Dolar (USD)
32.22
Euro (EUR)
34.67
Gram Altın
2439.96
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

21 Kasım 2023

Filistin, Gazze, soykırım, Batı ve biz!..

Batı’daki “Filistin’e Destek, Siyonizm’e Lanet!” gösterilerini izliyorsunuz…

İnsanlık tarihinin en ağır soykırım suçunu işleyen terörist İsrail’e karşı çıkmanın cesaret istediği, gösterilerin devlet tarafından yasaklandığı ülkelerde yüzbinler caddeleri dolduruyor…

Katılımın yanı sıra heyecan düzeyinin de çok yüksek olduğu eylemler, oralardaki “Siyonizm Uşağı” devlet başkanlarını, başbakanları zora sokuyor.

Bu türden eylemleri, Arap devletlerinde pek göremiyoruz…

Oraları yönetenler de, “Siyonizm’e” göbekten bağlı.

Halklarının kendilerine karşı olduğunu, devirmek için fırsat kolladığını da biliyorlar.

Filistin’e destek gösterilerinin, kısa sürede kendilerine “tepki” gösterilerine dönüşmesinden ve “tahtlarının” tehlikeye girmesinden endişe ediyorlar.

Arap halkları, her türlü baskıya rağmen bir şeyler yapmaya çalışıyor ama oralarda rejime karşı çıkmak neredeyse imkânsız…

Anında uçuruyorlar adamı!

Batı’da eylemleri engellemek pek mümkün değil.

Bundan dolayı da, yasaklamalara rağmen katılım ve heyecan düzeyinin her geçen gün arttığı eylemler dikkat çekiyor.

Türkiye’de ise çok farklı bir tablo var;

Siyasal İktidar, Filistin Dâvâsı’na tam destek veriyor, Soykırım’ın sona ermesi için dişini tırnağına takıyor…

Soykırım uygulanan topraklar kısa bir süre öncesine kadar bizimdi, Türkiye Cumhuriyeti’nin üzerine inşa edildiği Osmanlı’nın.

Bizler, zulüm kimden gelirse gelsin ve kime yönelirse yönelsin karşı durmuş..

Mağdura kimliğine bakmaksızın sahip çıkmış bir büyük medeniyetin evlâtlarıyız.

Dolayısıyla, Filistin’deki Siyonist Soykırım’a en fazla katılımla, en yüksek heyecanla karşı çıkılan eylemlerin bizden gelmesi lâzım.

Beklenen bu, olması gereken bu…

Peki olan bu mu?

Ortam çok müsait ama,

caddelerde, sokaklarda Filistin-Gazze meselesi pek de konuşulmuyor…

Birisi Gazze’deki Soykırım’dan bahis açtığında, “Ya, ya, insan izlemeye dayanamıyor, onun için izlemiyorum!” yollu lâflar ediliyor…

Psikolojileri dayanmıyormuş, böyle şeyler izlemeye!

Siyasal İktidar, Filistin Dâvâsı’na tam destek veriyor, Soykırım’ın sona ermesi için dişini tırnağına takıyor…

Bizde Filistin’e destek bir “Devlet Politikası.”

Türkiye’de, Filistin Dâvâsı’nı desteklemenin “sanatçılar, futbolcular” vesaire kaymak tabaka grupları içinriski yok.

İsrail’e karşı çıkarsan işinden de olursun, parandan da!” baskısı yok üzerlerinde…

Batı’daki bir çok ünlü, işlerini, kariyerlerini, gelecek plânlarını hiçe sayarak Siyonist Soykırım’a isyan etti biliyorsunuz.

Bizde bu türden örnekler çok az.

Son yirmi yılda şöhretlerine şöhret, servetlerine servet katan “programcılara” bakın…

Pek de oralı değiller…

Her fırsatta “kadına şiddet”e ne kadar karşı olduklarını söylerler ama, binlerce çocuğun, kadının katledilmesine şöyle gürül gürül karşı çıkmazlar!

Memlekette onca “Devlet Sanatçısı” var, ne iltifatlar gören nice nice “sanatçı” var, bunlar son yirmi yılda iyice yükseldiler ama “soykırım”ın sona ermesi için gecesini gündüzüne katan Sayın Cumhurbaşkanı’nın çabalarına destekleri yok gibi.

Dediğimiz gibi, birçok batılı sanatçı, risk alarak “Siyonist Soykırım”a tepkilerini ortaya koydu…

“Yerli ve Milli Sanatçı” denilenlerden kaçını sayabilirsiniz, “Siyonist Soykırım”a adam akıllı tepki koyan?

