Gidin Çocuklar!
Hemen yanı başımızda, çok uzakta değil, gözümüzün önünde İdlib’de büyük bir insanlık faciası yaşandı. Esed’e bağlı rejim güçleri ve onu destekçisi İran-Rusya ittifakı çoluk çocuk demeden insanları katlettiler ve şehirleri enkaz yığınına çevirdiler. Binlerce insan evsiz-yurtsuz kaldı. Yüzlerce çocuk sahipsiz ve yetim duruma düştü. Mazlumların ahı Arş-ı Ala’ya yükseldi ve biz Müslümanlar olarak hiçbir şey yapamadık. Bölgeye ve bölge insanına sadece nakdi ve ayni yardım gönderebildik.
Bizim için çok değil yüz-yüz elli sene evvel Urfa’dan, Diyarbakır’dan Antep’ten farklı olmayan topraklarda kardeş halklar feci bir soykırımla baş başa bırakıldılar. Ve biz hiçbir şey yapamadık. Üç uçak kaldırıp bu insanlara bomba yağdıran zalimlerin tepelerine biz de bomba yağdıramadık. Kahrolası, ilişkiler, dengeler ve stratejik/mtratejik bir sürü bahane bizim elimizi kolumuzu bağladı.
Bizi de bu kâbusun içine çekmesinler diye direndik sabrettik ve pek çok şeye göz yummak zorunda kaldık. Belki de istedikleri buydu: Türkiye’yi fiilen bir savaşın içine çekmek ve bataklıkta boğmak! İran orada, Rusya orada, ABD orada. Yetmedi bunlar adına acımasızca bölgede terör estiren ve vekalet savaşlarına piyonluk yapan terör örgütleri de orada. Ve sınırlarımıza neredeyse dayanmış durumdalar. Barış Pınarı ve benzeri harekatlar bu zalim emperyalist güçlerin topraklarımıza ve sınırlarımıza müdahale etmesini engellemek için yapıldı.
Arada olan askerlerimize, güvenlik güçlerimize ve mazlum Suriye halkına oldu. Emperyalist güçler koltuklarına oturmuş viskilerini yudumlarken bizim kardeşlerimiz hem Türkiye’nin hem de oradaki insanların daha fazla zarar görmemesi için canlarını ortaya koydular. Bedel ödeyen, şehit veren, zora dara düşen yine biz ve bölge halkı oldu. Kendi halkını zalimce katleden namussuz ve onun aklını peynir emekle yemiş destekçileri sıcak yataklarında mışıl mışıl uyuyorlar.
Olan mazlumlara oldu ve biz hiçbir şey yapamadık. İdlib kan gölüne döndü, şehirler enkaz yığınına çevrildi. Çocuklar anasız babasız kaldılar. Yetimlerin feryadı arş-ı alayı titretiyor, biz hiçbir şey yapamadık. İslam ülkeleri bölük pörçük, sahipsiz, güçsüz ve dirençsiz vaziyette. İran, Mısır, Irak gibi ülkelerde umut yok! Kimisi havanda su dövüyor, kimisi zalimin günahına bizzat ortak oluyor, kimisi emperyalistlere maşa olmuş vaziyette. Emin olun Türkiye’den başka umut yok!
Müslümanların gerektiğinde askeri müdahale seçeneğini uygulayabilecekleri bir ortak askeri güçleri yok. Mesela Esed oradaki zulmüne devam ederken üç beş uçak kaldırıp İdlib’i bombalayan uçaklara ya da füze sistemlerine müdahale edecek bir ortak savunma ya da müdahale gücü yok. Çünkü adına İslam ülkesi denilen ülkelerin yönetimlerinin çoğu halklarına ve bölgeye ihanet içindeler. Bir kısmı mezhepçilik batağında boğulmuş, bir kısmı iplerini Rusya ve ABD’ye kaptırmış bir kısmı da İsrail’e hizmet ediyor.
Maalesef acı tablo bu. Sorumluluktan nasıl kurtulacağız emin olun hiçbir fikrim yok. Bugün deseler ki hadi bir sivil müdahale gücü olarak toplanıyoruz ve oradaki mazlumlar için savaşmaya gidiyoruz, bir ülkenin sınırından öbür ülkeye geçirmezler! İş yine orada canları pahasına mücadele eden isimsiz kahramanlarımıza düşüyor. Oradaki mazlumların hakkını savunmak, sınırlarımızı güvence altına almak ve canlı bir köpeği dahi yakacak kadar aşağılık hale gelen insanlıktan çıkmış haydutlara gereken dersi vermek bu isimsiz evlatlarımıza, kahramanlarımıza düşüyor.
Çocuklar gidin ve tarihin size yüklediği sorumluluğu yerine getirin. İdilib’de, Kerkük’te, Musul’da, Şam’da, Halep’te öldürülen masum siviller etnik ve mezhebi kökenleri ne olursa olsun sizin kardeşlerinizdir. Kardeşlerinize sahip çıkmak ve onların canını yakanların canını yakmak görevi size düşüyor. Bu insanlar bize Yavuz’un, Fatih’in, Abdülhamid’in emanetidir. Bugün biz bu emanete sahip çıkmazsak yarın ahirette Allah bizde hesap sorar, mazlumlar bizden davacı olur. Gidin çocuklar, gidin ve gereğini yapın. Yakın zamanda zalim Esad güçleri tarafından şehit edilen askerlerimizin intikamını da almadan dönmeyin. Gidin ve gereğini yapın! Ellerimiz semada, dualarımız sizinledir!
