Dolar (USD)
32.27
Euro (EUR)
34.65
Gram Altın
2404.12
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

13 Mart 2021

Evlilik reformu da gelsin

Olabildiğince halkın içinde olmaya çalışıyorum.

Bu nedenle esnafın durumunu, sahadaki sorunları vakitlice gündeme getirme fırsatı yakalıyorum.

Anadolu’daki durumu dile getirdikten sonra karar vericilerden birçok geri dönüş aldım.

Daha sonrasında ise birçok yeni karar alındığını gördüm.

Tabii ki benden değildir ama kararların verilme anını yakalamışım muhtemelen.

Vatandaşın derdi büyük.

Yaz dönemi ise gençler için artık işsizlik dışında başka sorunları da beraberinde getiriyor.

İşini bulsun bulmasın “Yaşım geçiyor” diyen de “Çok seviyorum” diyen de soluğu nikâh masasında almak istiyor.

Geçen yaz birçok düğün yapılamamış, evlilikler nikâhlar ile geçiştirilmişti.

“Takı benim için olmazsa olmaz” diyenler hatta daha ötesi “Ben takı için evleniyorum abi” diyenlerin yaptıkları kaçak düğünleri geçtiğimiz yaz, ekranlarda bolca izlemiştik.

Bu yaz için şimdilik düğün olmasa da nikâh hazırlıkları yapılmaya başlandı bile.

Kız istemeye gidenler, yüzük takanlar ya da nikâh için gün alanlar kara kara düşünüyor.

Gençler çok büyük sıkıntıda...

TÜİK’in yeni yayınladığı atıl işsizlik rakamları durumu açıkça ortaya koyuyor.

Zira daha fazlasını söylemeye gerek yok.

Tüm dünyada da benzer tablo var zaten.

Ama bizim halkımız cefakâr...

Bunu da aşar Allah’ın izniyle...

Fakat evlilik hayali kuran bu gençlere de bir el atmak gerekiyor.

Şu an evlenme hayali kuran birçok çift, 75 bin TL’ye varan ev kurma, nikâh vs. masrafını nasıl karşılayacağını düşünüyor.

Tam bu aşamada düğün alışverişlerinde KDV indirimi getirilmesi ekonominin daraldığı bir dönemde herkes için bir can suyu olacaktır.

Evlilik hayali kuran gençlerimizin gelecek hayallerini daha parlak hale getirecek bir dönem için destek adımları atılmalı.

Benden söylemesi...


Din ve basın ne çekiyor be...


Din insanları ile basın mensuplarının bu çektiği nedir arkadaş...

Herkesin bu iki meslek grubunun ne yaşadığını, ne gibi sıkıntılar çektiğini bilmeden ortaya koyduğu bir düşünce, eleştiri ve ön yargısı var.

İşte tam da bu aşamada yakın zamanda birbirini tamamlayan iki örnek gündeme geldi.

20 kişi gazeteci Levent Gültekin’e saldırdı.

Sosyal medya ise Ali Erbaş’ı bir yalan üzerinden linç etti.

Meslektaşımız Levent Gültekin’in darp edilmesi ne kadar “alçakça” bir olaysa Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’a koronavirüs ile mücadele ettiği hasta yatağında atılan yaftalamalar da o kadar alçakça...

Ankara’da Bilkent Şehir Hastanesi’nde tedavi görmesine rağmen sadece yıpratma ve toplumu germe amacıyla hareket edenlerin “Amerikan Hastanesi’nde tedavi görüyor” iftirasını anlamlandıramıyorum.

İftira bir de milleti birbirine kırdırıyor.

Amerikan Hastanesi’ndeki doktorlar da bizim doktorlarımız.

Bu hastane de memleketimize hizmet ediyor.

Sağlık, din ve basın alanında çalışan insanlar buralardaki hizmetleri ile toplumun ortak faydasına çalışıyorlar.

Birlik ve bütünlüğün sağlanması için bu üç alanda çalışan insanlara karşı daha insaflı davranmak hepimizin vicdanî borcu olmalı...


Ben kâhin değilim!


Geçtiğimiz gün bir gazeteci arkadaşımla konuştum.

Köşe yazılarımla ilgili bana tatlı sert bir eleştiride bulundu.

“Çok ileriden gidiyorsun” dedi.

“Nasıl yani?” dedim.

“Gündemi güzel görüyorsun. Belli ki kaynakların da iyi... Çünkü yazdıkların kısa bir süre sonra çıkıyor.”

“Eee ne güzel işte” dedim.

O da bana...

“Sen böyle önceden söylüyorsun ama gündem başka oluyor. Böyle yaparsan daha sonra yazdıklarını hatırlatmak için ‘Bakın ben söylemiştim’ demek zorunda kalırsın.” dedi.

“Eee yani” dedim.

“Yapma” dedi.

“Peki” dedim.

Ama aklıma da düştü.

Ben de en iyisinin siz değerli okuyucularıma sormak olacağına düşündüm.

Böyle gideyim mi yoksa eleştirilere göre mi hareket edeyim?

Cevaplarınızı [email protected] adresine gönderebilirsiniz.

Şimdiden teşekkürler.