Dolar (USD)
32.37
Euro (EUR)
34.50
Gram Altın
2381.07
BIST 100
10045.74
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

31 Ağustos 2020

Haçlı Ordusu

Ordular ilk hedefiniz Akdeniz, ileri…. Emri ile 26 Ağustos’ta başlayan Büyük Taarruzla 30 Ağustos’ta Başkumandanlık Meydan Muharebesi kazanılmış, Yunan ordusu dağıtılmış, akabinde Kütahya, Uşak kurtarılmış, Timur’un fethederek Türk Milletine hediye ettiği İzmir’in 9 Eylül’de kurtarılması ile zafer taclandırılmıştır. 17 Eylül’de de Bandırma’dan Yunan askerlerinin çekilmesi ile Anadolu coğrafyası arkasında İngiliz ve batı desteği olan haçlı ordusundan tamamen temizlenmiştir.

Türk Milleti, 1914’te başlayan bir süreçten günümüze kadar çok yönlü, çok cepheli bir savaşla Akdeniz çanağı ve bu çanağın en uzun kıyısına sahip Anadolu’dan uzaklaştırılmak isteniyor. Bu savaş, kah ekonomi cephesinde, kah diplomasi masasında, kah da Kıbrıs, Suriye, Libya’da olduğu gibi sahada yürütülüyor.

Sevr paçavrasını yırtıp atan 30 Ağustos zaferi gibi bugün de bize dayatılmaya çalışılan adı konulmamış Haçlı işbirliğinin Sevilla haritası Mavi Vatan doktrini ile yırtılıp atılmıştır.

Türkiye’yi 1974’den beri diplomasi diye oyalayarak Kıbrıs’ta adım atmasının önüne geçen güçler kah Macron gibi kırmızı çizgi ilan eder, kah Merkel gibi diplomasi yoluyla aba altından sopa gösterir, Kah AB Yaksek Temscilcisi Borrel gibi yaptırım ile tehdit eder. Yaptırım dediysek heriflerin derdi Türkiye’nin bölgede hidro karbon aramasının önüne geçmek. Yani Akdeniz’de Türk karasularında hidro karbon arayacak gemilere ve personeline yaptırım uygulayacaklar akılları sıra. Yetmedi, bulunan enerjinin çıkartılmaması için platform kurulmasını engelleyecekler.

Başkan Erdoğan, Merkel’in tehditlerine kulak asmadığı için bu sefer de devreye ABD Başkanı Donad Trump girdi. Türkiye’yi bu saatten sonra AB’ye almamakla tehdit edemezler her halde. Bu kapıyı kendileri kapattılar. Sorunlu olan Kıbrıslı Rumlar’ı AB’ye alarak ne kadar ilkelerine bağlı olduklarını gösterdiler zaten. 50 yıla yakındır da Kıbrıslı Türklere insanlık dışı izolasyon uygulamaları da para etmedi. Kıbrıs’ta Türk varlığı ve Türk devletini sona erdiremediler.

Türkiye’ye AB yolunda engel üstüne engel çıkartanlar, Rusya’dan kopan 11 devleti hiçbir kriter gözetmeksizin önce AB’ye sonra da NATO’ya aldılar. Bu yüzden de AB’de istedikleri sonucu çıkartamıyorlar. İtalya, Bulgaristan, Macaristan, Malta ve İspanya Yunan şımarıklığına Türkiye ile ilişkileri feda etmek istemiyor. Ukrayna Türkiye ile işbirliğini öyle geliştirdi ki sadece uçak motoru ve İHA-SİHA ile kalmadı Türk Keneşi’nde gözlemci statüsünü aldı. Kıbrıslı Rumların, Belarus ambargosunu veto etme tehditleriyle Türkiye’ye konusunda sözlü metinle yetinmek durumunda kaldılar. Yani Yunan’ın istediği ambargo önümüzdeki aylara kaldı.

Oruç Reis’in çalışmalarını savaş gemisi ile, savaç uçaklarıyla engelleyemeyince ellerinde tek argüman destek arayışı kaldı. Şayet AB ve ABD Rum tezlerine teslim olurlarsa, 23 Adanın 13’ünü silahlandırarak bugüne kadar yapılmış bütün anlaşmaları ayaklar altına alan, egede hakkı olmayan kayalıklara bayrak çeken bu arsız işgalcinin pervasızlığı Mehmetçiğin süngüsü ile durdurulacaktır. Fransa-İsrail dolduruşuyla meydanda peşrev çeken Yunan, kıyılarımıza yakın Sisam, Midilli gibi adalar dahil Rodos ve Girit’ten de olacaktır. Hatta hatta Dedeağaçta kurdurdukları ABD üssü Batı Trakya’nın özgürlüğe kavuşmasına engel olamayacaktır. Geçtiğimiz hafta devreye alınan Atmaca ile Ege ve Akdeniz’de yüzen her şeyin Deniz Kuvvetlerimiz tarafından 2 saat için denize gömülmesi içten bile değil.

Türkiye’yi Akdeniz’de masaya çekmenin arkasındaki hesap, Mısır, İsrail, Lübnan ve Suriye ile hatta hatta tanımadığımız Kıbrıslı Rumlar ile görüştürmek değil, Doğu Akdeniz’de hiçbir hukukları olmadığı halde hariçten gazel okumaya çalışan Yunanistan, İtalya, Almanya, Fransa, ABD, Rusya, Belçika ile BAE ve Suudlar gibi enerji kartellerine Türk milletin geleceğini teslim etme hesabı yatıyor.

Libya’yı silahlandırdıkları Hafter eliyle Türkiye’ye rağmen teslim alamayacaklarını gören bu Haçlı ittifakı, Trablusgarpta sokakları hareketlendirerek, Serrec hükümeti içinde çıkardıkları fitne ile sonuca varmak istiyorlar. Misrata Türklerinin dengeleri değiştirmesinden endişeye kapılan bu güruh ellerinde son koz olarak da Kaddafi’nin oğlu Seyfulislam Kaddafiyi sahneye çıkartmayı hedefliyor.

Onlar ne yaparsa yapsın 21. Yüzyıl Türk asrı olacaktır. Hazır ol cenge ister isen sulhu salah. Türkiye hazır. Ya siz?