Dolar (USD)
32.32
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2387.28
BIST 100
10267.35
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

15 Şubat 2020

Esed zulmü artık bitmeli

Beşar Esed, seçimle başa gelmiş bir devlet adamı değil. Darbeyle başa gelip, cehennemi boyladığı 2000 yılına kadar 29 yıl Suriye’yi demir yumrukla yöneten Hafız Esed diktatörünün oğludur. Hafız Esed, 2 Şubat 1982 tarihinde Hama şehrinde 40 bin Müslümanı katletmesi ile son devrin yüz karasıdır. Sivil halkı öldürmek istemeyen askerleri de kurşuna dizdirmiştir. PKK’yı büyütüp Türkiye’nin başına bela eden de Hafız Esed’dir.

Babasının ölümünden sonra yönetimi oğlu Beşar Esed devraldı. Suriye’de komünist Baas iktidarının sona ermesini talep eden Arap Baharını silahla susturmaya kalkan Beşar Esed, katliamda babasını da geride bıraktı. 2011 yılında başlayan ayaklanmalarda şu ana kadar bir milyonun üzerinde Suriyeli Müslümanı katletti.

Diktatörlüğünü devam ettirmek için kimyasal silah bile kullanmaktan çekinmeyen Beşar Esed’e en büyük gözdağı 2017 yılında ABD’den gelmişti. İç savaş başladığından beri, Birleşmiş Milletlerin tespitine göre tam 216 kez kimyasal silah kullanan Beşar Esed, Han Şeyhun’da da aynı şeyi yapmış; 100’ün üzerinde masum sivil kimyasal saldırıda hayatını kaybetmişti. ABD, bunun bir insanlık suçu olduğunu açıklayarak, Suriye uçaklarının kalktığı Şayrat Askeri Üssü’nü, Akdeniz’deki ABD donanmasından Tomahawk füzeleri ile vurmuştu.

***

Suriye’de şu ana kadar 6,5 milyon insan evinden, yerinden edildi. Suriye ordusu ve Rus uçakları, Halep’te sivil halkı kitle imha silahları ile vurup uzaklaştırdı. Halk şehri boşaltınca da Esad harabeye dönen şehri işgal etti. Şimdi aynı şeyi İdlib’de yapmak istiyor. Suriye’nin dört bir tarafından İdlib’e sığınmış olan sivilleri kuzeye, Türkiye tarafına sürerek kendisine alan açıyor.

Amacı İdlib’i de boşaltıp, İdlib ve çevresinde yaşayan 4 milyon Suriyeliyi kuzeye, Türkiye’ye doğru itmek, gerekirse sınırdaki duvarları da zorlayarak can korkusu ile Türkiye’ye sığınmalarını sağlamak. Bunu yaparken ister Rusya’dan, ister İran’dan destek görsün fark etmiyor. Katil katilliğini yapıyor. Önündeki örnek Rakka. ABD nasıl Rakka’da DEAŞ’ı yok etme bahanesi ile taş tak üstünde bırakmadıysa Beşar Esed de İdlib’de aynısını uygulamak istiyor.

Ancak işler planladıkları gibi gitmedi. Sanırım Türkiye’yi biraz hafife aldılar. Rusya ve İran destekli Suriye ordusunun gözlem noktalarındaki Türk askerlerini de katletmesi bardağı taşıran son damla oldu. Cumhuriyet tarihindeki en büyük sevkiyat ile Türk Silahlı Kuvvetleri Suriye katilinin önünü kesti.

***

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Şubat sonuna kadar gün vermesi Beşar Esed’in İdlib’den çekilmeye zorlayacaktır. Çıkmazsa, devlet terörü ile masum sivilleri katletmemesi için Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı Harekatlarından sonra belki de Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı süpürme harekatı başlatılacaktır.

Dün tek seferde 100 araçlık konvoyla yeni bir sevkiyat yapıldı ve bölgedeki Türk askeri varlığı güçlendirildi. Sevkiyatlar Şubat sonuna kadar da devam edecek. Türkiye’nin Suriye’den toprak koparmak, Suriye topraklarını Türkiye’ye bağlamak gibi bir düşüncesi yok. Ama Türkiye’deki 3,5 milyon Suriyeli göçmenin yanı sıra bir o kadarı da İdlib’in Türkiye sınırına yığılmış durumda.

Önceki gün Genel Yayın Koordinatörümüz Serdar Arseven yerinde gördü ve masum insanlarla konuştu. Suriyelilerin tek umudu var, o da Türkiye. Sınıra yığılan milyonların Türkiye dışında kimseye güveni kalmamış. Yolda mı, darda mı, soğukta mı kaldıklarını ne ABD, ne AB, ne Rusya umursuyor. Çin zaten ağzını açamıyor.

Suriyelileri Türkiye’ye göçe zorlayan bu zulme karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nin 51. Maddesi de Türkiye’ye müdahale hakkı tanıyor. Artık Esad zaliminin zulmünü bitirme zamanı geldi.