Dolar (USD)
32.39
Euro (EUR)
34.76
Gram Altın
2395.05
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

20 Nisan 2024

Gazze'ye şifa olmak

Yeryüzünde, Akdeniz’e bakan küçük bir coğrafyada işgalci İsrail eliyle Filistinli kardeşlerimize yönelik bir soykırım gerçekleşiyor. Kimileri ellerine çekirdek almış izliyor, kimileri ağlayarak; kimi yüzünü buruşturuyor, kimi gözlerini kapatıyor. Sonuç değişmiyor. Kimse müdahale etmiyor/edemiyor. Herkes bir şekilde yaşananları sadece izlemiş oluyor.

İşgalci İsrail, Suriye’de İran Büyükelçiliği’ni vuruyor, günlerce Dünya, İran’ın vereceği cevabı konuşuyor. İran, İsrail’e davul zurna ile roketlerin yola çıktığını haber vererek saldırıda bulunuyor, Dünya günlerce işgalci İsrail’in vereceği cevabı konuşuyor. Sonra yine işgalci saldırıyor… Bu döngü devam ediyor. Küresel medya ağları objektiflerini İran’a yahut işgal altındaki Tel Aviv’e tutarken Gazze’de günlük 300 Müslüman can vermeye devam ediyor.

Gazze’de Rimal mahallesinin kuzeyinde yer alan, Gazze'nin en kapsamlı hastanesinin adı Şifa idi. 73 yıldır kesintisiz hizmet verdi. Aksâ Tufanı harekâtı sonrası başlayan işgalci saldırılarında bir sığınağa dönüşen şifa Hastanesi’ne yaklaşık 30 bin sivil sığındı. Hastane odaları yaralılarla, koridorlar, merdivenler, bahçeler Gazze halkıyla doldu taştı.

İsrail, bir akbaba gibi hastaneye tünedi. Hastane üzerinde gece gündüz yüksek sesle gezen dronlar, etraftaki binalara yerleşen keskin nişancılar durmaksızın sivilleri hedef aldı. Havan toplarıyla, topçu atışlarıyla ve silahlı insansız hava araçlarıyla haftalar boyunca parça parça saldırılar düzenlenerek hastanenin çeşitli bölümleri vuruldu. 6 ay içinde dört defa baskın düzenlendi. Doktorlar, hemşireler, sağlık görevlileri, hastalar infaz edildi.

İlk baskında, işgal ordusu, Siyonist gazeteci Eddie Cohen aracılığıyla paylaştığı videoda, Şifa Hastanesi altında bir tünel olduğu ve bu tünelin Hamas tarafından kullanıldığını ileri sürülerek saldırı meşrulaştırılmaya çalışıldı. Yayınlanan görüntülerdeki tünelin, İsveç’in Skipsholmen adasında II. Dünya Savaşı’ndan kalma, turistik olarak ziyaret edilen tarihi askeri bir tünel olduğu ortaya çıksa da gündem olmadı.

Baskın sonrası yoğun bakım çalışanları silah zoruyla tahliye edildiler. Bir başlarına kalan prematüre bebeklerin kurumuş kalmış iskeletleri haftalar sonra bulundu. Kesif ölüm kokusu aylarca hastane üzerinde gezdi ve sonunda Şifa Hastanesi 18 Mart’ta son kez kuşatılıp tamamen kullanılamaz hale getirilinceye kadar baskınlar sürdü.

İşgalci İsrail ordusu, 2 hafta boyunca elinde tutup alt yapısını, oksijen ağlarını ve su kuyularını yok ettiği hastaneden ayrılınca, tarif edilemez büyüklükte vahşet fotoğrafı bıraktı geride. Şifa Hastanesi’ne dönen Filistinliler, külliyeni her yerinde cenazelerle karşılaştılar. Yetmedi, hastane bahçesinde iş makineleri vasıtasıyla gömülmüş yüzlerce ceset tespit edildi. Kimi elleri arkalarından bağlanmış infaz edilen kimi de diri diri toprağa gömülmüş Filistinlilere ait olan bu cenazelerin tespit ve defin işlemleri daha uzun vakitler alacak gibi görünüyor.

Şifa Hastanesi’nde kuşatma altında kalıp can verenler, ölmeden önce duvarlara yazılar yazarak mesaj iletmişler insanlığa. Kimi, "Anne senin gözyaşlarımı silmeni özledim. Dertlerim yanağımda kaldı..." derken doktorlar ise şöyle bir not yazmış: “Sabredin ey Şifa ehli. Kurtuluş yakındır!”. Bir başka Gazzeli ise noktayı koymuş: “Allah’ın bizim için takdir ettiği kaderi kabul ediyoruz.”

Kuşatma altına alınan, baskınlarla katledilen, yoklukla ve ölümle sınanan bu insanların içinde bulunduğu yer bir hastane idi. İşgalci İsrail Kasım ayında hastanenin altında Hamas’ın karargahı olduğunu iddia etse de 6 ay sonra bile tek bir iz bulabilmiş değil. Böylesine bir ortamda bile yaşananların dünyada karşılığı zayıf. Filistin gündemden düşerken İran-İsrail ilişkileri her şeyin önüne geçti. İnsanoğlu Alzheimer hastalığının pençesine düşmüş hayatını sürdürüyor. Bilişsel fonksiyonların azalması, demans/bunama olarak ifade edilen Alzheimer, unutkanlıktan ibaret bir hastalık değildir. Unutkanlık giderek artar, beyin hücreleri hızla yok olur ve süreç kişinin/kavmin/yapıların/devletlerin ölümüyle sonuçlanır. Gazze’yi, insan hakları ihlallerini, soykırımı görmezden gelmenin, unutmanın elbette bir sonucu olacaktır.