Dolar (USD)
32.34
Euro (EUR)
34.74
Gram Altın
2454.33
BIST 100
10218.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

11 Ocak 2021

Evet Pelosi, orası işte bu Amerika

Kasım 2020 seçimleri sonrası gelişmelerin devamında halk ABD Kongresini bastı, 5 kişi öldürüldü. Kongre yağmalandı. Her yer tahrip edildi ve Washington’da OHAL ilan edildi…

Bugün yaşanan olayların asıl sebeplerini bundan iki asır önceAlexis de Tocqueville, “Demokrasi… alabildiğine medeni ve bilgili bir toplumun varlığını gerektirir…” diyerek enfes bir şekilde izah etmiş.

Amerika’yı iyi tanımıyoruz, tanıttıkları yüzlerini biliyoruz sadece.

ABD’nin 70 yıldır dünyada bir haydut gibi davranmasını sadece emperyalist yayılmacılığa mı bağlıyorsunuz? Daha önce de emperyal gayeleri uğruna mücadele eden imparatorluklar gördük, ama hiçbiri Amerikan tipi emperyalizmde olduğu gibi “Boyun eğmeyenler tümüyle yok edilecek…” demedi.

2. Dünya Savaşı’nda ABD’nin kullandığı atom bombası ile yüzbinlerce masum ve sivil insanın öldürülmesi bir savaştan öte bir şeydi. Ve Nagazaki-Hiroşima sonrasında dünya “yeni tip emperyalizm”, yani Amerikan emperyalizmiyle tanıştı.

“Yeni tip emperyalizm” dememin sebebini de Tocqueville’den okuyalım:

“Amerika’da toplum savaş meydanındaki bir ordu gibi günü gününe yaşıyor görünmektedir…”

Amerika aynı Amerika. 200 yıl önceki Amerikan halkı ne ise yine öyle. Biraz daha zengin olmak için inanılmaz derecede acımasızlaşan ve duyarsız, sorumsuz, tahammülsüz, insan hayatının hiçbir kıymetinin olmadığı bireylerin yaşadıkları “yeni tip emperyalist” Amerika'dan söz ediyoruz.

Bakınız,

ABD’nin 335 milyon nüfusa sahip ve nüfusun %16’sı, yani 50 milyonu aşkın insan aç. Sadece Los Angeles’ta 45 bin kişi sokaklarda yaşıyor. Gökdelenler eşliğinde yükselen teknoloji, silah sanayii ve doların (şimdilik) inkar edilemez gücünün yarattığı şaşa bizi yanıltmasın; Amerika vandallığın, çapulculuğun, gasp, tecavüz, hırsızlık ve bağımlılığın merkezi bir ülkedir ve bu ülkenin sömürgeciliği de vahşi olmaktan kurtulamaz.

Böyle bir ülkede demokrasi gelişmez, gelişemez.

Yukarıda Tocqueville’den yaptığımız alıntıya dönelim:

“Demokrasi basit ve doğal bir düşünce üzerine kurulu olmakla birlikte, alabildiğine medeni ve bilgili bir toplumun varlığını gerektirir…”

Teknolojisi ile dünyanın en güçlü ülkesi olan Amerika Birleşik Devletleri, insanlık olarak yani insani erdem, fazilet, yardımlaşma, eşitlik… gibi ahlaki değerlerden, medeni davranışlara sahip bir milletin bilinç ve sorumluluğundan uzaktır. Uzayda koloni arayışındaki Küresel Güç Amerikalıların bilgili ve medeni olmaları gerekmiyor ki bu yüzden dünyada okur-yazarlık sıralamasında Amerika 132. sırada yer alıyor.

Zaten iki yüz elli yıl önce Amerika'da başkanlık seçimleri ve başkanlığın belirlenme yöntemi, Amerikalıların cahil oldukları gerçeğinden hareketle belirlenmişti. Bu sebeple hala Amerikan halkı değil, kongre üyeleri Amerikan başkanını seçiyor. Mesela, 2016 seçimlerinde Demokrat aday H. Clinton rakibi D. Trump’tan 3 milyonu aşkın fazla oy almasına rağmen Trump ABD Başkanı seçildi. Bu elitist yöntem 21. Yüzyılda aynı şekilde devam ediyor ve bunun adı ileri demokrasi oluyor!muş…

Amerika'da seçimlerde oy kullanma oranı da çok düşük, sorumsuzluk-bilgisizlik ilişkisinin en net örneğidir bu. Haftalarca sürmesine rağmen ve posta, elektronik oy kullanma kolaylığı gibi teşviklere rağmen Amerikalıların sandığa gitmemesi Amerikan halkının ve demokrasisinin seviyesini göstermeye yeterlidir.

ABD’nin bilim ve teknolojideki üstünlüğünü küçümsemiyorum, lakin bir ülkenin silah ve teknolojideki üstünlüğü o ülkedeki insanların çok bilgili ve medeni oldukları anlamına gelmiyor.

Aynı şekilde köksüzdür Amerika; tarihi, kültürü, aidiyeti itibariyle köksüzdür. Amerikan halkı geldikleri yer ve atalarının sahip oldukları kültüre yabancılaşmaları dolayısıyla köksüzleşmiştir. Öyle ki “… buralarda (Amerika’da) yaşayan halklar hakkında bir şeyler öğrenmek için başka toplumların tarihine başvurmak gerekecek…” çünkü toplama kampına benzer bir devlettir Amerika.

Ayrıca 3-4 istisna dışında Amerika'da güçlü liderliği olan, yeterli donanım sahibi, saygın şahsiyetlerin başkan seçilmediğini de unutmayalım.

Hobsbawm’ın dediği doğru mu yoksa?

Birleşik Devletler’de, dünya standartlarına göre “büyük” diyebileceğimiz çok az sayıda kişi başkan seçilmiştir, diyor ünlü düşünür.

O zaman Birleşik Devletlerin “akıl sağlığı bozuk olan başkanları”nı da yazmamız gerek.