Dolar (USD)
32.26
Euro (EUR)
34.75
Gram Altın
2407.93
BIST 100
10291.35
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

31 Temmuz 2014

GÜL SİYASİ RAKİP

Yakalaşık bir yıl önce Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, Nevzat Yalçıntaş başta olmak üzere bazı siyasi figürlerle biraraya gelerek yeni bir siyasi oluşum üzerinde anlaştıkları bilgisini öğrenmiştim. Bu haberi gazetede paylaşmadım ve dile getirmedim. Aslında Gezi Parkı olayları civarında veya hemen akabinde duyduğum bu haberin, o zaman bu kadar aktüalitesi olmayacaktı. Fakat şu anda yaşanan süreç, doğrusu Abdullah Gül'ün siyasete devam edeceği; fakat bunu AK Parti'de ve Tayyip Erdoğan'ın güdümünde gerçekleştirmeyeceğini bize gösterdi. Bu açıdan Cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından, Türkiye siyasi hayatında Gül ve arkadaşlarının böyle bir atraksiyonunu bekleyeceğiz.

Gül'ün bir siyasal oluşum içinde hareket edeceğini veri kabul ederek, bunun muhtelif anlam ve Türkiye siyasi hayatı için bazı etki ve sonuçlarına değinmeye çalışalım. Birincisi; Refah Partisi tecrübesinin ardından AK Parti ile yollarını birleştiren Gül ve Erdoğan birlikteliğinin, uzun zamandır limoni bir biçime dönüştüğünü tahmin etmek zor değil. İşin aslı Gül'ün Cumhurbaşkanlığı'nın biraz da Erdoğan'ın bağışlaması gibi algılanması, Gül'ün en azından bağımsız hareket edebilme reflekslerini düşürdü. Öte yandan daha önemli bir faktörü burada zikretmeliyiz ki, Gül ile Erdoğan'ın iş görme yöntemleri arasında ciddi bir farklılık bulunuyor. Çoğu zaman Gül'ün daha yumuşak üslubu, Erdoğan'ın dozu yüksek siyasi üslubunun ardını toplama ve tolere etme pozisyonuna girmesi söz konusu. Muhtemelen Gül, artık Tayyip Erdoğan'ın belirleyici olduğu ve sadece güdümlü çalışacağı bir AK Parti içinde olmak istemeyecektir.

İkinci daha önemli bir mevzu var ki, Gül'ün bu siyasi oluşumu Türkiye siyasetinde nereye oturacak ve kimlerle birlikte hareket edecek? Erdoğan, şu ana kadar Türkiye siyasi hayatının merkezine yerleşti. Cumhurbaşkanlığı'nın ardından siyasete müdahale edeceğinin sinyallerini verdi. Bunun çok kısa vadede 2015'te Partisi'ne bir seçim daha kazandırması mümkünse de, uzun vadede Parti'nin dağılacağını bekleyebiliriz. Çünkü güçlü ve hakim bir lider olarak Erdoğan'ın oluşturduğu çıtayı, AK Parti'nin başına kim gelirse gelsin sağlayamayacaktır. İşin gerçeği son birkaç seçimdir Tayyip Erdoğan kutuplaşmış siyaset üzerinden oldukça yüksek nemalar devşirdi ve şunu belirtmek lazımdır ki, Tayyip Erdoğan'ın "hakim lider" tarzı belli oranda kabul de gördü. En azından oy oranlarına bakarak bunu söylemek mümkün.

Gül'ün oluşumu ve kimlerle birlikte hareket edeceği henüz net değil. Ancak Gül'ün siyasi hareket tarzı ve üslubuna bakarak, daha "sağcı" ve "maslahat"a yönelik bir ekip oluşturacağını söylemek zor değil. Fakat burada asıl önemli soru; Gülen hareketi ile Gül'ün Siyasi oluşumunun ilişkisi ne olacak? Şeklinde ifade edilebilir. Gezi Parkı olaylarında içten içe Gülen hareketinin buna destek verdiği biliniyor. Gerek Gezi Parkı olaylarında, gerekse 17 Aralık ve devamındaki süreçte Gülen Hareketi'nin Gül üzerinden siyasi stratejiler kurma teşebbüslerine şahit olduk. Gül'ün bu teşebbüslere tamamen uzak durduğunu da söyleyemeyiz. Dolayısıyla, Gül'ün siyasi oluşumunu, her açıdan Gülen hareketinin desteklemesini bekleyebiliriz.

Burada destek olarak bahsettiğimiz şeyin sadece Gülen hareketinin oy ve gönül desteği ile sınırlı olmadığını belirttmeye gerek yok. Tüm sahip oldukları techizat ve yurtdışı desteklerini de buna ilave edebiliriz. Bu, AK Parti'nin zayıflaması oranında Amerika'nın da destek verebileceği bir siyasi oluşum olabilir. Bu açıdan Gül'ün siyasi oluşumu, İslamcı bir yönelimden ziyade daha parçacı ve kimi muhalif unsurları içinde toplayan bir hüviyete sahip olacakmış bir görünmektedir. Hatta kurulduğu andaki konjonktür gereği, AK Parti ve Tayyip Erdoğan muhalefetinden besleneceğini söylemek de mümkün. Yine AK Parti'den kimi isimleri de seçim öncesi ve sonrası koparacağını da beklemeliyiz. Bu, Tayyip Erdoğan'ın Parti'den ayrılışı ve yeni başkakanın belli olmasından sonra daha da netleşecektir.

Türkiye'nin tek Parti iktidarı dönemi sona eriyor herhalde. Menderes ve Özal'dan sonra Türkiye'yi bekleyen akıbet yine Türkiye siyasetinin kapısında anlaşılan. Fakat Türkiye'nin önemli ve kadim sorunları hala çözüm beklemeye devam ediyor.