Dolar (USD)
32.26
Euro (EUR)
35.06
Gram Altın
2475.78
BIST 100
10369.87
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

18 Ocak 2015

Faşist Avrupa, dinimizden uzak dur!

Avrupa'da son on yıllardır artış gösteren ırkçılığın fitili, Paris saldırısıyla bir kez daha ateşlendi. Bunun doğal sonucu(!) olarak da Avrupa'daki Müslümanlara yönelik ayrımcılıkta artış yaşandı. Örneğin Berlin'de başörtülü genç bir kız, maskeli erkekler tarafından yerlerde sürüklendi; Müslüman birailenin evine postayla gamalı haç gönderildi. Camilere saldırıldı, camları kırıldı, duvarlarına protesto yazıları yazıldı.

Avrupalı Müslümanlara taarruz, sadece sivil cephede görülmedi. Terörle mücadele adı altında Müslümanlara karşı adı konmamış bir cadı avı başlatıldı. Örneğin İspanya'daki önlem paketine göre; Irak, Suudi Arabistan, Kuveyt, Suriye ve Lübnan ve Türkiye'den gelenler gerek görüldüğünde takip edilecek. Polis, şüpheli gördüğü bir kişinin pasaportunda Türkiye çıkış damgası bulduğunda bu kişiyi takip edip göz altına alabilecek! Ayrıca polis, turistik bölgeler, havaalanları, metro ve otobüs terminalleri gibi yerlerde video çekimi yapan Arapları engelleyebilecek. Aramalarda, araçlarında bilgisayar bulunduran Müslümanlar sebebini anlatacak. Polis, Arap ve Müslümanların cebinde ne kadar para taşıdığını sorgulayabileceği gibi yanında 1000 euro üzeri para olanlar, bunu neye kullanacaklarını açıklamak zorunda. Önlem paketinde Cezayirli vatandaşlar, Arap ırkı içerisinde en tehlikeli kişiler olarak nitelenirken polis, bu ülke insanlarına karşı olağanüstü dikkatli olmaları için uyarıldı.

Belçika'da ise bir süre önce Suriye'de döndükleri ve terör saldırısı içerisinde bulundukları iddia edilen iki şüpheli öldürüldü, bir şüpheli gözaltına alındı. Belçika'nın ırkçı ve İslamfobik Flaman Menfaati Partisi, başörtülülerin otomobil kullanmalarının yasaklanması için meclise yasa tasarısı sundu. Flaman Menfaati eski Başkanı Filip Dewinter ve arkadaşları, sürücülerin telefon kullanmalarına, mesaj yazmalarına ve yemek yemelerine güvenlik gerekçesiyle izin verilmediğini belirterek aynı yasağın yan görüş açısını kısıtlayan başörtüsü için de geçerli olmasını istedi. Aslında Avrupa'da bu teklif ilk kez yapılmıyor. Başörtülülere sürüş yasağı talebi 2007'de de Hollandalı ırkçı Geert Wilders liderliğindeki Özgürlükler Partisi tarafından benzer gerekçelerle gündeme gelmiş ama teşebbüs, akamete uğramıştı.

Avrupa'da bu ve benzeri ırkçı, ayrımcı uygulamalar Paris saldırısı sonrası hız kazanmış olsa da resmi belgelere, araştırma dosyalarına göre son yıllarda Avrupalı Müslümanlar zaten ciddi oranda önyargı ve ayrımcılıkla karşılaşıyor.

Bu çalışmalardan biri olan, Europen Union Agency for Fundamental Fights (FRA)'nın, AB üyesi 27 ülkede 23.500 kişi üzerinde yaptığı bir anketten çıkan sonuçlar ilginç veriler içeriyor. Ankete göre; son bir yıl içerisinde her üç Müslüman'dan biri mutlaka ayrımcılıkla karşılaştı her on Müslüman'dan biri de saldırı veya aşağılanmaya maruz kaldı. Ankete katılan her dört kişiden biri, son bir yıl içerisinde polis tarafından kontrol edildiğini söylerken katılımcıların %40'ı, karşılaştıkları ayrımcılık ve saldırıların sebebini kültürel kökenlerine bağladı. Yaşadığı ülkenin vatandaşı olduğunu söyleyen Müslümanların %27'si ayrımcılığa uğradığını belirtirken bu oran vatandaş olmayanlarda %41'e yükselmişti.

Avrupa'nın kültürel kodlarının Antik Yunan, Helen, Roma, Hıristiyan ve Yahudi uygarlıklarından, Aydınlanma Çağı değerlerinin bileşiminden teşekkül ettiği savından hareketle Avrupa'nın ırkçılık tarihinin çok eskiye dayandığını söylemek mümkün. Ötekiyi barbar olarak niteleyen Eski Yunan ve M.Ö. 4. yy'da Araplara karşı ırkçı ifadeler kullanmaktan çekinmeyen Romalıları düşündüğümüzde Avrupa'nın varlığını ırkçılık ve ayrımcılık üzerine inşa ettiğini varsayımında bulunabiliriz.

Irkçılık serüvenini 1095'de ilk Haçlı Seferleri ile somutlaştırıp sistematikleştiren Avrupa için Doğu/İslam mücadele edilmesi gereken en önemli sorun. Bilhassa Soğuk Savaş Dönemi sonrası tali düşman komünizmin bertaraf edilmesiyle tüm mücadele mekanizmalarını kadim düşman Doğu/İslam'a yöneltmiş bir Batıyla karşılaşıldı. Avrupalıların ari ırk oldukları hüsn-ü zanlarından(!) kolonyalizme oradan da postmodern ırkçılığa evrilen tarihsel geçmişleri bu konuda pek gösterişli örneklerle dolu(!).

Avrupa'nın zirve yapmış egosu, bundan aldığı cür'etle düşüncesini sır etmeye gerek dahi görmemiştir. Sözgelimi, haftalık Alman dergisi olan Die Zeit, 1993'de NATO Güçleri Komutanı General Galvin'in görevden ayrılmasından önce yaptığı konuşmasının "Soğuk Savaşı kazandık. Yaklaşık 70 yıllık bu sapmadan sonra İslam ile aramızdaki 1300 yılı aşan eski çatışma durumuna geri dönebiliriz." kısmını yayınlamakta beis görmemiştir.

Avrupa'nın ırkçılık genetiği üzerinde söylenecek çok söz olsa da biz konumuzu şimdilik Oliver Cox'un: "Irkçılık, sömürgeciliğin rasyonelleştirilmesidir. Tüm ırkçı düşmanlıklar yönetici kapitalistlerin, Kuzey Amerikalıların politika ve davranışlarının izlerini taşıru2026" tespitiyle nihayetlendirelim.

Twitter.com/sabihadogann