Dolar (USD)
32.34
Euro (EUR)
34.86
Gram Altın
2384.15
BIST 100
10206.05
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

15 Ekim 2022

Filistin'de uzlaşı mümkün mü?

Geçtiğimiz hafta bir işgalci İsrail polisinin öldürülmesiyle beraber Filistin genelinde gerilim üst düzeye çıkmış durumda. İşgalciler, doğu Kudüs’te bulunan ve 130 bin kişinin yaşadığı Şuafat Mülteci Kampı’nı bir haftadır kuşatma altında tutuyor. Şuafat halkıyla dayanışma için ayaklanan Filistinliler ile işgalciler arasında Batı Şeria’nın pek çok yerinde çatışmalar yaşanıyor. Kudüs’te müslüman esnaflar yaşananları protesto etmek için kepenk kapatırken, Silvan beldesinde çatışmalar yaşanıyor. Cenin’de El-Aksa Tugayları, işgalciye ait olan Celame ve Dotan kontrol noktalarına saldırılar düzenlediler. Bab al-Amud kapısında adeta tutuklama furyası yaşanırken Nablus’ta Filistinlilerin arazileri ateşe verildi. Kudüs’ün kuzeyindeki Kalendiya kontrol noktasında çatışmalar sürerken el-Zaim kasabasında da silahlı hareketlilik devam ediyor.

Filistin’den çatışma ve şehit haberleri peşpeşe gelirken Cezayir’de 12-13 Ekim 2022’de bir araya gelen Filistinli gruplardan birlik haberleri medyaya yansıdı. Aslında geçtiğimiz Aralık ayında Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'la buluşan Cezayir Cumhurbaşkanı AbdulmecidTebbun, yakında Filistinli gruplar için oldukça kapsamlı bir ev sahipliği yapacağını açıklamıştı. Yalnızca siyasi değil ekonomik, eğitim ve güvenlik konularını da içeren bir görüşme vadediyordu. Bu çağrı 10 ay sonra karşılık buldu ve 14 Filistinli grup başkent Cezayir'in batısındaki Kongre Sarayı'nda biraraya geldi.

Yayınlanan bildiride Filistin’deki güçler arasında seçim kanalıyla siyasi ortaklığın temellendirilmesi, Filistin Kurtuluş Örgütü’nün ve ona bağlı kurumların etkinleştirilmesi kararlaştırıldı. Bununla birlikte Gazze ve Kudüs dahil Batı Şeria’da Filistin Ulusal Konseyi’nin en geç 1 yıl içinde seçimlerin yapılması ve ulusal kurumların birleştirilmesi istendi. Tebbun’un “tarihi” olarak gördüğü bu bildiri uygulanabilirse ve vadedilen “ekonomik, eğitim ve güvenlik desteği” de sağlanabilirse gerçekten tarihi sonuçları olacak gibi görünüyor.

Cezayir’in geçmişten gelen Filistin desteği bugün de devam ediyor. 1967 yılında yaşanan Altı Gün Savaşları esnasında, 1973 yılındaki Yom Kippur Savaşı’nda Arap ülkeleriyle birlikte hareket eden, savaş birliklerine uçak ve asker desteği sağlayan Cezayir; İsraille yakınlaşma kararı alan Enver Sedat’ın Mısır’ıyla ilişkilerini bıçak gibi kesip atmıştı zamanında. ’in bu destekleri şimdiye kadar öyle ya da böyle devam etti. Yalnızca bunlar değil yıllar boyunca Arafat’ın FKÖ üyelerine silah ve eğitim desteği sağlamış Filistin’in Birleşmiş Milletler’de gözlemci statüsü kazanmasını sağlamışlardı. Yaser Arafat’ın 15 Kasım 1988’de ülkesinin bağımsızlığını ilan ettiği yer Cezayir’di ve Filistin’i ilk tanıyan ülke de Cezayir olmuştu. Cezayir, Filistin meselesine en başından beri tutarlı yaklaşan çok az ülkeden biridir.

Cezayir siyasetçilerinin Filistin ilgisinin temelini halkın bu konudaki duyarlılığı ve baskısı şekillendirmektedir. Katar’da düzenlenen Arap Kupası’nda Cezayir milli takımı oyuncularının kendi ülkeleri yerine Filistin bayrakları ile kutlama yapmaları boşuna değildir. Cezayir Cumhurbaşkanı ile cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan arasındaki pozitif ilişki bu bağlamda çok kıymetlidir. Cezayir ve Türkiye eksenli Filistin çabaları olumlu sonuç vermeye muktedirdir. Bununla birlikte siyasi ofisi için yer arayan Hamas’ın Suriye’ye dönüş çabaları yerine Cezayir seçeneğinin oluşturulması gerekmektedir. Bu konu zirvede konuşulmamış olsa bile muhakkak gündemleştirilmeli Hamas hareketini İran’a bağımlılığı/mecburiyeti azaltılmalıdır.