Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

22 Ağustos 2021

Haberlerin Ağında Afganistan

Tarihte hiç bir şey Müslümanları “batı medyası” kadar tehdit etmemiştir, ne tren, ne barut, ne telefon, ki bunlar geçen 2 asırda Müslümanların sömürgeleşmesinde büyük katkıda bulunmuşlardı.

Edward Said; “Haberlerin Ağında İslâm”da, “batı medyası”nın İslam’a nasıl hunharca, ahlaksızca, vicdansızca, saldırdığı konusunu işler. Said, “Batı”lı haber spikerlerinin, her akşam, art arda dizdikleri İslâm ve Müslümanlar hakkındaki yalanlarının sonunda, “Yaa.., işte böyle sayın seyirciler” klişesi ile haber bültenlerini noktalarlarken, vicdanlara nasıl sabotaj yaptıklarını anlatır.

Ahmet Altan, medyanın gücünü, şöyle tarif eder:

“Bana iki televizyon, iki gazete verin, Türkiye’de bir katiller ordusunun, her gün sokaklarda insanları öldürdüğüne bütün halkı inandırayım. Bir gün içinde işlenen adi cinayetleri haberlerde arka arkaya vereyim, o gün 10 adam öldürüldüyse bir katliam çıkarayım”.

8 Mayıs 2002 tarihinde Karaçi’de Sheraton Oteli önünde bir saldır olur. Fransız Gemi İnşaatı Müdürlüğü’nün 11 memuru ölür. Soruşturmayı yürüten Yargıç Bruguére, davada finans ve siyaset çevrelerine yönelmesi gerekirken, ısrarla İslâmcı gruplara yönelir. Dava sürecinde bombayı koyan kişiye ait otopsi raporu kaybedilir. Dava sonunda kurban yakınları, Yargıç Bruguére hakkında yalancı tanıklık yaptığı ve adaletin işleyişine engel olduğu iddiasıyla suç duyurusunda bulunurlar.

“Batı” ve “medyası”, hep bu yargıcın yaptığını yapar.

“Batı”nın icatlarından “Makyavelizm” hedefe varmak için her türlü ahlaksızlığı mübah, hatta vazife sayar.

Kara propagandayı sadece “batı medyası” yapmaz, sahibinin sesi bizim “fondaş medya” da İslam’a hücumu, bıkmadan, usanmadan, yorulmadan, kinle, nefretle, öfkeyle bıkmadan sürdürür.

“Fondaş medya”yı, çoğu kere patronları silah tüccarları olan, “İnsan Hakları Savunma Hareketleri” fonlar.

Kabil’e Taliban’ın girdiği gün, “Habertürk” internet sitesinde Afganistan haberlerini okurken, haber öylesine yanlı veriliyordu ki, gazetenin bir Türk gazetesi mi, yoksa ABD gazetesi mi olduğu tereddüdüne kapıldım bir an, gazete başlığına tekrar tekrar dönmek durumunda kaldım.

Afganistan uzmanı Olivier Roy; “Afgan kadınları Sovyetlere göre feodal, batılılara göre fundamentalist baskı altındaydılar, gerçekse ikisi de değildi” der.

Afganistan ve Taliban’ı “burka”ya indirgeyerek hedefe oturtan “batı medyası”nın çirkin yüzü, Olivier Roy’un bu değerlendirmesiyle nasıl da pis sırıtır.

Batı’da feminizm, emperyalizm karşıtı ve sivil bir hareket iken, İslam ülkelerinde feminizm, emperyalist, kapitalist, modernleşmeci politikaların aracıdır. İslam ülkelerindeki yoksul kesimlerin kadınları bu nedenlerle feminizme karşıdırlar.

Batı istihbarat örgütleriyle iç içe çalışan “batı medyası”, İslam ülkeleri kadınını, özelde Afgan Kadınını feminizm ile emperyalizmin ağına düşürmeyi hedefler.

Afganistan’a Paris’in, Londra’nın, New York’un gözlerinden bakarsanız sadece “Burka” görürsünüz.

Oysa yine Oilver Roy şöyle de der:

“Afganistan’daki acı ve vahşet o kadar dehşetliydi ki, Christophe de Ponfilly “Afganistan üzerine” filmini bitirdikten ve bir kız çocuğu babası olduktan sonra kafasına bir kurşun sıkmıştı. Onun gibi 10 kadar vaka oldu”.

Afganistan’a ve “İslam Alemine”, Kabil’den, Belh’den, Buhara’dan, Basra, Bağdat, Şiraz’dan, Semerkant’tan, İslamabad’dan, İstanbul’un da “Fatih”inden -“Galata” sından değil- bakarsanız, sadece “burka”yı görmez, Afganistan’daki o acıyı, vahşeti, dehşeti görürsünüz.

Afganistan’da 20 senedir, siviller, ihtiyarlar, bebekler, çocuklar, gençler , kadınlar, Coniler tarafından taammüden öldürülürken, feministlerin, hümanistlerin, demokrasi aşıklarının, özgürlükçülerin neden gıkı çıkmamıştır?

ABD, resmi kayıtlarına göre Afganistan’da 172 bin Müslüman öldürüldü.

Ruslar, Afganistan’da savaşmamışlar, katliam yapmışlardı.

3-5 bin kişi öldüren DEAŞ katil ve teröristir de, Afganistan’da 172 bin, Irak’ta 2 milyon insan öldüren, yüzbinlerce kadının ırzına geçen ABD nasıl katil ve terörist değildir?

14 asırdır terörist üretmeyen Kur’an, nasıl olur da 1980’lerden itibaren teröristler üretir?

İşte bu “batı medyası”nın en iğrenç illüzyonudur.