Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

14 Ekim 2020

​Faili meçhul hayat yahut 'failliğin krizi'

“Bugünlerde sokağa çıkan ve kamusal alanlara dikilen doğaçlama sığınaklara haftalar yahut aylar boyunca yerleşen insanlar, neyden kaçtıklarını bilmektedirler veya kesin olarak bilmeseler de tahmin etmeye ve şüphe etmeye yetecek fırsatlara sahiptirler. Neyin yapılmaya devam edilmemesini istediklerini kesin şekilde bilmektedirler veya en azından bildiklerine inanmalarını sağlayacak iyi sebepleri vardır. Fakat bilmedikleri şey, onun yerine neyin yapılması gerektiğidir.”

*

Zygmunt Bauman’ın yukarıdaki alıntıda vukufiyetle resmettiği günümüz dünyası, eskinin işlemediği, ne var ki yerine konulacak hiçbir etkin yöntemin de kendisini var kılamadığı Antonio Gramsci’nin “fetret dönemi” olarak adlandırdığı günümüz dünyasını kapsar.

Bauman, fetret döneminin en belirgin hususiyeti olarak faillik krizini görür. “Bugün birden çok krizin içinden geçmekteyiz; fakat aralarında en keskini, aslında diğer hepsini çözümsüz kılan “meta kriz” failliğin krizidir. Daha doğrusu ‘bildiğimiz haliyle failliğin’...”, der.

Esasında siyaset; hem ideoloji, hem de yapı ve kurumları açısından krizin kendisini görünür kıldığı en önemli sahadır. Öte yandan yegâne değildir. Gündelik hayatın tüm uçlarında bunun izi sürülebilir. Siyasi, iktisadi yapımızdan eğitim ve kültür hayatımıza, gündelik meşgalelerden bireysel duyarlılıklarımıza ya da kayıtsızlıklarımıza kadar geniş bir düzlemde değerlendirilebilir bu durum.

**

Bu kriz eskinin kolektif, kuşatıcı yapılarının geri çekildiği yahut artık yapageldiği şeyleri yap(a)maz olduğu kertede oluşan boşluklar meydana getirir. Bireysel hayatta kalma stratejileri ile bu boşlukların birinden diğerine geçilmeye çalışır. Kurtuluş özelleştirilmiştir.

Kendinden eminlik jesti yapan ya da bitpazarına nur yağdığına herkesi ikna etmeye çalışanlar da yok değildir. Kitlesel bir tereddüt hali, onların daha çok pirim yapmaları ile neticelense de varoluşları fetrete bağlıdır / özgüdür.

Hedef, vizyon, yön aynı anda kaybolmuşlardır. Hareketin devam ettiği, ne var ki yönsüz kaldığı bu aralıkta patinaj bile bir başarı olarak selamlanacaktır.

Küresel olarak deneyimlenen bu süreç, farklı doz ve yoğunlukta yaşanır. Bölgesel farklılıklar esası değiştirmez.

Neyin yapılacağı ile ilgili bir tartışmaya tutuşmanın anlamlı olabilmesi, tartışmanın sonunda doğrusunu kimin yapacağını bilmek ile anlam kazanır. Bu bilgiden yoksun olunan fetret zamanlarında ise tartışmaya tutuşmak da anlamsızlaşmıştır.

**

Yenisini inşa edemiyorsak, eskisi ile devam edelim anlayışı geçici bir güvenlik yanılsamasından fazlasını sunmaz. Alıkonulanın kendisine faydası yoktur, alıkonanlarca bu gerçekle yüzleşmek kolay değildir yahut tercih edilebilir bulunmaz.

Yanılsama tatlıdır, gerçeğin acımasız açık sözlülüğünü yadsır. İşte, Baudrillard’ın simülasyon kuramı bunun manzarasını resmeder.

İdeolojik çerçeve kırılmıştır artık. Sağlam kaldığı iddiaları insanın kendi pratiğini inkârdan başka bir şey değildir. Bir iç rahatlama belki; ama biraz.

Fazlasını sunamaz.