Dolar (USD)
32.34
Euro (EUR)
34.82
Gram Altın
2385.22
BIST 100
10211.93
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


EURO-2016 ve psikososyal etkisi

Kabul ediyoruz ki futbol dünyada ve ülkemizde etkin uğraşlardan birisidir. Kimi zaman bir eğlence aracı, kimi vakit para kazanma vasıtasıdır. Sıradan insanlar için futbol bir kimlik göstergesi veya kendini ifade etme arayışıdır.

Baştan fikrimizi ortaya koyalım: Bize göre futbol toplumları oyalamak için bir araç olarak kullanılmaktadır. Topun peşinden koşan yığınlar geçici olsa esas problemi unutmaktadırlar. Meselelerini öteleyen kitleler futbolun azılı çekim alanı içinde yitmektedirler, kendilerinden geçmektedirler. Bu tablo da yöneticilerin arayıp da bulamadığı bir fırsattır.

Olumsuz fikirlerimize rağmen futbolun yeryüzündeki ağırlığını ve önemini inkar edemeyiz. Futbol sayesinde siyaset hız kazanıyor ve bazı kişiler için sıçrama tahtası oluyor. Siyasete soyunmak için futbol camiasının bir parçası olmak gerekiyor. Bazı yörelerde kulüp yöneticisi olmak reklamın bir parçası olabiliyor. Herkesin özellikle erkeklerin futbola yoğun ilgisi tanınmayı meşru duruma getiriyor.

Futboldan anlamayanlar veya anladığını sananlar karar verici bir pozisyonda ise durum daha da ilginç hal alıyor. Futboldan anladığını sananlar altyapıya gerekli desteği, isteseler de vermeleri mümkün değildir. Çünkü altyapı için gerekli plan ve projelere ihtiyaç duymazlar, bilimsel değerlendirmeleri hafife alırlar. Her şeyi kendisinin bildiğini sanmaktadır.

Altyapı eksikliğimizin sonucu EURO 2016'da daha da gördük (bu herkes için geçerli değildir). Bir kere istikrarsızlık ve isteksizlik gün gibi aşikardır. Hırvatistan ve İspanya maçları bunun tipik göstergesidir. Her iki maçta da futbolcularımızda dengesizlik, isteksizlik, motivasyon eksikliği egemendi. Oyuncularımız "bir an önce maç bitse de, gitsek" havasında idiler. Çek maçında ise havaya girdik ve galip geldik.

Avrupa'dan gelen veya oradaki takımlarda oynayanları izlediniz mi? Onlarda istikrar, arzu ve kalite var (mesela, Mesut Özil). Avrupa'da yetişip ülkemize gelenlere dikkat ettiniz mi? Kalitelerini ve istikrarlarını devam ettirmede sıkıntıları mevcut. Sanki altyapımızın yetersizliği veya bozukluğu bu değerli oyuncularımızın verimini düşürüyor.

Tablonun hiç mi olumlu yanı yok? Var tabii, bir kere Avrupa Şampiyonası'na katılmak ve orada belli bir mesafe almak yeter. Üstelik bayrağımızın dalgalanması ve İstiklal Marşı'mızın söylenmesi gurur duyacağımız tablolardır. Avrupa Şampiyonu olmak veya ekol oluşturmak gibi ham hayallere, bugün itibarı ile dalmamalıyız. Bu tablolar şimdilik bize oldukça uzaktırlar.

Ramazan ayında ve bu sıcak günlerde şampiyonaya katılma keyfini bize yaşatan Fatih Terim'e ve oyuncularımıza şükran borçluyuz. Çek maçının galibiyet zevkini de kar kabul ediyoruz. Gerisi zaten gelmezdi, gelse bile sanal bir sevinç olurdu. Esas problemleri unutmamalıyız ve çare bulmalıyız.

Sonuç: "Altyapı eksikliğimizi ve zihniyet problemimizi çözersek gerçekçi yaklaşımlarda bulunabiliriz. Gerisi ham hayallerdir ve sanal sevinçtir."