Dolar (USD)
32.26
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2400.97
BIST 100
10188.69
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

29 Aralık 2022

En güzel hazineler, Allah'ın katındadır

Markette, sokakta, pazarda başında şapka, elinde bilet, “Bugün çekiliyor!” diye gezenler görürüz. Adına talih dedikleri bir kuşun kafamıza konacağının umudunu bize telkin edercesine “Sana da çıkabilir!” kabilinden sözlerle bizi ikna etmeye çalışırlar. Reklamı da insanın iç dünyasını umutlandırır tondadır: “Çıkmaz demeyin, şansınızı deneyin…”

Her ne kadar bunun hem dinen hem de vicdanen yanlış olduğunu ve bir bakıma kumar olduğunu bilsek de, yine de bir anlık da olsa ‘Acaba!’ demekten kendini alamıyor insan. “Acaba bana çıkar mı?”, “Çıkarsa ne yaparım?”, “Cami falan yaptırır, fakir fukaraya yardım ederim!” tarzından cümlelerle meşru olmadığını bildiği bu durumu meşrulaştırmaya çalışanlar olduğu gibi, “Ne olmuş efendim, sanki bunu alanlara zorla mı aldırtıyorlar, burada haksız bir kazanç yok ki, tamamen şans!” diye konuyu kestirip atanlarımız da olmuyor değil. Bununla birlikte “Zinhar haram ve bunu alan da, satan da, vesile olan da günahkârdır!” diyerek meseleyi dinî açıdan noktalayanlar da var.

Maalesef, her yılın sonuna doğru, gündemimizi meşgul eden konulardan biri piyango çekilişi olmuştur. Bütün meseleler unutulmuş, gündem sanki sadece bu olmuş gibi. Birileri biletine isabet edecek tutarın hesabıyla zenginlik hayalleri kurup, az bir kısmıyla da din, diyanet işlerinde harcayarak meseleyi meşrulaştırmaya çalışsa da, diğer bir kesim ise meselenin dini boyutuna bakarak, alınmasının kesin bir dille haram olduğunu dillendirir. Bu durum bana bir bakıma Ramazan ayını hatırlatıyor. Ramazan ayı her geldiğinde temel konularımızdan birisi, orucu bozan veya bozmayan şeylerin ne olduğudur. Biri de çıkıp demiyor ki, “Yahu kardeşim, geçen sene orucu bozan şeyler, bu yıl da bozuyor!”

Bunun da nedeni herkesin meseleye kendi penceresinden bakmasındandır. Kendi penceresinden bakan insan da görmesi gerekeni değil de, görmek istediğini görür. Ancak ortada duran bir hakikat var ki, o da durumun dinî ve vicdanî boyutudur.

Ancak, ortada dönen rakamlar meblağ olarak biraz fazla olduğu için insan, hakikatlerden ziyade, içinde bulunduğu hayatın gerçekleriyle hareket ederek, umut tacirlerinin, şans vesvesecilerinin kucağına düşüyor.

Ben, piyangonun sadece yılbaşı gecesi çekildiğini biliyordum. Lakin küçük bir araştırma yaptığımda; piyango çekilişi sadece yılın son gününde değil, hayatımızın her gününde bir şans oyununun çekilişinin olduğunu öğrendim. Çekilişi olmayanın da oyunu oynanıyor. Her ayın 9, 19 ve 29. günleri piyango çekilişleri, hafta içi ve hafta sonları ise şans topu, on numara, sayısal loto gibi oyunlar, ayrıca hemen hemen her gün at yarışları oynanmaktaymış. Yılbaşı çekilişi dışında kalanların tutarları hayalleri süsleyecek kadar(!) bir yekûn oluşturmadığı için bu konularla ilgili gündem pek de fazla yapılmıyor kanaatimce. Yılın en büyük çekilişi yılın son gününün akşamında yapıldığı ve insanların çoğunun bu çekilişe teveccüh ettiği için yılın son günlerini bu konu meşgul ediyor.

Yılın sonuna doğru doğal olarak da alanlar alma nedenleriyle ilgili, almayanlar ise almama nedenleriyle ilgili paylaşımlarda bulunuyor. Neden alınmalı veya neden alınmamalı polemiklerinden uzak kalarak bir Müslüman ve insan olarak neden alınmaması gerektiği hakkında konuşmalıyız, diye düşünüyorum.

Diyanet İşleri Başkanlığının konuyla ilgili “Şans faktörüne dayalı olan piyango, toto, loto, iddia, müşterek bahis, ganyan gibi tertip ve oyunlar kumardır ve haramdır. Bu tür kumarların, geniş kitlelerin iştirak etmesi sebebi ile zararı daha da yaygın olmaktadır.” fetvası bulunmaktadır.

Nihayetinde piyango bileti almak ve ondan medet ummak, haksız kazanç ve kısa yoldan köşeyi dönme umuduyla insanın tembelleşmesine neden olur. Bu da emek ve çalışarak kazanma duygusunu yok sayarak, zaman israfına yol açar. Daha da ötesi, piyango ve şans oyunları kumara açılan kapıdır ve kumar neticesinde yıkılan yuvaların telafisi mümkün değildir. Helalinden kazanılacak bir lira, haram yolla kazanılan on liradan daha çoktur.

Bununla birlikte kimsenin kimseyi ‘kâfir’ diye yaftalama hakkı yoktur, haddine de değildir. Lakin kesin hüküm ile haram olduğu bildirilen bir fiili işleyen kişi günahkâr olur. Günahkâr olmak bir kişiyi dinden çıkarmaz; ancak hükmü inkâr etmek ‘Allah korusun!’ insanın dinden çıkmasına sebep olur. Bize düşen bir kardeşimizin günaha girmesine engel olmaktır ve engel olurken de kalp kırmak gibi başka bir günaha neden olmadan, son çare olarak o kardeşimiz için dua etmeliyiz.

Hülasa, “Nefsânî arzulara, (özellikle) kadınlara, oğullara, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüşe, soylu atlara, sağmal hayvanlara ve ekinlere düşkünlük insanlara çekici kılınmıştır. İşte bunlar dünya hayatının geçici menfaatleridir. Hâlbuki varılacak güzel yer, Allah’ın katındadır.” (Al-i İmran Suresi, 14. Ayet)

Rabbim günahlarımızı affetsin ve bizi doğru yoldan ayırmasın. Âmin.