Dolar (USD)
32.36
Euro (EUR)
34.74
Gram Altın
2395.20
BIST 100
10208.65
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

30 May 2014

FAİZ NEDEN İNMİYOR?

Geçen hafta Merkez Bankası'nın bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını yüzde 10'dan yüzde 9,5'a indirmesini yeterli görmeyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Almanya'dan dönerken, "Sen dalga mı geçiyorsun? Yükseltirken 5 puan birden, indirirken yarım puan. Onların da kendisine çeki düzen vermesi lazım" dedi. Yüksek faizi ülkedeki yatırımların önündeki en önemli bariyer olarak gören Başbakan Erdoğan, son demecinde de Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı'yı kastederek, "Kendilerine söylüyorum, siz bugüne kadar açıkladığınız enflasyonu hiçbir zaman tutturabildiniz mi? Tutturamadınız. Yıl içinde bir kere, iki kere, üç kere hep revize ettiniz. Faiz de aynı şekilde. Ama artık yetti. Bunu söylemek zorundayız" diyerek eleştirilerinin dozunu arttırdı.

Tespitlerine katılmamak mümkün değil.

Enflasyon hedefi sürekli ıskalanıyor.

Bu sene de yola çıkarken yüzde 5,3 olarak öngörülmüştü.

Daha yıl yarılanmadan 2 kez revize edildi.

Yeni hedef yüzde 7,6'nın da yakalanacağı şüpheli.

Yüzde 8'i aşmazsa mutlu olacağız!

İki üç puan sapma olur diye kendimizi teselli etmeye kalkmayalım.

Yüzde hesabına vurursak yüzde 50'den fazla bir yanılma, hedeften şaşma söz konusu ki, hiç de es geçilecek bir oran olarak görülmemeli, ciddiyetle üzerinde durulmalı.

Gelişmiş ülkelerde yüzde 1'lerde seyrettiği düşünülürse, bizdeki enflasyonun ne kadar yüksek olduğu daha iyi kavranacaktır.

Aynı manzara faiz için de geçerli.

ABD ve Avrupa'daneredeyse sıfıra yaklaşırken ülkemizde faizlerin çift haneyi zorlamasına Başbakan'ın tepki göstermesi yerindedir.

Konuşmasında vurguladığı gibi, yüksek faiz finansman maliyetlerini arttırdığından yatırımcının hevesini kırmakta; dolayısıyla büyümeyi yavaşlatmaktadır.

Peki Merkez Bankası, faizleri neden düşürmüyor?

Çünkü kurların ve enflasyonun kontrolden çıkmasından korkuyor.

FED'in para musluklarını kısma kararının ardından küresel piyasalarda likidite darlığı yaşanacağı endişesi ile Ocak ayında döviz kurlarının nasıl fırladığını hatırlıyoruz.

Dolar 2,40 TL'ye dayanmış, Euro 3 TL'yi aşmıştı.

Merkez Bankası döviz rezervlerini eritme pahasına milyarlarca dolar satmasına rağmen kurun ateşini söndürememişti.

En son çare olarak faiz silahına sarılmıştı.

Bu sayede dolar 2,08 TL'ye, Euro 2,83'e kadar geriledi.

Tekrar aynı kabusu yaşamak istemiyor.

Faiz indirimini engelleyen diğer bir faktör de enflasyon. Enflasyon yüzde 8 iken faizi bu seviyenin altına çekmeyi uygun görmüyor.

İktisat teorisinde enflasyondan daha düşük faiz verilmesi halinde tasarrufların azalacağı, buna mukabil harcamaların artacağı görüşü hakimdir.

Bu durumun ise enflasyona yol açacağı iddia edilir.

Tabii enflasyonun tek nedenini faize bağlamak doğru değilse de, yine de esaslı bir faktör olduğunu kabullenmek zorundayız.

Yazılarımızda fırsat buldukça dile getirdiğimiz şu hususu bir kez daha vurgulayarak sözlerimizi noktalayalım.

Dış borç sürekli kabarıyor, cari açık milli gelirin yüzde 2-3'ün altına indirilemiyor ve finansmanı sıcak parayla sağlanıyor, üretim modeli de büyük ölçüde ithalata bağımlı ise, parasal politikalarla yapılabilecekler sınırlı kalacak, günü kurtarmaktan başka bir işe yaramayacak, en yüksek faiz ödeyen ve en yüksek enflasyona sahip ülke konumundan çıkamayacağız.

[email protected]