Dolar (USD)
32.26
Euro (EUR)
34.81
Gram Altın
2417.04
BIST 100
10259.31
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

10 Temmuz 2014

Erdoğan'ın kazanacağı daha çok seçim var

Cumhurbaşkanlığı seçiminin sonucuna dair herkesin zihninin son derece berrak olduğu görülüyor.

Tartışma, kimin kazanacağı noktasında yapılmıyor.

Tartışma, Başbakan Erdoğan'ın 1. turda mı yoksa 2. turda mı köşke çıkacağı ya da köşke çıkacağına kesin gözüyle bakılan Recep Tayyip Erdoğan'ın nasıl bir Cumhurbaşkanı olacağı yönünde yapılıyor.

Cumhurbaşkanlığı seçimi bu yönüyle sonucu izleyici tarafından önceden bilinerek izlenen bir maça benziyor.

CHP VE MHP'NİN PARADOKSU

Muhalefet açısından bu kesinliğin moral bozucu olduğu muhakkak. Siyasette yer tutan, pozisyon alan ve kazanmak isteyen aktörler açısından morallerin bozuk olması seçimlerde yaşanacak hüsranın mazereti olamaz; sadece sonucu olabilir.

Ak Parti ve lideri Erdoğan karşısında muhalefet, 12 yıldır içselleştirdiği bir bozgunu sürekli yaşamaya yazgılı gibi duruyor.CHP ve MHP'nin 'çatı aday' formülü, bozgunu nihayete erdirmekten çok uzak. Hatta bu formül, tam da bozgunun nedeni olan bir duruşu, her şeye rağmen muhafaza etme gayretinin bir ürünü. Hal böyle olunca herkesin zihninin neden bu kadar berrak olduğuna şaşmamalı.

Türkiye'de siyasette ortaya çıkan bu fotoğraf CHP ve MHP açısından paradoksal bir durumu yansıtıyor.

Öncelikle bu iki parti de dar ideoloji partisi. CHP kendinden menkul bir kuruluş ideolojisine sarılıyor. MHP ise dünyanın neresinde olursa olsun milliyetçi ideoloji ile kayıt altında bulunan bir partinin tüm sınırlılıklarına sahip. CHP ve MHP mevcut konumlarını esnetmek ya da değiştirmek yönünde bir hamle yapsalar, kendilerini inkar etmiş olacaklar. Öte yandan bu türden bir girişim onlar açısından 'eldeki bulgur' dan olma riskini de ortaya çıkaracak. Zira dar ideolojilerine rağmen bu iki partinin aslında hafife alınmayacak bir oy potansiyeli var. Ne var ki bu potansiyel iktidar olmaya yetmiyor.

İHSANOĞLU DENKLEMİ

Nietzsche, modernlerin temel yanılgısının nedenler ile sonuçları birbirine karıştırmak olduğunu söylemişti. Nietzsche'nin bu tespitinin Türkiye siyasetinde muhalefet cephesinin durumunu anlatmak için işlevsel olduğunu belirtmeliyim.

CHP ve MHP 'çatı aday' formülünü bir denklem kurarak ortaya çıkardılar.

Denklem şuydu:

-Madem muhafazakar bir parti 12 yıldır seçim kazanıyor.

-Madem Erdoğan muhafazakar kimlikli bir lider. O zaman biz de onun karşısına muhafazakar bir aday çıkarırız.

Oysaki bu denklem bir kurgu hatasından muzdarip.

Ak Parti ve Erdoğan'ın siyasette tuttuğu yer, Türkiye gerçeğinden bağımsız değil. Bu gerçek aynı zamanda Ak Parti ve Erdoğan gerçeğini de anlatıyor. Yıllardır bu ülkede 'sistem sorunu' olarak kodlanan ve çeşitli toplum kesimlerinin hafızalarında iz bırakan bir sorun var.

Tek cümle ile ifade edersek Türkiye'deki sistem sorunu; devletin yasal, kurumsal organizasyonu ile ülkenin sosyolojisi arasındaki uyumsuzluktur.Türk, Kürt, Alevi, Sünni ve gayrimüslim vatandaşlarımız, farklı periyotlarda bu sorun ile çetin bir biçimde yüz yüze geldiler. Bu yüz yüze gelişlerin tetiklediği toplumsal talep dalgasını, Ak Parti dışında taşımaya talip olan ve bir gelecek vizyonu ile bu kesimlerin karşısına çıkan siyasi bir muhatap yok.

Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanlığına giden yolda bu taleplerin karşılanmasının takipçisi olacağının altını çizmeye devam ediyor. Ak Parti'nin ve Başbakan Erdoğan'ın muhkem bir biçimde tuttukları alan bu. Buna mukabil CHP ve MHP böyle bir sorunun varlığını bile kabule yanaşmıyorlar. Meseleyi muhafazakar adayın karşına başka bir muhafazakar aday çıkarmak düzeyinde kavradıklarını göstererek Erdoğan'ın şimdiki ve gelecek zamandaki seçim zaferlerini garanti altına alıyorlar.

Muhalefetin denklemi böyle kurduğu bir yerde bize, Erdoğan'ın kazanacağı daha çok seçim var, demek düşer.

twitter.com/_aydinali

[email protected]