Dolar (USD)
32.34
Euro (EUR)
34.84
Gram Altın
2392.06
BIST 100
10276.88
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

01 Mart 2014

EVRENİN UNUTULAN KAPISI; DUA

Şimdilerde ben en çok, bir duanın çocuğu olmak isterdim.

Seneler önce sohbet meclislerinden birinde "öyle bir gün gelecek ki kul, Rabbine dua etmeyi bırakacak" mealindeki bir mevzuya tevafuk etmiş, ürperdiğimi hissetmiştim. İnandığı yahut inandığını söylediği halde Allah ile rabıta kuramayan, kurmaktan geri duran bir kalbin kuraklığını uzun uzun tefekkür etmiş, şüphe yok ki bu gerçeğin uzak zamanları işaret ettiğini zannetmiştim. O gün duanın gücü bir kez daha, insanlığı ayakta tutan biricik kuvvet olarak durmuştu ruhumun kapılarında;
"De ki; Duanız olmasa Rabbiniz katında ne ehemmiyetiniz var. (Furkan 77)"

Nesiller sonrasına merhamet nazarıyla bakan birinin, seneler sonra dua iştiyakını kaybetmiş bir grubun içinde kendini de buluyor olması ne tuhaf! Düşününce Hayali'nin; "cihan-ara cihan içindedir, arayı bilmezler/ ol mahiler ki derya içredir, deryayı bilmezler." mısralarındaki yanık hakikat kadar ağrılı ve bitap. Düşününce insana, öylesine yaşamaya başladığını hissettirecek kadar harap.

Şimdilerde ben en çok; bir duanın çocuğu olmak isterdim. Acının, kavganın, nefretin, öfkenin şaha kalktığı bir dünyada fikrimi küfür ile ifade etmek yerine, hak gördüğüm davanın selameti için gerekli gördüğüm her şeye, başımı bir duanın omzuna dayayarak sahip çıkmayı arzulardım. Zulüm gibi sesli ve acıtıcı değil zulmete, ölüm gibi gösterişsiz ve sade konuşmak isterdim. Ben şimdilerde, inandığım ne varsa haklı çıkarmak için değil, haklı bir inanca sahip çıkmak için bir duanın eteklerinden tutmak, alnımı huzura öyle dayamak isterdim. Kınamanın, ayıplamanın, hakaretin kalpleri tahakküm altına alacak kadar galeyana geldiği bir zamanın kıyısında yaşarken, son halkası da olsam bir duanın taşıyıcılığını yapmayı dilerdim. Selim bir kalbin sahibi olarak hissiyatımı, azabımı, sürurumu ve kalbimi meşgul eden nicesini avuçlarımda biriktirdiğim inşirahı yüzüme sürüp Rahman'a arz edecek bir teslimiyete sahip olmayı arzulardım.

Sınırlı bir dünyanın kapılarını sınırsızca gülmek, sınırsızca konuşmak, sınırsızca sevinmek, sınırsızca sevilmek, sınırsızca ağlamak, isyan etmek için zorlayanlardanız. Belki de sonsuz bir aleme göçmeden; kalp, akıl ve ruh üçgeniyle sınırsızlığı yakalayabileceğimize çocuksu bir dürtüyle inanmaktayız. Bunun için hep kırılıverecekmiş gibi duran şeylere dayanıyor oluşumuz. Bunca çabuk incinişimiz, incitenlere sığınışımızdan! Sözümüzü, onu göklerin kalbinde saklayan bir güce değil de, dilinin altında tutamayan bir güçsüzlüğe emanet edişimizden. Dualarımızı çoğalan sesler ve sözler eşliğinde azaltıyor oluşumuz da mütemadiyen tükendiğimizi bilmeyişimizdenu2026

Aynı vakte aynı ağrılarla uyanıp, aynı vakti aynı sevda ile kucaklama ümidi bile uzaktan el sallıyor hayallerimizeu2026

Şu dost bana benden yakın, ama bak

İşin garibi şu; Ben ondan uzak!

O benim bağrımda ben ondan ayrı

Desem bile bunu kim anlayacak?

Haberli olan uzaklar yakında, gönül gözü kapalı olan yakınlar da uzaktau2026(Gülistan)

Bizi affet Allahım!

Nuray Alper