Dolar (USD)
32.38
Euro (EUR)
34.70
Gram Altın
2408.46
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

25 Ekim 2014

ELEŞTİRİ AHLAKI

Söyleyenin değil de söylenenin niteliği dikkatimi çektiği için nerede okuduğumu hatırlamıyorum; "her şey insanı insandan korumak için" diyor ve ekliyordu "herkes kalbinin ekmeğini yer." Beni uzun bir tefekkür yolculuğuna çıkaran bu sözler, özümde asılı kaldı; Allah'ın izin vermesi halinde bir gün, bir yazıya mevzu edileceğini bilereku2026

Asırlardır; devletin halkın bir kısmıyla, ideoloji ve inançların birbiriyle, toplumun bireyle ve insanın bir diğeriyle çatışmasına sahne oldu tarih. Acı ama gerçek; hiçbir güç, diğerini ezmeden, incitmeden, hülasa "berbat ettiğini düşünürken" gelecek takvimde "abat edeceğini bilmeden" ayakta durma mücadelesi vermedi. Her geçen gün daha çok anlıyoruz, içinde bulunduğu nimetin hakkını teslim edemeyen yahut edememeye başlayan güç, bir noktadan sonra nimetin, mutlak irade tarafından elinden alınacağını unutuyor.

Doluyuz; ağrılıyız evetu2026 Çünkü her birimiz, tebessüm eden suretlerimizin ardına kaygılar, kavgalar, savaşlar ve kayıplar yerleştirmişiz. Her birimiz zaman içerisinde oluşturduğu kabulleri "en doğru" kabul etmişiz.

Olay altın üstle, patronun işçisiyle, güçlünün zayıfla, sözün süku00fbtla savaşı da değil aslındau2026 Acı çeken, çekebilen insanla çekemeyenlerin kavgası. Daha derine inmek gerekirse maddeye çevrilen bakışın manayı arayış kaygısı. Zahirin özle, şeklin ruh ile çatışması. Göz aynı, bakış farklıu2026

Dinlemeyi bilmiyoruz, mütemadiyen konuşmayı tercih ettiğimiz için; çevremize bakamıyoruz, bakalım; Biri bir şey söylüyor, çünkü kaygı taşıyor, çünkü derinleştiriyor, içindeki volkanı izah ihtiyacında çünkü fakat sözün derinine inmek şöyle dursun, neyin, nasıl söylendiğine bakamayan insanlar sözün etrafını gürültülerle, çığlıklarla, kılıçlarla kuşatıveriyor. Her taraftan bir gürültü yükseliyor, söz arada kaynıyor. Trajik boyutu kimse birbirinin ne söylediğini duyamayacak hale geliyor. Durum onu, kendini de duyamayacağı bir noktaya sürüklüyor. Binde bir; biri yahut birileri "ne söyleniyor, dinleyelim" deme erdemi gösteriyor, doğruları çok makbul ve muteber görüntüler(!) onu da bastırıyor. Bir kez daha ses düşünceyi, tüketim üretimi, eleştiri çağrıyı yutuyor.

Burada söylenmeyi bekleyen, söylenmeyi isteyen, söylenmeyi talep eden ama haykırışlarınız arasında hep yarım bırakılan bir şeyler var! Kaygı var, yara var, gayret var. Birikim, gözyaşı, emek var.

Ey kuyuya taş atan, devamında nice taşları peşinde toplayan deli!

Bak ki seni de anlıyorum. Ardında anlamamayı şiar edinen, şekil üzerinde oyalanırken öze inmekten bitap düşen kocaman bir ordu var.

Fakat unutma; Senin kısır topraklarındaki gürültün, acı çekmeyi bilen insanların sözlerini, izanını, vicdanını, kaygısını ve anlatma çabasını sadece fecre kadar bastırabilir. Çünkü çile üstadının tabiriyle "tomurcuk derdinde olmayan ağaç odundur!" bilir.

Bu güne kadar engellenmeye çalışılan her fikir ve insan büyümüş, zirveye taşınmıştır. Susturulmaya çalışılan her söz, üzerine örtü atılan tesirini çağlar sonrasına taşımıştır.

Buna göre özünde köz ve söz gezdiren bir yolcu olsan da olamasan da akşamın hakkını sabahtan, çölün hakkını sudan, suyun hakkını buluttan soran birileri hep olacaktır.

u2026ve bunu sana inat edeple yapacaktır!

Selam ileu2026