Dolar (USD)
32.33
Euro (EUR)
34.69
Gram Altın
2392.94
BIST 100
10276.88
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

27 Şubat 2015

Faiz indirimi tek başına derde deva olmaz

Siyasi otoritenin faiz indirimi çağrılarının gölgesinde Salı günü toplanan Merkez Bankası Para Politikası Kurulu(PPK), merakla beklenen kararını açıkladı.

PPK, politika faizini 25 baz puan indirerek yüzde 7,75'ten yüzde 7,50'ye, faiz koridorunun üst bandını 50 baz puan indirerek yüzde 11,25'ten yüzde 10,75'e, alt bandını ise 25 baz puan indirerek yüzde 7,50'den yüzde 7,25'e çekti.

Merkez Bankası bu hamle ile bir yandan "Faizi indir" baskısını hafifletmeyi amaçlarken diğer yandan da piyasaları ürkütmemeye özen göstermiş görünüyor.

Başbakan Ahmet Davutoğlu "Faiz oranlarının düşme trendi içinde olması olumludur ama biz bunun daha fazla ivmeyle seyretmesi gerektiği kanaatini ifade ediyoruz" diyerek indirimi yeterli bulmadığının altını çizerken, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci de "Merkez Bankası'nın kararında cesaret göremedim" görüşünü dile getirdi.

En sert tepki ise yine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan geldi.

Erdoğan özetle, "Politika faizinde çeyrek puanlık indirim yeterli değildir. Kredilerde faiz oranı ne kadar düşerse yatırımlar o kadar artacaktır'' dedikten sonra ''Bize karşı bağımsızlık mücadelesi veriyorsun da başka bir yerlere karşı bağımlılığın mı var?" diye sordu.

Ölçülü olarak kabul edilen bu indirim daha önce fiyatlandığından ilk saatlerde piyasalarda bir tedirginliğe sebebiyet vermedi ise de daha sonra Erdoğan'ın bu sert eleştirisi üzerine dolar 2,46'dan 2,49 TL'ye kadar çıktı.

Peki, faiz indirimi ne anlam ifade ediyor?

Politika faizinden ziyade koridorun üst sınırında faizin yüzde 11,25'e inmesi kredi faizlerini daha çok ilgilendiriyor.

Çünkü tavan faiz, bankaların Merkez Bankası'ndan gecelik borç alma faizidir.

Bu faiz düştükçe bankaların halen yüzde 15-19 arasında değişen ticari, tüketici, konut kredi faizleri o nispette gerileyecektir.

Hükümetin bir kanadı da bu yüzden faizlerde daha cesur indirim talep ediyor.

Çünkü işletmelerin kredi kaynaklarını daha çok kullanarak daha fazla yatırım yapacaklarını, dolayısıyla büyüme ve istihdamda artış olacağını düşünüyor.

Ekonomide durgunluk yaşandığı için bu yaklaşım yerinde görülebilir.

2014'ün 3.çeyreğinde GSHY yüzde 1,7 büyüyebildi.

Yılın tamamı için en iyimser yorumlar büyümenin yüzde 3'ü geçemeyeceği yönünde.

Esasında ekonomi 2008'den beri patinaj yapıyor.

Kişi başına milli gelir 6 yıldan beri 10 bin doları bir türlü aşamıyor.

İşsizlik oranı çift hanelerde geziyor.

Hal böyleyken Merkez Bankası faizde daha radikal bir indirime neden yanaşmıyor?

İki nedenle;

Birincisi, ekonominin çarklarını döndüren dış kaynak girişi azalır, mevcutlar da ülkeyi terk eder korkusu.

Bu durumda dolar başta olmak üzere döviz kurlarının aşırı oynaklığı söz konusu olacaktır.

İkincisi enflasyon.

Kredi maliyetleri ucuzlayınca tüketiciler daha çok kredi kullanacaklar, bu da talep artışına yol açacağından enflasyonu olumsuz etkileyecektir.

Bu arada şunu da hatırlatalım;

Hükümet bir süre önce cari açığı küçültmek için tüketici kredilerine sınırlama getirdi.

Bu suretle "Sıkı para politikası" uyguluyor.

Kredileri ucuzlatarak talebin canlandırılması hedefi ise bu politikayla örtüşmüyor.

Yazımızı şöyle bağlayalım.

Faiz kapitalist sistemde sık sık başvurulan bir enstrüman.

Ancak büyüme, enflasyon ve işsizlik gibi sorunların çözümünde tek başına derde deva olamaz.

Öyle olsaydı faizlerin sıfır, hatta negatif olduğu AB ülkelerinde büyüme ve işsizlik sorun olmaktan çıkardı.

[email protected]