Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

17 Temmuz 2023

​Göçmenlikte ve Vatandaşlıkta Nitelik Sorunu

Dünya üzerinde göçmenlik önemli bir konu olmaya devam ediyor. Ülkemiz açısından da göçmenler önemli bir mesele. İnsanların göç etmesine neden olan pek çok unsur var, savaş, açlık, iş imkanı, eğitim gibi konular bunlar arasında yer alıyor. Temelde, hayatta kalmak veya daha iyi şartlarda yaşamak için göç ediliyor.

Göç olgusunun içsel ve dışsal iki nedeni var; içsel nedeni yukarıda belirtilenler. Fakat, göçün asıl nedeni dışsal nedenler, yani insanların göç etmesine neden olan şartları oluşturan insanlıktan çıkmış insanların kurduğu küresel sistem. Bu küreselciler sorunu çözülmeden insanların insanlığa yakışır bir yaşam ve medeniyet kurması mümkün değil. Tam da bu noktada küreselcilere karşı olanların birlikte hareket etmesi gerektiğini görmemiz lazım. Bu durum global ölçekte böyle olduğu gibi ülkemiz içinde de böyledir. Emperyalizme ve siyonizme karşı olan, Yahudi, Hristiyan, Müslüman vs sair dinlere mensup olan veya hiçbir dine inanmayan herkesin insanlığın insanlıktan çıkmışlığına karşı mücadelede birleşmesi şarttır. Nasıl ki emperyalist ve Siyonist küreselciler birlikte hareket ediyor, bunlara karşı bir “insanlık cephesi” veya “insani değerler cephesi” oluşturulması şart artık. Aksi halde genel olarak dünya ölçeğinde özel olarak da ülkemiz ve diğer her bir ülke ölçeğinde insanlığın insani değerlerden kopartılması, makinalaştırılması (üretim faktörüne dönüştürülmesi), cinsiyetsizleştirilmesi, yerel ve kültürel değerler ile milli ve manevi değerlerden uzaklaştırılması gibi sosyal konulara odaklanmış özel harp (psikolojik harp, istikrar harekâtı ve gayrinizami harp) taktikleri ile hedeflerine ilerleyen küreselcilere karşı bir cephe oluşturulması mümkün olamayacaktır.

Göçün dışsal bir diğer nedeni de ekonomik taraftadır. Kaynakların sömürülmesi ve gelir dağılımında adaletsizlik nedeniyle hem dünya ölçeğinde hem de ülkemizde bir küresel sömürü sistemi kurulmuştur. Bu sistemin işleyişinde gerekli olduğu yerlerde ve zamanlarda savaşlar, cinayetler, terör olayları, iç karışıklık, zulümler, baskılar, sınır uyuşmazlıkları ve sair her bir araç da itina ile kullanılır. Bu yolla, emperyalist ve siyonist güçler böl-parçala-yönet stratejisini de itinayla kullanarak, zengin fakir demeden şahısları ve ülkeler sömürerek semirmektedir.

Bir kısmını verdiğimiz bu büyük resmin içinde, bazı ülkeler, milletler ve insanlar mağdur olunca kendilerine bir çıkış olarak göç etme yolunu seçiyorlar. Dünya üzerinde göçün insani, kültürel ve ekonomik çok sonuçları var. Göçmenler konusu sadece insani olmaktan ibaret değil, çok boyutlu bir mesele aslında. Bu nedenle de ülkemizin bir göçmenlik politikası olması şart. Kendi yurdunu bırakıp, yerleşmek üzere başka bir ülkeye göçen kimseye göçmen denir. Bu göçmenlerin bir kısmı geçici bir hukuki ilişki içinde olurken bir kısmı da vatandaşlık elde ederek kalıcı bir hukuki statü elde eder.

Ülkemize göçmen politikası bağlamında baktığımızda, stratejik ve derin bir politika ile hareket etmekten ziyade günlük olaylara reaksiyon vermekten ibaret “uygulamacılık”tan ibaret bir görüntü var ortada.

Dünyada göçmenlere sadece insani şekilde bakılmadığı gerçeğini de gözardı etmemek gerektiğini maalesef belirtmek gerekiyor. Bu bağlamda göçmenliğin teşvik edildiği gelişmiş ülkeler olayı son derece stratejik şekilde yürütüyor. Bunlar ne yapıyor? “Nitelikli göçmen” odaklı bir strateji kurguluyor, beyin avcılığı yapıyor. Zira, nitelikli insanınız arttıkça ülkenin kurumsal kapasitesi de gelişiyor. Adeta, dünya milletlerinin âkil insanlarından seçilmiş kişileri ülkede toplamayı hedefliyorlar. Avrupa Birliği ve İngiltere nitelikli göçmen konusunda çok katı kurallar uyguluyor. Bizde ise ülke adeta göçmen çöplüğüne döndürülerek dünya milletlerinin asla kabul etmediği kadar vasıfsız kişileri ülkeye doldurmak genel uygulama haline geldi. Müteaahitlere ülkenin bütün kaynaklarını sonuna kadar kullandırma konusunda sanki bir seferberlik varmış gibi hareket ettiğimiz yetmezmiş gibi göç politikasını da müteahhitlere hizmet edecek şekle soktuk, gayrımenkul alana vatandaşlık verdik. Her türlü vasıfsız yabancıyı da kaçak veya kayıtlı olarak ülkeye getirip vatandaşlık verdik, yerleştirdik, hatta çalıştırdık.

Avrupa ve özellikle de İngiltere sadece kendi ülkesine gerçekten gerekli olanları ve nitelikli göçmenleri ülkesine kabul ediyor. Gelenlerin hepsinin de bir yerel kişi veya şirket ile ilişiğini sağlıyor, Türk kültüründe ve tarihinde taahhüt/kefillik şeklindeki uygulama yabancılarda “sponsorship” işleyerek altında ülkeye girişine bu şartla izin veriyor. Başıboş geliş yok tabii ki… Bununla da sınırlı kalmayıp, kimseye geldiği gün vatandaşlık vermiyor, 3+1 veya 5+1 yıllık bir deneme süresini başarılı şekilde tamamlarsa vatandaşlığa alıyor. Ülkenin yol geçen hanına dönmesine asla izin vermiyor. Hatta sonradan vatandaşlık almış kişiler suç işlerse onları vatandaşlıktan bile çıkartıyor.

Göçmen ve vatandaşlık politikasının müteahhitlere hizmet eder nitelikte olması politikasının değiştirilmesi, ülkeye hizmet eder hale getirilmesi, nitelikli insanların ülkede ikamet ve vatandaşlık almasını sağlayacak bir şekle evrilmesi, ülkenin niteliksiz yabancı çöplüğü olmaktan çıkartılması, nitelikli insanların ülkeye gelişini teşvik edecek düzenlemeler getirilmesi gerekiyor. Devlet aklı buna yönelik bir strateji oluşturup hayata geçirmesi lazımdır.