Dolar (USD)
32.28
Euro (EUR)
34.76
Gram Altın
2412.82
BIST 100
10267.09
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


ENTELEKTÜEL SOLCULAR CHP'NİN HESABINI VERMELİ

Bundan yıllarca önce bir deneme kitabında "homurdanmanın erdemleri" üzerine bir güzelleme yapmıştı Süleyman Çobanoğlu. Ben de dozunda bırakıldığı taktirde, homurdanmanın erdemlerini kabul edebilirim. Homurdanmak, bazen da yüksek sesle söyleyemediğiniz ya da söylense bile dikkate alınmayacak bazı konuları, daha etkili bir şekilde seslendirir. Fakat homurdanma, bir insanın, ya da bir hareketin tarzı haline gelirse artık çekilmez olmaya başlar. Özelikle Meclis'te bir ana muhalefet partisi iseniz, iktidarın icraatları üzerine sürekli gürültü çıkarmak ve mefhum-u muhalefet üretmek hakikaten sıkıcı olabiliyor.

CHP'nin sürekli bir gürültü çıkarma halini gördükçe insan, bir ülkede muhalefet partisinin kendi yetersizliğinin tescilini "halk" onaylı haline getirdiğini düşünüyor ve hakikaten üzülesi geliyor. Fakat CHP'nin bu hale gelmesinde, bu partinin yöneticileri kadar sol entelektüelin de önemli bir sorumluluğu ve payı var. Sürekli ezilmişlik edebiyatlarını döşenen sol entelektüeller, yıllardır marksizmin geçerliliğini göstermek için bu memlekette bir burjuva ve işçi sınıfı aramaya başladılar, bulamayınca da oluşturmaya çalışıyorlar. Yıllardır sağ ve İslamcı partilerin icraatlarını (tüm icraatlarını olumluyor değilim), sağ ve İslamcı entelektüeller için bir köşeye sıkıştırma vesilesi sayar ve hatta tümüyle bu entelektüelleri sorumlu tutarlarken, "CHP niye bu halde" diye soru sorduğunuzda, "CHP solcu değil ki" deyip işin içinden sıyrılıyorlar. Fakat nedense CHP ile bu gürültü ortak paydasında buluştukları gibi, ruhaniyetleri CHP ile sürekli bir birlik halini koruyor. Peki bu entelektüellerin sağcı ve İslamcılardan sordukları hesabın bir karşılığı olarak CHP'nin hesabını vermeleri gerekmez mi? Sürekli mazeret üreten, Parti içinde geçen kelimenin dışında halkla kesişme noktaları bulunmayan, tasarısız, iç çekişmelerle malül, eleştirmekten başka sosyal projesi olmayan bir CHP, ortada bütün gerçekliği ile durmaktadır. Sol entelektüellerin "yarın devrim olacak" havası ile yaptıkları edebiyatın, değişime dair en ufak bir heyecan ve ümit unsuru CHP'de bulunmuyor. Sol entelektüelin edebiyatı en azından Che Guevera'nın geleceğe ümitle bakan simülasyonu gibi dururken, CHP Mao'nun iskeleti gibi yerde mevta yatıyor.

Şimdi mahallede birbirine küs çocukların, "ben de sizin arabanıza binmem" dedikleri gibi bir Marmaray'a binmem teranesi tutturmuş, kurumlu kurumsuz medyası ve entelektüeliyle sol taraftan gelen gürültü ile karşı karşıyayız. Tamam, Marmaray'ın her açıdan hesabını sorun. Binmezseniz de binmeyin. Ama 1975'te birinci köprüye de itiraz ettiniz. 1980 sonrası 2. Köprü için Calp Özal'a "yaptırmam" demişti. Peki, şimdi köprüden değil de nereden geçiyorsunuz? "Yaptırmam" dışında bir öneriniz var mı? Gazetelerin haberlerine göre, CHP'nin geldiği nokta; "Başbakan, Dolmabahçe'den Kadıköy'e geçen kadınları dikizliyor" şeklinde. Daha ben ne diyeyim ki?

Öte yandan Başörtüsü serbestliğinin gelmesi, CHP açısından gerçekten önemli bir fırsattı. Kamuda ve özellikle Meclis'te başörtüsünün serbest olması, bir özgürlük ve hakkın sağlanması anlamına geliyordu. CHP, başörtüsü serbestliğinin bu özgürlük ve hakkı teslim etmek demek olduğunu söyleyerek, normalleşmeye katkıda bulunacağı gibi, önemli bir muhalefet Partisi olarak yeniden halkla buluşma kanallarını kendisine açması mümkündü. Fakat CHP, tam tersini yaptı ve başörtüsü serbestliğinin iptali için Danıştay'a başvurarak ayaklarına kadar gelmiş bir fırsatı daha geri çevirdi. Şöyle bir çıktıyı teyit etmiş oldular: "CHP, iktidar olduğu taktirde farklı yaşam tarzlarının kendisini ifadesine asla izin vermeyecek." Peki AK Parti'yi yaşam tarzlarına saygı duymuyor diye eleştirirken, kendi konumunun farkında mı acaba CHP?" Mithat Cemal Kuntay, Üç İstanbul'unda Mehmet Raif'in ağzıyla şunu söyler: "Bu kaidedir, insan kendi yaptığı şeye, başkasında hücum eder." (M. Cemal Kuntay, Üç İstanbul, Oğlak Yay., s. 16)

İktidarların her yaptıklarını tasvip ediyor değilim ama kesin olan bir şey var ki, sol entelektüeller, CHP ile yüzleşmeden, CHP'nin hesabını vermeden yollarına devam edemeyeceklerdir. Çünkü bunun hesabının verilebilmesi demek, sürekli eleştirdiklerinizin mefhum-u muhalefetinden itikat ve amel olarak CHP'nin ibra edilmesi demektir. Zira Sol entelektüel yazın eğer bir ruhsa, demek ki onun bedeni de CHP'dir.