Dolar (USD)
32.24
Euro (EUR)
34.66
Gram Altın
2399.64
BIST 100
10247.75
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

22 Haziran 2017

Gevaş Provokasyonu

Geçtiğimiz günlerde Van Gevaş İlçe Emniyet Müdürlüğü binasına düzenlenen terör saldırısı neticesinde yapılan operasyonlarda "saldırının failleri olarak 3 örgüt mensubunun yakalandığı, ilk ifadelerinde saldırıyı üstlendikleri ve sorgularının devam ettiği" resmi makamlarca açıklanmıştı. Buraya kadar her şey hukuk çerçevesinde normal işlerken, birden bire sosyal medyada terör zanlısı olarak gözaltına alınan 3 kişinin işkence görmüş hallerine ilişkin fotoğraflarının provokatif bir şekilde paylaşıldığına; ardından terör saldırısı faili olarak gözaltına alınan, işkenceye tabi tutulan 3 vatandaşın saldırıyla bir ilgilerinin olmadığı, mantar toplamaktan dönen masum vatandaşlar oldukları ve adli makamlarca serbest bırakıldıklarına tanıklık ettik. Terörle mücadelede askeri, polisi ve korucusuyla, son dönemlerin en etkin ve en sonuç alıcı operasyonları icra edilmektedir. PKK terörüne büyük zayiat verdirilmektedir. PKK'dan kopuşların arttığı, dağa çıkışların büyük oranda azaldığı, devletin PKK'ya karşı bölgede ciddi bir askeri ve psikolojik üstünlüğü elde ettiği, bölge halkının da PKK'dan büyük oranda kopup, devletin şefkatine yüzünü çevirdiği bu kritik dönemde, bu masum vatandaşlara insanlık dışı, tahrik edici, provokasyon amaçlı muameleyi kimler yaptı? Fotoğrafları ne amaçla paylaştılar; aynı gece teröristler karakolda diye emniyetin önüne yüzlerce vatandaşı kimler ne amaçla toplattı, olayın arkasında hangi vesayet odakları var?

HEM FETÖ'YE HEM DE PKK'YA HİZMET EDİYORLAR

Muhakkak ki devlet kamu düzeni ve kamu güvenliğini tesis etmek, vatandaşlarının can ve mal güvenliğini sağlamak zorundadır. Türkiye Cumhuriyeti devleti topraklarında, devlet gücü dışında taşınacak her silah, atılacak her kurşun illegaldir ve müdahaleyi gerektirir. Ancak tam da FETÖ elebaşının ve yurt dışına kaçan FETÖ'cülerin ülkemize teslimi için ilgili birimlerce yapılan başvurulara " iade edilirlerse işkence yapılacak" bahanesinin öne sürüldüğü; PKK'nın örgütten kopuşları engellemek amacıyla "örgütten kaçıp, devlete teslim olursanız işkence görürsünüz, infaz edilirsiniz" uydurmalarının dayatıldığı bir ortamda, adeta "Türkiye'de işkence var, FETÖ'cüleri teslim etmeyin, PKK'dan kopmalar olmasın" sonuçlarına hizmet edecek Van'daki olay, basit bir kötü muamele olayı değildir. "Bilinçli yapılan, Türkiye'yi uluslararası alanda zora sokmaya çalışan, özellikle PKK'ya ve FETÖ'ye devlet aleyhine kullanabileceği istismar alanı açıp, onların amacına hizmet eden, terörle mücadelede karşı algı operasyonlarına destek veren, devlet ve özellikle Kürt vatandaşların arasını açmaya yönelik ulusalcılarla FETÖ'cülerin, aynen 15 Temmuz darbesi gibi ERDOĞAN düşmanlığı üzerinde bölgede ittifak etme tehlikesi, iyi bir şekilde irdelenmesi gereken ciddi bir provokasyondur." O görüntüler tam da istenildiği gibi bölge halkının vicdanında ve yüreğinde büyük bir kırılganlık yarattı.

ERDOĞAN TÜRKİYESİ ESKİ CEBERUT DEVLET DEĞİLDİR

Son dönemlerde maalesef devleti 90'lı yıllar gibi eski kirli sulara çekmeye çalışan bazı vesayet odaklarının buna benzer olaylarına, saldırgan ve hakaret içeren ırkçı tutumlarla eski kirli sularına kavuşma sevinçlerine, mütedeyyin insanlara karşı başka şehirlerde de üzülerek tanık olmaktayız. Kötü muamele ve işkence sistematiği eski ceberut devlet zamanında kalan, Ak Parti iktidarıyla sıfır noktasına varan bir insanlık suçu ve anti demokratik uygulamadır. Devlet aklı artık eski ceberut devlet değildir. Son 10 yıllık dönemde Ak Parti hükümetleri işkenceyle mücadele konusunda özel hassasiyet göstermiştir, işkenceye sıfır tolerans yaklaşımıyla önemli adımlar atılmıştır. Hukuk düzenlerinde işkence ve kötü muameleye hiçbir hal ve durumda istisna ve tolerans tanınmamıştır. En ufak bir hoşgörü ve tolerans işkenceyi bir kanser gibi her tarafa yayar. Terör çetelerinin barbarlıklarıyla yiğitçe, cesurca mücadele eden kahraman güvenlik güçlerimizin itibarına kasteden, mücadele azmini kıran, moral ve motivasyonlarını bozan bu tür hukuk dışı filler mutlaka cezalandırılmalı. Etkin soruşturma, cezalandırma ve gerekirse mağdurlardan özür dilenmesi devleti küçültmez, zora sokmaz; tam aksine devleti daha büyütür, daha yüceltir, hak ve adalet çıtasını yükseltir, vatandaşlık bağı ve aidiyet duygusunu daha da güçlendirir.