Dolar (USD)
32.34
Euro (EUR)
34.84
Gram Altın
2384.83
BIST 100
10252.2
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

06 Ekim 2022

​Gücüm yetene kadar

Dünyanın kendi ekseni etrafında dönmesi neticesinde günler oluşur. Yani dünya ekseni etrafındaki dönüşünü bir günde tamamlar. Bunun içinde de gece ve gündüz birbirini takip eder. Bu reel bilginin tuhaf tarafı ise bu dönüşün en hızlı olduğu yerin ekvator olmasıdır. Bu da saatte 1670 km'dir. Bir mermi dahi saatte ortalama 1800 km hızla giderken dünyanın dönüş hızı pek de azımsanmayacak derecededir.

Dünyanın dönüşünün en hızlı olduğu noktanın ekvator bölgesi olmasının nedeni ise kat edeceği mesafenin daha uzun olması ve diğer noktalara nazaran merkezde olmasıdır. Dünya, hayatımızın özü ve bir bakıma merkezidir. Hayatta var olma nedenimiz dünyada oluşumuzdur. Şimdilik başka bir âlemde yaşamın olup olmadığı kesin ispatlanamadığı içindir ki dünyadan öğrenecek bir şeylerimiz olduğu da aşikârdır.

Bir olayın merkezindeyseniz sizden beklenen ilk görev herkesten daha fazla gayret göstermenizdir. Bu diğerlerinden farklı ve sorumluluk sahibi olmanın gereğidir. Çünkü sizin kat edeceğiniz mesafe diğerlerinden daha fazladır. Bu yüzden daha hızlı olmak zorundasınız. Her gün düzenli bir şekilde dönüşümünü tamamlayan dünyada olmak da bunu gerektirir. Olayın kıyısında köşesinde olan kişiler için bu durum böyle değildir. Onlar size ayak uydurarak sorumluluk mesafesine göre sizden daha yavaş hareket edeceklerdir. Onlar meselenin kutup bölgesinde olduğu için, sizin onlara bakarak hızınızı yavaşlatma lüksünüz yoktur. Çünkü merkez sizsiniz ve olaylar merkeze göre cereyan eder.

Dert sahibi olanların konumu ve durumu da tam olarak böyle olmalıdır. Bir aile ortamını düşünelim. Ebeveynler ile çocukların aile içindeki rollerinin aynı olduğunu iddia edebilir miyiz? Okulda öğretmen ile öğrencinin aynı görevleri yerine getirmesini bekleyebilir misiniz? Herkesin sorumluluğu kendi kalıbında ve kabında tartılır. Herkes dünyada kalıbı ve kalbi kadar yer kaplar.

Öğretmen, sınıfa girerek bugün dersi öğrencilerin anlatmasını isteyebilir mi? Yahut sorumluluk sahibi insanlar sorumluluklarını yerine getirmezlerse ortaya çıkan tablo başıboşluğa neden olmaz mı?

Ki Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’in en uzun suresi olan Bakara Suresinin Amene'r-Resulü diye bildiğimiz son ayetinde giriş cümlesinde “Allah kişiye ancak gücünün yeteceği kadar (yük) yükler.” buyurarak sorumlu olduğumuz şeylerin kapasitemizin üzerinde olmadığını bir bakıma bize bildiriyor. Herkes çapına göre değerlendirilir. Bu anlamda da insan sadece yaptıklarından değil yapması gerekip de yapmadıklarından da sorumludur.

Dünya üzerinde yaşadığımız gerçeğini inkâr edemeyeceğimiz gibi dünyanın kurallarına göre yaşamamız gerektiği gerçeğini kabul etmeliyiz. Şikâyet etmek, soruna sarılıp çözümü ötelemekten başka bir işe yaramaz. Dünyanın dönüşü nasıl bir ahenk içinde ise insanoğlu da birbiriyle ilişkilerinde o denli ahenk içinde olmalıdır. Aksi takdirde dünyada meydana getirdiğimiz düzensizliğin ve kaos ortamının mimarı oluruz. Zaten içinde bulunduğumuz sıkıntıların da temelinde bu sorumsuzluğumuz yatmıyor mu?

Yaptığımız yanlışlar, yapmadığımız davranışlar, ortaya koyamadığımız tepkiler, konuşmamız gerektiği yerde suskun kalışlarımız, bana dokunmayan yılan bin yaşasın edasında empatiden uzak duruşumuz, devekuşu misali başımızı kuma gömünce sorumluluktan kurtulacağımız düşüncesi ve geliştirirerek kendimize siper edindiğimiz daha nice savunma psikolojilerinin ardında günden güne küçüldüğümüzü fark etmeden yaşıyoruz. Sonra da hepimiz ortak bir tepki olarak dünyanın dönüşünden, hayatın umarsız gidişinden şikâyet ededuruyoruz. Son ve en kolay olarak da kaderi suçluyoruz. Aslında ne dünya sorumluluğunu bir an aksatıyor ne de hayat bize dışarıdan müdahale ediyor. İnsan ne yapıyorsa bizzat kendi eliyle yapıyor. Bu yüzden de şikâyet etme hakkına sahip değiliz.

Belki de bize sunulan imkânların farkında değiliz. İmkânları kıymet bilerek insanların beklentilerine göre değil Allah’ın bildirdiği gibi gücümüz yetene kadar gayret göstermeliyiz. İnsanoğluna yaranmak yerine bize bu kodu bahşeden Yaradan'a göre hareket etmeliyiz. Dahası daima hareket halinde ve yol üzere olmalıyız.

Kendi, kendimize gücüm yetene kadar doğrunun ve hakkın yanında olacağımıza, üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirme kudretinin o sorumluluk ile birlikte bize bahşedildiğine inanarak hakikat üzere yürümeye gayret etmeliyiz. Dert sahibi insanın duruşu da bunu gerektirir. Çünkü olayın merkezindesiniz. Vesselam.