Dolar (USD)
32.33
Euro (EUR)
34.69
Gram Altın
2392.94
BIST 100
10276.88
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

01 Şubat 2014

FİKRİN ZİKİR ÇİLESİ

Gönül, dünya viranesinde başıboş dolaşırken,kaygı tefekkür kapısından sızar içeri. Bazen ana sığan; kimi zaman da günlere, haftalara, aylara hatta yıllara yayılan gezintisinden sonra bir felsefeye, bir ideolojiye, bir akıma, bir inanışa ram eder insanı. Uyanışla gelen hareket düşünce ile başlar. Bir görüşün insan üzerinde pekiştirilmesini sağlayan en önemli güç yine insandır. Peki; insan mı fikre muhtaçtır, fikir mi insana? Fikri değerli kılan insan sözündeki güzellik midir; sözü güzelleştiren, fikrin kıymeti mi?

Peyami Safa "Yalnızız" isimli kitabında, Samim ağzıyla konuştuğu o meşhum paragraflardan birine "ilmin delirmesi" diye bir ifade alır. Muhtemeldir ki bu söylemiyle, idrakin insan hudutlarını aştığını üstü kapalı izah eder. Üstat Necip Fazıl fikri, çileyle yan yana zikrederken onun, benliği tahakküm altına alan bir sancı olduğunu işaret eder. Yüce kitabımız "akletmez misiniz" sualiyle sıkça hatırlatır tefekkürün ehemmiyetini. Güzeldir düşünmek; düşüncenin insan üzerinde bıraktığı genellikle sızı, sıkıntı ve kaygı da olsa güzeldir.

İyi kötü her konuda herkesin fikir sahibi olduğu bir dönemdeyiz! Hayatı hıza mahku00fbm eden yazılı ve görsel materyaller de bilgi sahibi olsun ya da olmasın kişilerin, bir tezi körü körüne desteklemesinde etki sahibi.

Şu sıralar muhtelif fikir harplerinin içinde saf belirleme telaşına düşmüş insanların, genel olarak, kulaktan dolma bilgi ve etkileşimlerle oluşturduğu kalıplaşmış düşünceleri tahakküm, çatışma ve ısrarla empoze çabasına girdiklerini görüyoruz. Kargaşa halinde siyah ve beyazdan başka renk tanımayan öfkeli tavırların karşısına çok harfli, çok sesli, çok renkli bir hasbihal bıraktığınızda tek yüzlü olmamakla suçlanmanız da kaçınılmaz oluyoru2026 Her şart ve durumda sürü psikolojisiyle hareket etmeyi hayat felsefesi haline getirmiş toplum bireylerinin değil hakikati irdelemeyi, karşıdakinin görüşünü dinlemeyi bile vefa anlayışına ihanet addettikleri bir zaman ve zeminde kimileri, kendi doğrularını arz etme lüzumu duyamaz hale geliyoru2026 Bu trajikomik durum en konuşulması gereken mevzularda bile susan bir grubun varlığını bırakıyor yaşam koridorlarına. Görüşlerine ciddi manada ihtiyaç hissedilen değerlerin, tek yönlü baskın karakterlerin hücumuna uğrama endişesiyle içlerine yaşattıkları süku00fbt savaşı millet olarak bizi biraz daha eksiltiyor. Tamamıyla hakkın ya da batılın, iyinin yahut kötünün, doğrunun veya yanlışın sınıfına koyamayacağımız pozisyonlar olabileceği ihtimalini kendimizden ısrarla uzak tutuyoruz.Kronik bir rahatsızlık halini alarak insanımızı her gün daha ziyade istila eden ve görüş farklılıklarını zenginlik kabul etmeyi kendine zu00fbl sayan bu sancı, benliğimizin her parçasına nüfuz etmiş durumda.Bir de doğrularımızı büyük harflerle söyleme gibi bir telaşımız var. Sözün, gerçeğin hakkını müdafaa için gürültüye ihtiyaç duyduğunu düşünüyoruz. Seneler evvel Bailey; "büyük işler gibi büyük düşüncelerin de davula ihtiyacı yoktur" demiş; ne derinu2026

Anlatmak istediğim; çok arzu etmeme rağmen ben kalkıp Türkçe'yi güzel kullanışına ve şiirlerindeki samimiyete hürmeten Şah İsmail'den bir beyit paylaşamam; ön yargının taht kurduğu insan gönlünde dışlanmaktan korkarım. Bir diğeri ismine sol adı verilen bir caddede Necip Fazıl'ın kendisini çok etkileyen söylemini arz edemez; bilir yobazlıkla yaftalanacağınıu2026 Nietzsche'yi gelişigüzel bırakamaz masasına kardeşim, "sen bunları mı okuyorsun" diyen kalabalık yığınının gözlerinden çekinir. Türk mitolojisinden bir paragraf düşemez olur sayfasına arkadaşım; "ırkçı" derler, küserler endişesine yer verir. Melodisini sevip Kürtçe bir parça paylaşamaz sırdaşımu2026 Bir tarafı, her önüne geleni alelade söyleyip paylaşmaya iten güç, diğer yanı süku00fbta bürür. Gönül detayını atlar insan.

Bişr-i Hafi'ye gelir bir beşer; "ben" der, "İbrahim Ethem gibi olmak isterim". Gülümser o derya gönüllü; "olamazsın" der; "olamazsın çünkü o susar ve yaşardı. Sen ne yaşar ne de susarsın". Bağdat'tan gelir bir köylünün yüreğini kırdım diye kilometrelerce yolu Abdulkadir Geylani; kabul edilmeyince gül yanağını koyar eşiğine, inci inci yaşlar akıtır gözlerindenu2026 Zaman geçer evet, elinde söz, gözlerinde kin ve hırs okları gönül detayını atlar çokları.

Selam ile