Dolar (USD)
32.31
Euro (EUR)
34.56
Gram Altın
2413.44
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

07 Nisan 2018

FETÖ ve Eskişehir cinayetinin düşündürdükleri

Birisini FETÖ'cülükle suçlayıp hakkında ihbarda bulunmak 15 Temmuz sonrasında müracaat edilen bir yol oldu. FETÖ'cüleri ihbar etmek en etkili mücadele yöntemi olarak sunulunca, bu yolu herkes istediği gibi kullanmaya başladı. İhbar, iftira derken FETÖ ile mücadele karmaşık bir hale sürüklendi. Asıl hedef saptırıldı.

Devlet, standardı belli bir mücadele yöntemi ve örgütün miladını belirlemede ve FETÖ kimliğini tespit etmede zorluk yaşadı. Hal böyle olunca kimi masumların da canı yandı.

Devlet, 15 Temmuz sonrası FETÖ konusundaki her ihbarı ve şikayeti, kaynağını tam araştırma gereği bile hissetmeden değerlendirdi. Bunların doğruluğunu teyide zaman bile yoktu. Darbe teşebbüsünün etkisi ve verilen şehitlerin sayısı, toplumdaki öfke devletin daha acil davranmasına sebep oldu.

Özellikle isimsiz şikayetlerin sayısı artınca ve gitgide çözülemeyen ve karmaşık bir yapıya dönüşen FETÖ kimliği konusunda devlet, isimsiz dilekçelere itibar edilmeyeceğini duyurdu. Çünkü bu mücadele zamanla husumetli kişilerin hesaplaşma aracına dönüşmüştü.

"Kurunun yanında yaş da yanar." türünden adaletsizlikler oldu. FETÖ'nün devletin bir numaralı ve en önemli gündem maddesi olduğunu gören işgüzarların oluşturduğu algı ile at izi it izine karıştı. Bunu Cumhurbaşkanımız da dile getirmişti.

Tüm bu olup bitenleri 15 Temmuz'un ağır etkilerinin ve devletin varlık-yokluk mücadelesinin bir sonucunu olarak yorumladık. Devletimiz bunu düzeltir ve adalet er geç yerini bulur dedik. Ne yazık ki gecikiyor adalet!

Peki, FETÖ ile mücadele nasıl oldu da böyle bir sürece evrilerek masumların canını yakar hale geldi? Dün Eskişehir'de dört masum insan canından oldu.

Eskişehir cinayeti FETÖ ile mücadelenin seyrini değiştirecektir. Alınması gereken çok ders var. Biz yine sonucu tartışıyoruz. Her şeyi FETÖ'ye bağlamak da moda oldu demeyin! Bu olay asla kişisel hesaplaşma değildir! Olayın sürecini irdeleyelim.

Katil Volkan B. vasat bir öğrenci ama ABD'de eşiyle birlikte yüksek lisans yapıyor. Katilin ABD'de bulunduğu yılları araştırdığımızda FETÖ'nün etkili olduğu döneme denk geliyor. Dönüşte Tokat GOP Üniversitesinde görevlendiriliyor. Cinayette de Tokat önemli bir yer. Çünkü katledilen akademisyenlerden Dekan Yardımcısı Dr. Mikail Yalçın ile Araştırma Görevlisi Yasir Armağan Tokatlı.

Araştırdığımızda katil Volkan B. GOP Üniversitesinde de yaklaşık 25 akademisyeni FETÖ'cü diye şikayet etmiş. Şikayet edilen akademisyenlerin yarıdan fazlasının FETÖ ile bir irtibatının olmadığı bilgisi aktarılıyor. Tabii ki karşımızda bir terör örgütü var. Devletimizin yürüttüğü soruşturmalar var. Ancak soruşturmaların kaynağında Volkan B. gibi dengesi bozuk ve problemli bir şahsın olduğu biliniyorsa neden onca insanın hayatı sönüyor? Neden Volkan B. dikkate alındı? Volkan B. FETÖ'yü çok iyi biliyormuş. Asıl hedefte FETÖ olması gerekirken manipülasyon yapıldığı anlaşılıyor. Böylece asıl FETÖ'cüler gizlenmiş oluyor.

Volkan B. katlettiği Dekan Yardımcısı Dr. Mikail Yalçın ve Araştırma Görevlisi Yasir Armağan'ın FETÖ'cü olduğunu iddia ediyormuş. Mikail Yalçın daha önce Tokat'ta öğretmenlik de yapmış. Kendisiyle aynı okulda görev yapan arkadaşları Mikail Yalçın'ın FETÖ irtibatının olmadığını, iyi ve düzgün bir insan olduğunu ifade ediyorlar. Katledilen Yasir Armağan'ın da Tokat İHL mezunu olduğu arkadaşları tarafından açıklandı. Yasir Armağan'ın üniversite eğitimi döneminde Sivas'ta bulunan Şems-i Sivasu00ee yurdunda kaldığı ve FETÖ irtibatının olmadığı bilgisini ediniyoruz.

FETÖ, üniversitelerde veya başka kurumlarda farklı kılıklara bürünerek devam ediyor. FETÖ ile mücadelede "itirafçılık, iftira, ihbar" gibi yollar çok etkili oldu. Bu yolu seçen ve bu yolla kendisine alan açan insanlar ne yazık ki devleti yanılttığı gibi FETÖ mücadelesini de sulandırmıştır.

Üniversitelerde dün ihbarda bulunanların bugün mahkemeye çıktıklarında iddialarından vazgeçtiklerini duyuyoruz. Tam bir kaos ve gerilim hakim. Eskişehir'deki cinayet sonrası konuşan bir öğretim üyesinin açıklamaları da bunu gösteriyor. Akademisyenler birbirleriyle konuşmuyor. Herkeste bir paranoya durumu var. Üniversite yönetimleri kimin ne olduğunu iyi bilir. İnisiyatif almalıdır. Gerçi bazı rektörlerin öz geçmişlerinden FETÖ yayınlarını çıkardığını da duyuyoruz. Herkes birbirini FETÖ'cü diye şikayet etmiş. Bu şikayetler dikkate alınmış, bazıları tutuklanmış, ihraç olanlar var.

Gelinen noktada bir cinayet var. Masum canlar gencecik yaşta gitti. Vatan için şehit olanlar var. Herkes inisiyatif almalıdır. Devletimiz asılsız ihbar ve şikayetleri ve Volkan B. gibi ruh hastalarını dikkate almamalıdır! Aksi halde kaybederiz!