Dolar (USD)
32.27
Euro (EUR)
34.54
Gram Altın
2407.28
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

13 May 2021

'Filistin bir sınav kağıdı'

Herkesin sustuğu yerde konuşur ölüm. Sessizlik bir çocuğun şehit bedenine örtülen en hazin kefendir. Arşa ulaşan feryatlar çaresiz kalır bir çocuğun ölümünde. Dünyayı hangi çığlık titretir, hangi acı denizi kabarır, hangi, hangi, hangi…

Adına çağdaşlık dedikleri zulüm üzerine kurulu düzenleri bir değirmen misali öğütür durur bütün insanlığı. İnsanlık susmuşsa, bir büyük imtihandır bekler durur kapıda. Bu imtihan için Üstad Cahit Zarifoğlu “Filistin bir sınav kâğıdı, Her mü'min kulun önünde, De gerçeği yaz: Hakikat şehitliğe koşmaktır, De isyan çağır yolun açılır cennet köşelerine.” derken durmamız gereken yerin ve göz ardı ettiğimiz gerçeklerin aslında gerçek imtihanımız olduğunu gözler önüne sermektedir. Bu sebepledir ki, isyana çağırmayan bütün feryatlar sahte duruyor insan yüzünde.

Acı, basit bir slogandan öte, söylemlerden ziyade eyleme vesile olmadıktan sonra yarın yine tekrar edecek olan bir olgunun sıradanlaşmış adı olacaktır. Bugün slogandan öte bir eyleme koyulma vakti. Filistinli birine İsrail’e niye taş attıkları sorulduğunda verdiği cevap manidar olmuştur:

“-Bizde şeytan taşlanır.” Çağımızın en büyük şeytanı olan siyonizmi taşlamak adına bizler de yeni bir şeyler yapmalıyız.

Zalim üzerine düşeni misliyle yapmaktan geri durmazken biz üç beş slogan gölgesinde dindirmeye çalışıyoruz hüzünlerimizi. 1940'lardan bu yana atılan bütün sloganlar Hanzala'nın attığı bir taş kadar etki etmedi siyoniste.

Direnmek denilen eylem, savunma hattında gerçekleştirilirken, haklı olduğun halde güçlü olmadığının resmidir. Direniş elzem ve önemli bir olgudur; lakin taarruz, söylemlerin eylem bulmuş ve hem haklı hem de güçlü olduğunun garantisidir.

Üstad Nuri Pakdil'in de dediği gibi, “Sen yürümeye başla kardeşim, bak o zaman ayaklarına nasıl bir Kudüs gücü geliyor.” Ayakların yere sağlam bastığı zaman dünyanın titrediğine ve zalimlerin senin heybetinden nasıl ürktüğüne şahit olacaksın.

Peki, bu yürüyüşün başlangıç noktası neresi olmalı? İlk adımı nasıl atmalı ve nereden başlamalı?

Unutma ki, kapitalist düzenin ve onların uşaklarının en kıymetli hazinesi ve en süslü putları paradır. Dünyayı yönettikleri tek güç de budur. Sen yürüyüşüne onların mallarını boykot ile başlarsan işte o zaman karşılarındaki gücün farkına varacaklardır. Mal, siyonist ve uşakları olan kapitalistler için canlarının yongasıdır. Bu noktadan attığın her taş siyonist şeytanın gözüne denk gelecektir.

Benim almayacağım bir üründen ne olur ki? diyorsan şayet, bir çocuğu bütün hayallerinden eden küçük gördüğümüz bir kurşundur. Herkesin aynı şeyi küçük görmesi, başına gelebilecek büyük felaketlerin habercisidir. “Ben almazsam da başkaları elbet alıyor.” gafleti de maalesef aynı kapıya çıkıyor. Sen duruş gösterirsen işte o zaman atılan sloganlar bir anlam bulacaktır. Aksi takdirde “Kahrolsun İsrail!, Kahrolsun Amerika!” demekle kahrolmuyor siyonizm.

Bugün seni durduran her ne var ise onları elinin tersiyle itip hakkı haykırıp safını belli etme günü. Çünkü bugün “Filistin bir sınav kâğıdı olarak duruyor her mü'min kulun önünde.” Bu sınava en kolay olan soru olan Siyonistlerin mallarını boykot ile başlamalıyız. Sonrası ise çorap söküğü gibi gelecektir. En basit soruyu bile doğru cevaplayamazsak her gün biraz daha öldürülecek ve biraz daha öleceğiz.

Bu işe inanarak başlarsak başarı peşi sıra gelecektir. İnanmak bedel ister, mücadele ister, kardeşlikle beslenir, sebat ve birliktelik gerektirir. Mehmet Akif’in yaklaşık yüzyıl önce dediği söz bugün hala geçerliliğini koruyor: “Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.”

Bugün ilk soruyu cevaplayarak sınava başlayamazsak yarın slogan atmaya devam edeceğiz ve bugün Kudüs’te yaktıkları ateşi, gün gelecek İstanbul’da, Medine’de ve en kötüsü Mekke’de yakacaklardır. Biz ise hala slogan atıyor olacağız. Sloganlardan ziyade eylemlere dönük yaşayarak gelin bugün siyonizmin ürünlerini almayalım.

Bu arada “Sakın, Allah'ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Ancak, Allah onları (cezalandırmayı), korkudan gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne erteliyor.” (İbrahim Suresi, 42. Ayet) O gün geldiğinde zalimlerin kaçacak delikleri ve saklanacak bir ağaç arkaları da olmayacaktır.

Zalimler, zulümlerinin baki kalması için ellerinden geleni yapıyor ve dünya da bu duruma ısrarla kör, sağır ve dilsiz kalmaya devam ediyor. Lakin unuttukları bir şey vardı bütün zalimlerin, o da şehit olan bir çocuğun yüzünde kalan son tebessümün bugünlerde üç maymunu oynayan dünyayı titretmeye kâfi geleceğidir.

Unutulmasın ki, Kudüs, Filistin’in başkentidir.

Ya Rabbi, mazlumları muzaffer eyle. Amin.