Dolar (USD)
32.39
Euro (EUR)
34.75
Gram Altın
2397.72
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

28 Ağustos 2023

​Ekonomik problemlerin nedeni

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu geçen hafta yaptığı toplantıda politika faizini 7,50 puan artırarak %25 seviyesine yükseltti.

Pandemi süreci ile başlayan ve Rusya-Ukrayna savaşı ile tırmanan küresel enflasyonist süreç tüm dünyada ekonomik problemlere neden oldu. Türkiye’nin ekonomik model değişikliğinin de etkisiyle Türkiye'de enflasyon dünya geneline göre daha fazla arttı.

Faiz indirimi uygulandığı dönemde yüksek enflasyonun etkisiyle borçlanmak suretiyle talep artışı yaşandı. Bu talep artışı enflasyonu yükseltti.

14-28 Mayıs seçimleri sonrası Türkiye yeniden ekonomik model değişikliği yaptı ve yeniden bir enflasyonist dalga başladı.

Enflasyon ile mücadele kapsamında faiz oranları artırılmaya başladı. Buradaki temel amaç talebi kısarak iş dünyasının fiyat artışı yapmasının önüne geçmek. Maliyet artışının çok daha üzerinde yaşanan fiyat artışları yüksek enflasyonun en temel nedeni olarak görüldü. Uygulanan her politikaya fırsatçılık yaparak bireysel kârı artırma yarışı eklenince piyasada dengeler altüst olmuştu. Faiz oranlarının düşük olması sebebiyle fiyatların daha da yükseleceğini düşünen vatandaşlar da taleplerini öne çekince enflasyon kısır döngü hâline döndü.

Bu süreci kırabilmek için faiz artışı ile talep daraltılarak enflasyonist süreci bozmak hedefleniyor.

Enflasyon ile mücadelede talep daralması beraberinde büyümeyi azaltırken işçi çıkarmaya neden olacaktır. Hatta ilerleyen süreçte iş yeri kapanmasına gidecek süreçte bazı işletmelerin borçlarını ödememek için iflasını açıklaması, kaçmadı, gibi haberler ile de karşılaşılacaktır. Bu durum alacaklı İşletmeleri de zora sokarak onların da kapanmasına neden olabilir.

Her ne kadar KOBİ’lere yönelik finansman desteği artışı haberi yapılmış olsa da birçok KOBİ’nin bu desteklerden yararlanamadığı bilinen bir gerçektir. Türkiye’de birçok KOBİ’nin ya SGK borcu ya da vergi borcu var. KOSGEB desteğini alabilmek için bu borçların olmaması gerektiği düşünülürse birçok KOBİ daralan talep ile birlikte iflas etme noktasına gelecektir.

Yapılan her ekonomik model değişikliğinin faturası maalesef vatandaşlar tarafından ödenmektedir. Özellikle sabit gelirlilerin enflasyonist süreçte alım güçlerinin daraldığı tartışılmaz bir gerçektir. Kira fiyatlarındaki artış özellikle büyükşehirlerde geçimi bir hayli zorlaştırdı. Gelir dağılımı adaletinin bozulduğu bu dönemde yüksek gelir gruplarının refah artışı yaşadıkları, düşük gelir gruplarının ise ciddi bir refah kaybı yaşadığı görülmektedir. Konut ve otomobil fiyatlarındaki hızlı artış sabit gelirlerin bu ihtiyaçlarını karşılamalarını neredeyse imkansız hale getirdi.

Talep daralması ile konut ve otomobil fiyatlarında görece yavaşlama hatta düşüş olsa da yüksek fiyatın yanında yüksek finansman maliyeti sebebiyle zaten erişilmez hâlde olduğundan düşük gelir grubu için pek bir şey fark etmiyor.

Günümüzde yaşanan ekonomik problemlerin elbette küresel ekonomik sebeplerle doğrudan ve dolaylı ilgisi var. Bu durum inkar edilemez. Ancak politika değişiklikleri ve değiştirilen politikalarda sebat edilmemesi de ekonomik dalgalanma ve belirsizliklere neden olmaktadır.

Dünyanın konjonktürel değişikliklerine hızlı cevap vermek için politika değişiklikleri uygulanabilir ancak model değişiklikleri vatandaşı ekonomik olarak belirsizliğe ve zor duruma düşürüyor. Ekonomik güvenlik için bir politika uygulanması gerekiyorsa uygulanır, bedeli ödenir ve herkes bu politikaya sahip çıkar. Ancak iletişim olmaksızın uygulanan politika değişiklikleri ekonomik yarıklara neden oluyor. Vatandaş ile doğru bir iletişim kurularak uygulanacak politika değişiklikleri istenen ve beklenen sonuçları verecektir. Ancak neyin neden yapıldığı anlaşılmadığı zaman vatandaş kendini koruma refleksi ile hareket ediyor. Bu da hedeflenen sonuca ulaşmayı engelliyor. İster liberal söylem ister milliyetçi söylem olsun hangi politikanın neden uygulandığı, nereye ulaşılmak istenildiği konusu vatandaşlara etkili bir şekilde aktarılmaktadır. Dolaylı anlatım istenilen sonucu vermiyor. Özellikle iyi niyetli olmayan ve dezenformasyon ile birlikte verilmek istenen mesaj doğru anlaşılmıyor ve istenen ve beklenen sonuca ulaşılamıyor.

Doğru iletişim, insanların geleceğe dair beklentilerini şekillendirir ve ekonomik kararlarını buna göre almalarını sağlar. Hükümet ve merkez bankası, enflasyon hakkında şeffaf bir şekilde bilgi vererek vatandaşları aydınlatmalı ve ekonomik politikaların amacını, süreci ve etkilerini anlatmalıdır. Bu, vatandaşların ekonomik belirsizliklerle daha iyi başa çıkmalarına yardımcı olabilir.