Dolar (USD)
32.18
Euro (EUR)
35.00
Gram Altın
2499.16
BIST 100
10643.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

18 Kasım 2015

GÜLEN GÜBRE A.Ş

Öyle bir ülkeyiz ki dünyanın en büyük 20 ekonomisine sahip ülkelerin devlet ve hükümet başkanları bu ülkeye gelir, bu ülkenin bir şehrinde en görkemli bir organizasyona katılır, Fransa'daki katliama rağmen bütün dünyanın gözü bu ülkede olur, ama biz bunları yazacağımıza aramızdaki fitnelerden söz etmek zorunda kalıyoruz.

G20 zirvesi hakikaten güzeldi, fevkaladenin ötesinde bir görkemle başladı, aynı güzellikte devam etti ve güzel bir şekilde neticelendi. Dönem başkanı olan Türkiye alışılmışın dışında bir organizasyon gerçekleştirdi. Görselliği için söylediklerimi aynen zirvenin muhtevası için de söyleyebilirim. Toplantılar, "olsun da bitsin" yerine, dünyanın geçmekte olduğu süreçlere, karşılaştığı badirelere ayrıldı.

G20 zirvesinde Başkan Erdoğan açlara, fakirlere, işçi-işverene, teröre, zulme, sömürüye oldukça geniş yer verdi. "Kar-kazanç" ve "fedakarlık, paylaşma" vurgularının dört bir yanını çerçeveleyen Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, katılımcı devlet ve hükümet başkanlarına, işverenlere adeta insanlık (ölmedi) dersi(ni) verdi.

Bütün bu güzelliklere rağmen fitneciler boş durmadılar. Bu toplantının sürdüğü gün ve saatlerde Cumhuriyet ve Sözcü gazeteleri Paris katliamını Türkiye'ye mal etmek için yarıştılar. "Katliamın Türkiye ile bağlantıları" başlığı ihanetin şahıydı. Fransa "Olay Belçika ve Yunanistan'da planlandı" derken bizimkiler neredeyse Katil Erdoğan diyeceklerdi. Diğer medya ise başbakan Sayın Ahmet Davutoğlu'nun "gölgede kaldığı" fitnesi ile uğraşıyordu.

Doğrudur, Sayın başbakandan ziyade Sayın Erdoğan öndeydi, doğru olan da buydu. Devletin en tepesinin ev sahipliği gayet normal. Bunlar Erdoğan-Davutoğlu ilişkisini anlamayacak kadar Türkiye ve Ak Parti gerçeğine yabancıdırlar. Değil ise zaten adını koymuştuk; fitneciliku2026

Evet, 3 yıldır adı konmamış bir savaş halinde Türkiye, kendi vatandaşlarının ihanet savaşında. Kazara u2013ki gayet mümkündür- Paris'i kana bulayan teröristlerden biri Türkiye üzeriden Avrupa ülkelerine diğer göçmenler gibi gitmiş ise bizim ihanet medyası "Alın size belge, adam Türkiye'den gitmiş" yani Türkiye bu saldırıyı yap(tır)mıştır diyecek. İşte biz bunları yazmalıydık, bu konuları takip etmeliydik. Veee,

G20 Zirvesinde Türkiye'nin ağırlığıyla Esed'in ipinin nasıl çekildiğini,bu yüzden Putin'in yerinden kımıldayamayacak hale geldiğini yazmak varken biz geçen haftadan beri Fetullah Gülen'in "gübresini" konuşuyoruz. Tevrat'tan mı, Talmud'dan mı? Kabala'dan mı Haham'dan mı? Ya da başka heretik yapılardan, inançlardan mı..? Cehennemin dibinden deyip geçebilecekken yüzlerce yorum yapıldı Gülen gübresine.

Aslında haksız da değillerdi, ama dediğim gibi, Fransa katliamı ve G20'den daha önemli olmamalıydı bu gübre. Bakın işte, bundan şikayetçi olan ben de "gübre"ye tutuldum.

Doğrusu Avukat dostum zahmet edip yazmasaydı, bana yollamasaydı, Gülen ve gübresini birkaç cümleden fazla yazmayı düşünmezdim, lakin bu dostum öyle güzel değinmiş ki paylaşmadan duramadım.

"F.Gülen daha önce de bir kez tekrarlamıştı muhataplarına beddua ederken GÜBRE olsunlar sözünü" diyor dostum. Demek ki adam "gübre"den anlıyormuş.

"İslami kaynaklarda dualarda ya da beddualarda muhatabına 'GÜBRE olsun' şeklinde bir dua ya da beddua şekli bulunmamaktadır" diye devam eden dostuma diyorum ki;

Adamın İslamilik diye bir derdi var mı ki duasında, bedduasında "Müslümanlık/ta" şartı aransın? Yok. İcabında Müslüman, Yahudi, Hıristiyan gibi olunca böyle olur. Sözde Allah'a, özde İsrail'e yaslanıp güvenenlerden ne beklersiniz? Devam edelim:

"Ancak aşağıda bildirdiği Yahudilerin şu an inandığı ve kullandığı Tevratlarında GÜBRE sözcüğüyle karşılaşıyoruz. Peki nasıl?

Tevrat'ta Filistinlilere nasıl zulüm edilmesi, işkence yapılması gerektiği sıralı şekilde belirtiliyor. Kadınlara ve kızlara tecavüz edilmesi, erkeklerin kılıçtan geçirilmesi ve kanlarının sarhoş oluncaya kadar içilmesi, vücutlarının paramparça edilerek birbirinden ayrılması, çocuklara babalarının önünde işkence yapılması gibi. Devamında da 'bunlar gömülmeyecekler, toprağın üstünde gübre gibi olacaklar' şeklinde devam etmektedir. Peki, Tevrat'ta olan bir beyanı F.Gülen neden BEDDUAYA çevirip, medyaya servis ediyor? Mesaj sadece cemaatine verilmek istendiğinde bu dualar notlarla bir şekilde cemaate ulaştırılıyor. Öyleyse; Genel kanaat o ki,

Sadece Ülkemizde değil uluslararası arenada köşeye sıkışan F. GÜLEN bu mesajı YAHUDİ LOBİSİNE vermektedir. Bu mesajla:

Ben size çalışıyorum, bana yardım edin mesajıdır. Tevrat-Yeremya, Bab: 26, Ayet 4, s. 739. 'Ve onlar gömülmeyecekler; toprağın üzerinde gübre gibi olacaklar; leşleri de yerin canavarlarına ve göklerin kuşlarına yem olacaklar' diyormuş. Tevrat'ta Filistinlilere karşı yapılacak katliamlar anlatılırken, onların gübre olacağı beyan edilmektedir."

İşte bizler de bu hezeeyanları üzerinden günlerdir (ve belki de daha haftalarca sürer) kafa patlatıyoruz. Haksız sayılır mıyız bilmem? Ama bildiğim bir şey var ki F. Gülen sadece beddua olsun diye Yahudice "istimdat/imdat" dilemiyor. PDY Türkiye'de S.O.S verirken Fetullah Gülen'in tahrif olmuş Tevrat'ı esas almasını yadırgamamak lazım.

Velhasılı kelam, Gülen kendisini bitirdiği gibi, kendisine güvenen, halisane hizmetinde bulunan ve aynı zamanda çevresinde de muteber olan insanların itibarını, haysiyetini yerle bir etti.