmadığını sorardı. Kendisiyle bir sıkıntımı paylaştığımda gözlerinin dolduğunu unutmuyorum! Hastalığımızı, hastamızı, güzel günümüzü bilen, soran vefalı bir dost idi! Makamında bile bizi kardeşi gibi görür, ilgilenir, dinler, çözümler bulur, kapıya kadar uğurlardı. Güveni tamdı bize. Biz de onunla her işi başaracağımıza güvenirdik. Bunlar, iletişim derslerine örnek olacak uygulamalardı aslında. Ülkemizin ihtiyacı olan bürokrat tipi böyle olmalı. Aracısız, ricasız, engelsiz, samimi, fedakar yönetici!

Gece gündüz, sabahın erken saatlerinde herhangi bir okulun bahçesinde görülebilirdi. Yatılı ve engelli öğrencilerle baba şefkatiyle ilgilenirdi. Engelli öğrencilere uğrar, onlarla yemek yer, onları uyutur, evine öyle giderdi. Onunla engeller kalkardı. "Neşeli Günler" isimli proje takdire şayandı. Görme engelli öğrenciler onu sesinden tanırdı. Dedim ya, sakin ve samimi o ses! Bu yüzden "Levent Baba" diyordu engelli öğrenciler. Şimdi o çocuklar, Levent Baba'nın Tokat'tan ayrıldığını duymadılar. Belki de yine bekliyorlardır Levent Baba'yı pansiyonda. Onlarla yemek yiyen, kitap okuyan, onları uyutmadan evine gitmeyen Levent Baba şimdi yok! O masum çocuklar sizi asla unutmaz!

MEB, Ziya Hoca ile güzel işler yapmaya başladı. Her kesimin takdirini ve duasını alan Ziya Hoca; iyi bir öğretmen, müşfik bir insan ve baba olan Levent Hoca ile ekibini güçlendirdi. Levent Yazıcı kimdir, nasıldır diye soran İstanbullu dostlara bir cümle ile Levent Yazıcı'yı anlatalım: Eğitime adanmış bir ömür. Yolun açık olsun öğretmenim!