Dolar (USD)
32.33
Euro (EUR)
34.69
Gram Altın
2392.94
BIST 100
10276.88
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


Etiketleme

Hayretler içindeydim. Bir şeyleresahip olanlar etiketlemeyi neden gizli yaparlar diye.

Sırmı vardı onların bu eyleminde? Galiba öyleydi. Ve sırlarının başkasının eline geçmesini istemiyorlardı herhalde. Kazanımlarını kat kat artırmak amacındaydılar. Yerel, ulusal, hatta uluslararası ticarette yerlerini almak çabasındaydılar. Halbuki ticaretin sırrının gizli etiketlemeden ziyade helal ile yasal olanı açıktan örtüştürmekte olduğu anlatılırdı. Ticaretteki cesaretindeburada aranması gerektiği söylenirdi. Tüketerek üretenden ziyade helal kazancını paylaşan bir tüccar etiketlemesi öğütlenirdi. Buna rağmenuzun bir süre etiketlemenin neden bu kadar gizli yapıldığı anlaşılamamıştı. Zihnimde bu hep bir şüphe olarak kalmıştı. Yaman bir çelişki vardı ticaretin bu etiketleme kısmında. Çünkü ister yerel, ister evrenselde etiketlemeyi şeffaf yapanlar, gizliliği bütün boyutlarıyla şeffaflıkta bulmuşlardı.Dürüstlüğü bunun ardına koyanlar hep başarılı olmuşlardı. Tam tersini yapanlar ise hezimete uğramıştı.

Ben iktisatçı değilim, doğru. Bu işle de fazla ilgilenmemeliyim,eyvallah.

Sonra bu etiketleme işinin sadece somut nesneler üzerinde olmadığı fark edildi. İnsanın düşünsel eylemlerinin ve sosyal kişiliğinin de bir etiketleme ile ortaya konulduğu görüldü. Birbuçuk asırlık yakın tarihimiz buna delildir.

Merd olan cinayete tenezzül etmez ifadesi söylemde kaldı. Toplumu ayrıştıran ve adalet namına zulmü en makbul ve meşru balyoz kılan durum gizli etiketleme olarak hasıl oldu. Çok namertçe bir durumdu bu haksız iftira etiketlemesi. İnsan kalitemizin en somut delili gibiydi. En hasis menfaati için gizlice etiketlemeyi bir meziyet bilmek. Bunu en çok da aydın geçinenlerimiz istimal eyledi. Gücü elinde bulunduran o sarhoşlukla her türlü haksızlığı misk-ü amber görenler dört elle sarıldıbuna.

Puslu havalar ve toplumsal kırılmalar bu çirkin etiketlemenin zeminini oluşturdu. Kuvvetin kanun yerine çeşitli erklerde olması ise bunun ömrünü uzattı.

Evet bu vicdandan yoksun gizli etiketlemenin ilk başlangıcı irtica olarak belirdi. İttihat ve Terakki'nin bu etiketlemesi Devlet-i Aliye'nin başını yedi. Daha sonra bu etiketlemeyi yapan,tarihten silindi. Çünkü her haksız devrimin kendisi de devrilmeye mahkumdur.Gizlice yapılan bu etiketleme, aşikarca saldırıya geçmişti artık. Zaman ilerledikçe aktörler değişmiş ama etiketleme olanca hızıylavar olmaya devam etmişti. Çünkü bu etiketlemenin cevherinde olan aşkın değer ve içkin özellik namertçe cinayete tenezzül etmekti. Bilhassa helal olmayanı yasal olma süsüyle ortaya koymaktı. Bu, insan hayatının sonlanması, uzun zaman hapiste ve sürgünde kalması hatta insanca yaşaması için şart olan imkanlar dahil her şeyden mahrum bırakarak varlığını devam ettiriyordu. Bu namert etiketleme ile beraber bir kez daha silkindik. İmanımız ve inancımızla sönmeyecek olan varlık ateşimizle yeni devletimizi kurduk. Bütün bu özverimiz ve fedakarlığımızla beraber yeni diktiğimiz ve etiketlediğimiz gömleğimizin düğmesini yanlış ilikleyerek işe başlamıştık. Cephede savaşmayanlar masabaşında haksız etiketler yapmaya başladı. Bu da irtica isimliydi.Haksızlıklar, içindekilerdetayında gizliydi. Kendine benzemeyen, kendi gibi düşünmeyen, giyinmeyen, yaşamayan herkes görünüşte kanunun mertliğiyle karşı karşıyaydı. Hakikatte ise adaletsizliğin en trajik etiketlemesine maruz kaldı.

Maalesef zaman ilerledikçe gizli etiketleme hız kazandı. En masumlar bu zulme maruz kaldı. Bu etiketleme işi canımızı çok yaktı. Çocuğundan yaşlısına, kadınından erkeğine, dindarından sosyal demokratına, milliyetçisinden solcusuna, müsliminden gayr-i müslimine,alevisinden sünnisine herkesi bir bir acılar yumağı haline getirildi. Fakat ne gariptir ki, bu bir buçukluk asırda kim gücü eline geçirdiyse o da etiketlemeye devam etti. Dönüp de bu etiketleme ile mertçe yüzleşemedi. O da bu silahı namertçe kullandı. Sanki fabrikasını kurup seri üretime geçen fabrikatör gibiydi. İşine yaramayan ve düzene çomak sokan her çalışanı kapı dışarı eden patronkonumundaydı. Seri üretim devam etmeliydi.Karşı gelen aktörler ise hemen def edilmeliydi. Ağzına bir parmak tazminat zehirli balı çalınmalıydı. Ardındaki kıvranmalarla baş başa kalmalıydı.Onu koruyanlar ise bal tutan parmak balı yalar konumundaydı. Görünüşte atılanın hakkı için kıyametler koparırdı. Hakikatte fabrikanın pastasından istediği gibi istifade ederdi.

İşte böyle bir haksız etiketleme, günümüze kadar devam edip geldi. Günümüzde en seviyesiz seviyesine sukut etti. Yüz elli yıldır devam eden bu hal,bu en trajik komik etiketleme, sadece insan kalitemizi ortaya çıkarmadı. Aynı zamanda çirkinlikleri ne kadar içselleştirdiğimizi ortaya koydu.

Etiketlemenin dayanılmaz haksızlığını hak diye ortaya koyanlar unutmasınlar. Hiçbir şeyin kayıt dışı olmadığı bir hesap tutulmaktadır. Günümüz bilgi teknolojileri de bunu ispatlamaktadır.

Her muhafaza edilen,bir gün mutlaka hesaba çekilecektir. Bu nedenle namertçe yapılan etiketlemenin vicdana verdiği utanç, mertçe yapılan düşmanlık karşısında tarif edilemez bir alçaltıcı azap gerçekliğidir. Her gerçeğin de bir vakit ortaya çıkmakgibi güzel bir huyu vardır.

İster bu tarafta, ister öte tarafta.