Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.66
Gram Altın
2406.68
BIST 100
10045.74
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

09 Mart 2014

Erdoğan diktatör mü?

Konuya Başbakan Tayyip Erdoğan üzerinden girmek yerine yakın tarihimize bakarak yaklaşmayı tercih edeceğim. Tarihin tekerrür ettiği realitesinden hareketle, tarih ilminin bizler için yol gösterici ve aydınlatıcı misyonundan faydalanmayı murat etmek istemekteyiz.

Aslında çok da iç açıcı, örnek gösterilecek bir yakın geçmişten bahsedemeyiz. Cumhuriyet ülkesinin yaşadığı ekonomik sıkıntılar zamanla aşılırken demokratik bir toplum olma yolundaki manialar kaldırılmak yerine görünmez bir hale getirilimeye çalışılmış. Millet iradesini yönlendirmeye çalışan bazı odaklar, yönetime müdahil olmalarını meşrulaştırma çabası içerisinde olmuşlar. Müdahalelerine kutsallık atfetmek istedikleri gibi halkı sindirmeye, onlara gözdağı vermeye çalıştıkları da dikkat çekmiştir.

Bunu adı kimi zaman açıkça bir darbe olurken kimi zaman da toplum maslahatını gözetmek için yapılan bir girişim görüntüsüne sahiptir. Sıfatı ne olursa olsun; darbe öncesi oluşturulan ortam, sunulan materyallerle halk da bu müdahaleyi ister ve savunur hale getirilir. Bunun bir tür darbe fizibilite çalışması olduğu söylenebilir. Ortam ve zemin hazırlanarak gayri meşru eylemler bütününe meşruiyet sağlanmak amaçlanır.

Nitekim, 27 Mayıs darbesinin yolsuzlukla mücadele ve özgürlük adına, 12 Eylül Darbesinin anarşi ve kaosu bitirmek adına, 28 Şubat Darbesinin devletin bekaasını ve laikliği korumak adına yapıldığını görürüz. Darbecilerin en büyük başarısı halkı bu müdahalenin gerekli olduğuna ikna etmesidir aslında. Günümüzde adına "algı operasyonu" denen altyapı çalışmasıyla hem kendilerine prestij sağlamış hem de millet idaresini iğfal etmeyi masum ve mübah gösterirler.

Darbe odaklarının, 17 Aralık ve 25 Aralık Operasyonlarında da benzer strateji içerisinde oldukları aşikardır. Sözde yolsuzlukla mücadele adına ortaya konan eylemler bütünü, milli iradenin devre dışı bırakmak istendiğinin tüm kodlarını içermektedir. Bu operasyonlar en çok da 27 Mayıs Darbesi öncesi oluşturulan ortamla benzerlik taşır. Menderes ve Erdoğan hakkındaki itham ve suçlamalar neredeyse aynı elden çıkmış gibidir.

Menderes için yapılan suçlamalardan ilki ve en büyüğü yolsuzluk yaptığı, yurtdışına kaçmak istediği iddiası olmuştur. Aynı şekilde Erdoğan için de yolsuzluk iddalarıyla birlikte paralarını yurtdışına çıkarmak istediği, bazı ülkelerden sığınma talep ettiği söylentileri yayılmak istenmektedir.

Menderes ile ilgili iddialar sadece bunlarla sınırlı kalmamıştır. Diktatör olduğu, gazetecileri hapse attırdığı, yakınlarını önemli mevkilere getirdiği yazılırken muhalif gençleri kıyma makinelerinden geçirdiği gibi absürd iddialara inanılması da sağlanılmıştır. Bu stratejilerin kurbanı olarak o dönem başbakanına sahip çık-a-mayan halk gerçeği bir süre sonra idrak etmişse de geri dönüş mümkün olmamıştı.

Bugün halkın Erdoğan'a gösterdiği güven ve bağlılıkta toplumsal bilinçaltındaki "Menderes'e sahip çıkamadık" düşüncesinin etkisi bulunduğu da yabana atılmamalı. İradesine ve düşüncesine saygı duyulmasının isteyen milletin darbeci zihniyetlere bir kurban daha vermeyecekleri kesin ve net. Halk, geçmişte Menderes'in yanında duramadığı için hissettiği suçluluk duygusundan Erdoğan'a sahip çıkarak arınmaya çalışırken 27 Mayıs 1960 tarihinde Eskişehir'de dağıtılan sıkıyönetim bildirisini paylaşmak istiyorum:

"Ankara'da bütün hükümet erkanı ve Demokrat Parti başkanları yabancı memlekete kaçarken yakalanmışlardır. Beraberlerinde 12 uçak dolusu altın, mücevherat ve parayı kaçırmakta iken yakalandılar. Sabık Başbakan Adnan Menderes ve sabık Reisicumhur Celal Bayar askeri kumandanlık tarafından tevfik edilmiştir. Eskişehir'de matbaası olan herkes bu havadisi basıp yayınlamalıdır.

Dikkat! Dikkat! Dikkat!

Vatanseverliğinize hitap ediyoruz. DP il, ilçe ve bucak başkanlarının kaçmalarına mahal vermeden tevkif edilmelerini ve askeri kuvvetler gelinceye kadar salınmamalarını rica ederim..."

(İmza) Eskişehir Örfi İdare Komutanı Tuğgeneral Bedii Kireçtepe

Geçmişimize göz attığımızda bugün oynanan oyunları görmemiz daha da kolaylaşıyor. Teknik değiş olsa da materyaller, sunum biçimi, algı operasyonları aynı şekilde sürdürülmekte. Darbecilerin hesaba katamadıkları ise halkın bilinç ve farkındalık düzeyinin ulaştığı nokta olsa gerek; bu millet artık darbecilere geçit vermemeye kararlı!

twitter.com/sabihadogann