Furkan Doğan’a selam olsun
Mayıslar geliyor, baharları kuşanmış…
Rengârenk çiçeklerle bezenmiş bahçeler, dağlar, ovalar yemyeşil, dünya dönüyor işte… Günler geçiyor. Katmer katmer olmuş acılarımız olsa da dünya dönüyor.
Sonra Furkan bakıyor öyle uzaktan kara gözlerinde bir güzel, bir aydınlık ne bileyim kelimelerle anlatamayacağım bir duyarlılıkla öylece bakıyor. Ondokuz yaşın körpeliğiyle, saflığı, temizliği, erdemiyle bakıyor. İşte tam bu zamanlar şehadet yolcusu olduğu zamanlar. Hayat diyorum nasıl da anlamlı, körpe bir şehidin anılarından, duru bakışlarından sonra.
Furkan kara gözleriyle öylece bakıyor bizim günlerimize. Acılarımıza, sevinçlerimize öylece anlamsız devinmelerimize bakıyor. Gençlerin perişan haline bakıyor sanki. Furkan bir güzel evlat. Tüm annelerin özlem kesildiği hayırlı bir evlat. Şimdi Rabbim izin verip yaşasaydı taze bir doktor olacak ve hayalini kurduğu yine yetimlerin öksüzlerin yardımına koşacaktı. Böyle hayalleri vardı, böyle aydınlık, hep ahrete sevdalı duaları.
Mavi Marmara bir duyarlı yara, bir derin sızı gibi yer etse de içimizde, kıyamların, dirilişlerin nice silkinişlerin destanını yazan bir deli rüzgâr gibi sarsıp geçiyor ümmeti. Uyuşmuş ve gamsız bedenlerimizin ve ruhlarımızın üzerine estirdiği diriliş rüzgârı her yıl katmerlenerek artarak çığı gibi büyüyor.
Ümmet paramparça bölük pörçük olsa da şehadetin yiğit erlerinin birleştiren, cem eden, diri eden soluğu hala geride kalanları sarsıyor.
Furkan’ın kara derin gözleri, öyle insanca, çocuk saflığında ama hep aydınlık bakan gözleri bir mıh gibi yerleşiyor yüreğimize. Tam o namaz kılanlara has nurun ışıdığı ak alnı, kahpe kurşunlara gelen pak alnı geliyor aklımıza.
“Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor/Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!” diyor ya Akif, işte Mavi Marmara’nın cehenneme dönen demlerinde kahpe İsrail askerlerinin yine kahpe kurşunları ile taze bedeni nişan alınan körpe delikanlı.
Furkan’ı hiç unutmadık. Furkan an an büyüdü içimizde derin yaralarla, içli dualarla, anne sıcaklığına belenmiş nice umutlarla büyüdü. Furkan ümmetin evladı olarak büyüdü içimizde, tüm annelerin gözyaşları aktı giden yiğit için. Evlat bildik, evlatlarımızın yerine koyduk. Ve içli dualar gönderdik bizim de evlatlarımız onun hasletlerini kuşansınlar diye…
Nasıl ki İbrahim Peygambere verilmiş bir evlattı İsmail. İçli ve yaralı yüreğiyle ığıl ığıl gözlerinden yaşlar dökülen tek başına bir ümmet olan o Ulul Azm Peygambere verilmiş, uysal ve hayırlı bir evlatsa İsmail. İşte Furkan da önce anne ve babasına sonra garip kalmış bu ümmete verilmiş bir evlattı.
Evlatlarımızla imtihan olduğumuz, terbiye edildiğimiz zamanlardayız. Âhir zamanda ümmet olmak zor, hele âhir zamanda genç olmak daha bir zor. İşte Furkan yaşantısıyla ve şehadetiyle âhir zaman gençliğine bir nişane gibi örneklik teşkil edecek seçkin bir hayat bıraktı. Anne yüreğiyle yüreğimi yakan şehadeti var Furkan Doğan’ın ama biliyorum, o giderken nice dirilişleri de bu gençliğe taşıdı.
Seçildi Furkan, ümmet gençleri arasında seçilen oldu. Şehadete yürüdü ama onun yaşantısı şehitliği hak edecek bir duyarlılıkla donanmış bir yaşantıydı.
İyilikseverliği, günahlara karşı duyarlı duruşu, cesareti en önemlisi de Musab gibi genç yaşına rağmen samimi ve içten Rabbine yönelişi onu şehadete taşıdı.
Her şey yine öyle yaşanıp gidiyor. Hayatı anlamlı ve erdemlice yaşamak derin ve duyarlı bir iz bırakmak, bu kısa ömre anlamlı kareler sığdırmak önemliydi. İşte bunu yaşayarak gösterdi Şehit Furkan Doğan.
Anlatmak istersiniz boğazınız düğüm düğüm olur… Hep böyle oluyor Mavi Marmara ve şehadet erleri aklıma gelince. İşte diyorum o zaman sözün bittiği yerdeyim, ne yüreğim ne de garip kalmış kalemim anlatamıyor, anlatamıyor yetmiyor kelimelerim.
Gözyaşlarına harmanlanmış dualarıma yöneliyorum o zaman... Ey Rabbim diyorum, hiçbir değeri olmayan şu fani dünya hayatını bize sevdirme. Ey Rabbim diyorum, evlatlarımızı hayırlı evlatlar eyle, tıpkı şehadete yürüyen o güzel o civan delikanlı gibi has bir evlat, erdemli, soylu, cesur ve senin davana sadık bir evlatlar eyle. Ey Rabbim diyorum bizler aciz kaldık, bizler çok aciz kaldık sen terbiye eden, Rab olan Rabbim onları ıslah eyle. Bizleri gözü yaşlı ve mahcup eyleme sana karşı Allah’ım! Mübarek aylarda şehadetin ılgıt ılgıt estiği şu günlerde şehitlerin, o güzellerin hasletleriyle kuşat evlatlarımızı…
Mavi Marmara şehitlerine, önden gidenlere, tarih yazanlara, çığır açanlara, mazlumların dualarına derman olanlara Rahmet olsun.