Bir yerde de, “çiçek böcek edebiyatı”yla ortalığı birbirine katanlar var, sözde sanatçılar…

Onların durumları da malûm, ya soykırımcı İsrail’e destek veriyorlar ‘kıvrak lâflarla” ya da hiç topa girmiyorlar.

“Top”a demişken, futbol dünyamız da konuya epeyce ilgisiz.

Neyse ki…

Sayın Cumhurbaşkanı, Siyonizm Uşağı Almanya’nın Başbakanı’na milyarlarca insanın gözü önünde haddini bildirdi ve hemen ertesi gün A Milli Takımımız Almanya’yı Berlin’de ezdi de, ‘bizim’ Federasyon Başkanı, “insanlık dramı” karşısında duyduğu üzüntüyü iki, üç cümleyle dile getirebildi!

Farklı dallardaki milli sporcularımızdan da, pek ses gelmedi bu süreçte.

Mesela…

“Ata Sporumuz Güreş”teki dünya, olimpiyat, Avrupa şampiyonlarından pek ses gelmedi.

Voleybol, basketbol dünyamızda pek oralı olmadı maalesef!

Üniversite camiamız da çok cılız, epeyce ilgisiz kaldı bu süreçte…

YÖK tepki açıklaması yaptı, bazı üniversitelerden benzeri tepkiler geldi o kadar.

Hani, hatırlasınız, bir vakitler rektörler kara cüppelerini kuşanıp, hep birlikte Anıtkabir’e gider, başörtülüleri, imam hatiplileri vesaire Atatürk’e şikâyet ederlerdi…

Şimdilerde, niçin “Siyonist Soykırım”a karşı çıkmak için tam kadro bir araya gelmiyor rektörler?

Hani, cübbelerini giyip meydana çıksalar ve “Siyonist Soykırım”a hep birlikte tepki gösterseler…

Yok…

Ve medyamız:

Orada da sıkıntılı durumlar görüyoruz. Soykırım bütün şiddetiyle sürerken, hastaneler, okullar, mülteci kampları bombalanırken, bir “merkez” kanalda tam 3 saat “Euro Bigudili Dilan Polat” muhabbeti vardı!..

Koca grafikler hazırlamışlar, ellerinde o meşhur sopa, ayağa dikilmiş, uzmanlıklarını konuşturuyorlar!..

Birçok kanalda “gündem kaydırma” operasyonları görülüyor ama soykırımı durdurabilmek için sürekli hareket, eylem halinde olan Sayın Cumhurbaşkanı, bu tavrıyla gündemi de Gazze’de tutuyor!

İsrail Soykırımı'nı gündemden düşürmüyor.

X

Memleketimizdeki genel durum, pek parlak değil yani, hassasiyetler bakımından…

Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın, Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan’ın ve haklarını yemek olmaz, İletişim Başkanı Fahrettin Altun ile Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nin başındaki İdris Kardaş’ın (İdris Bey’in ciddi rahatsızlığı var, Allah şifa versin diyelim, dua edelim) heyecan ve gayretlerinin karşılığı, yukarıda bir kısmını verdiğimiz alanlarda pek görülmüyor.

X

Yazıya “Batı’daki soykırım karşıtı eylemlerden” girmiştik.

Batı’daki eylemlerde “sosyal demokratların” etkili olduklarını görüyoruz…

Bizdeki "sol", Filistin Dâvâsı’na sahip çıkardı bir vakitler.

Bugün, Türkiye Solu iki ana grup tarafından ele geçirilmiş durumda:

Birincisi, sol ile uzaktan yakından alâkalı olmayan “CHP zihniyeti”, diğeri ise onun “asimetrik paraleli” durumundaki YSP-HDP zihniyeti.

Türkiye’de “sol” yok, “sosyal demokrasi” yok…

Yok gibi, yani…

Dolasıyla, bir vakitler “Filistin Dâvâsı”na sahip çıkanların önemli bir bölümü devre dışında kalmış durumda.

“Dindarlar”a gelince…

Onların büyük bölümünde, “Baştaki bizimkiler nasılsa halleder, biz işimize bakalım!” rahatlığı var.

CHP’ye eklemlenmiş olanların söylemlerine baktığınızda, Soykırımcı İsrail’den ziyade, soykırımı durdurmaya çalışan Siyasal İktidar’ı hedef alır haldeler, mesajları “iç kamuoyuna” ağırlıklı olarak..

Zulümlerin sona ermesi, adaletli bir dünya düzeninin kurulması için Anadolu Ruhu’na her zamankinden çok ihtiyaç var…

Ve biz, bütün mazlumlara kimliklerine bakmaksızın sahip çıkmış bir büyük medeniyetin evlâtları olmanın hakkını veremiyoruz maalesef!