Dolar (USD)
32.18
Euro (EUR)
35.00
Gram Altın
2499.16
BIST 100
10643.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

14 Kasım 2019

Gürbüz’den Türkiye’ye yükselen bir sadâ var

Geçtiğimiz günlerde bir toplantıdaydım. Gözlerim doldu, az daha damla damla akacaktı gözyaşlarım; sahneye çıkan bir okul müdürü kendi okulunu anlatınca... Duygu yoğunluğu yaşamamın sebebi; iftihar etmem, başarıya dair anlattıklarıyla beni duygulandırması.

Doğu’da bir okul düşünün. Hatta ilçenin bir köyünde... Adı Gürbüz olan bu köyde, imkansızlıklar içerisinde ne çok şeyi mümkün kılmışlar biliyor musunuz?

Köyün ilkokuluna bağlı ek binada 2014 yılında açılan bir lisede 10 derslikli küçük, mütevazı bir okuldan bahsedeceğim: Gürbüz Çok Programlı Anadolu Lisesi’nden…

Bir not düşeyim; Çok Programlı Liseler (ÇPL) kendi bünyelerinde hem Anadolu Lisesini hem de Meslek Lisesini barındıran liselerdir. Gürbüz ÇPL de öyle…

Bu okulu diğer birçok okuldan ayıran en önemli özelliği şu: Okul müdürü, müdür yardımcısı ve öğretmenler bir toplantı düzenliyorlar. Teklif öğretmenlerden geliyor ve her öğretmene 2-3 öğrenci zimmetleniyor. Tıpkı askerde, er-erbaşa ağaçların zimmetlenmesi gibi. Teorikte küçük bir adımmış gibi görünen bu tutum, pratikte muazzam bir sinerji oluşturuyor. Zimmetlenen ağacın bakımı, yetiştirilmesi, ihtiyacı, büyütülmesi her türlü sorumluluğu nasıl ki askerde ise, bu okulda da kendisine zimmetlenen öğrencinin yetiştirilmesinde her türlü sorumluluk birinci derece öğretmende oluyor. Sorunlarıyla ilgileniyor, maddi ve manevi destek oluyor, öğrenciyle arkadaş olup sohbet ediyor, hatta yeri geliyor bazen öğrenciyle aynı kitabı, aynı romanı okuyup birbirlerine anlatıyorlar. Soru bankaları, denemeler alıyor öğretmen ve öğrencilerle beraber çözüyorlar. Ve öğrencileri ile ilgili raporu tutup okul idaresine veriyorlar mutat olarak.

Hafta sonu, akşam, tatil günlerinde olsun asla fark etmeksizin üstün fedakarlıklarla tüm öğretmenler seferberlik ilan edip zaman mefhumu gözetmeksizin kendilerini öğrencilere adıyor. Kısa bir süre sonrasında istedikleri başarıyı elde ediyorlar. Merkezde sayısı 100’den fazla olan meslek liseleri bile ilk senesinde üniversitelerin dört yıllık bölümlerine öğrenci ya hiç göndermiyor ya da çok az öğrenci gönderebiliyorken, küçücük bir köyde kurulan Gürbüz ÇPL’de meslek lisesi öğrencilerinden ilk senede üniversitelerin Hukuk Fakültelerine, İlahiyat Fakültelerine, Hemşirelik Bölümlerine, Eğitim Fakültelerine Türki Dili Edebiyatı, Çocuk Gelişimi Öğretmenliği başta olmak üzere birçok bölüme zimmetlenen öğrencileri gönderdiler. Geçen sene 17 mezun veren bu küçük mütevazı okul, 11 lisans 4 ön lisans öğrencisini ilk yılında üniversiteye gönderdi. Bir meslek lisesi için bu sinerjiyi yakalamak, hele ki imkansızlıklar içerisinde, köy coğrafyasında bu başarı, muazzam ve alkışlanması gerekiyor. Meslek lisesinden üniversiteye ilk yılında, hem de gözde bölümlere neredeyse tamamına yakın öğrencileri göndermek her babayiğit okulun harcı değil.

Üniversitedeki başarısın yanı sıra, Siyer yarışmasında onlarca liseyi geride bırakıp il birinciliğini ve Türkiye’de derecesi yakalamışlar. İl birincisi umre ile ödüllendirilmiş. 15 Temmuz hain darbe kalkışması hakkında yapılan kompozisyon yarışmasında yine il birinciliğini çıkarmışlar.

Düzenli olarak üniversite tanıtım günlerine katılıyorlar.
Yaptıkları proje ile, belki de Gürbüz Köyü’nün dışına hiç çıkmamış öğrencileri, ilçe ve il sınırlarını aşarak, ülke sınırlarını aşarak yurt dışına Viyana’ya kadar götürüyorlar. Bir köy okulundaki öğrencilerin hayatında unutulmaz bir iz bırakıyorlar.

Köy okulu da olsalar, inanılmaz muhtevaya sahip muhteşem bir ‘teneffüs’ dergisi çıkarıyor ve okul broşürü hazırlıyorlar.

Bir köy okulunda kurulan meslek lisesini düşünebiliyor musunuz; adeta küçük bir fabrika gibi, döner sermaye gibi, öğrencilerin bölümde ürettiklerini satıp, öğrencilere harçlık olarak veriyorlar.

Sergiler açıyor, turnuvalar düzenliyor, okul logosu tasarlıyor, seminerler düzenliyorlar. Yapıyorlar da yapıyorlar. O kadar çok etkinlikleri var ki, takip etmekte zorlanırsınız.

Merkezde bile birçok okulun yapamadığı bu başarı, sosyolojik olarak incelenirse okulun Gürbüz Modeli, tüm Türkiye’ye genellenemez mi?

Diyarbakır’daki, bir köy okulundaki meslek lisesinin yakaladığı başarıyı, Türkiye’nin birçok ilinde şehir merkezlerinde bulunan okullar neden yapamıyor? Bakanlık, Gürbüz’deki bu okulu mercek altına almalı. Okul sitesine girip incelemeniz halinde ne demek istediğimi çok daha iyi anlayacaksınız.

Demem o ki; Gürbüz’den Türkiye’ye yükselen gür bir sadâ vardır. Eğitim sisteminin karar alıcıları bu sese kulak vermesi düşüncesindeyim.