Dolar (USD)
32.52
Euro (EUR)
34.82
Gram Altın
2433.83
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

15 Aralık 2023

Halimizden memnun muyuz?

Bugünkü yazımıza şu hikaye ile başlayıp ne demek istediğimi özetlemiş olacağım.

Vaktiyle Bursa’ da bir Müslüman, bugünkü adı Arap Şükrü olan muhitte bir çeşme yaptırmış ve başına da bir kitabe eklemiş: “Her kula helâl, Müslüman’a haram!”

Bursa o zamanlar başkent. Bu nasıl bir fitnedir diye de Osmanlı karışmış. Adam yakalanıp yaka-paça Kadının huzuruna getirilmiş, Kadı: “Bu nasıl fitnedir. Yaptığının sebebi nedir diye adama çıkışmış, çok kızmış!

Adam:

- “Müsaade buyurun efendim, bir sebebi var, lakin ispat ister, delil şarttır…” dedikçe kadı kızmış:

- “Ne delili, ne ispatı? Sen fitne çıkardın, Müslüman ahalinin huzurunu kaçırdın, katlin vaciptir!” demiş.

Demiş ama bir yandan da merak edermiş:

- “Nedir gerekçen?” diye de adama sormuş.

Adam:

- “Bir tek Sultan’a derim…” deyince kalkıp Sultan’a gitmişler. Padişah sinirlenmiş ama diğer yandan o da meraklanmış:

- “De bakalım, bu yaptığına ne diyeceksin.”

Adam, başı önünde başlamış konuşmaya:

- “Delilim vardır, lâkin ispat ister.”

- “Ya dediğin gibi sağlam değilse delilin?”

- “O zaman boynum kıldan incedir Sultanım…”

- “Eeee!”

- “Sultanım, herhangi bir havradan (sinagog) rasgele bir hahamı yaka-paça tutuklayın bir hafta tutun. Bakın neler olacak…”

Dediği yapılmış adamın. Bütün azınlıklar, Museviler ayaklanmış:

“Ne oluyor, bu ne zulüm? Biz din adamımıza biz kefiliz, ne gerekirse söyleyin yapalım, o masumdur, gerekirse kefalet ödeyelim…”

Çevre ülkelerden elçiler gelmiş, mektup üstüne mektup getirmiş. Bir hafta dolunca, adam:

- “Sultanım, artık bırakmak zamanıdır” demiş. Haham bırakılmış, azınlıklar mutlu, bu sefer Sultan’a teşekkürler, hediyeler, vs.

Bu kez adam:

- “Aynı işi herhangi bir kiliseden bir papaz için yaptırınız Sultanım” demiş.

Aynı şekilde bir papaz yaka-paça pazar ayininden getirilmiş. Aynı şekilde tepkiler artmış, papaz serbest bırakılmış. Hıristiyanlar din adamlarına kavuşmanın mutluluğuyla sarılmışlar birbirlerine…

Sultan:

- “Bitti mi?” demiş adama.

- “Sultanım son bir iş kaldı, sonra hüküm zamanıdır izninizle” demiş.

- “Şimdi nedir isteğin?”

- “Efendim, Ulucami imamını Cuma hutbesinin ortasından alın” demiş ve yaka-paça götürmüşler ancak bir Allah’ın kulu Müslüman çıkıp da “ne oluyor, siz ne yapıyorsunuz? Hiç olmazsa vaazı bitene kadar bekleseydiniz”, gibi tek bir laf etmemiş, imamın peşinden giden, arayan-soran hiç olmamış…

Geçmiş bir hafta, “Nerde imam” diye gelen-giden yok! Halk hâlinden memnun ve başlamış bir dedikodu:

- “Biz de onu adam bilmiş, hoca bellemiştik…”

- “Kim bilir ne suç etti de tevkif edildi!”

- “Vah vah! Acırım arkasında kıldığım namazlara…”

- “Sorma, sorma…”

Padişah, kadı ve adam izliyorlarmış olup-bitenleri. Sonunda Padişah çeşmeyi yaptırana sormuş:

- “Eee, ne olacak şimdi? Adam:

- “Bırakma zamanıdır. Bir de özür dileyip helâllik almak lazımdır hocadan.”

“Haklısın” demiş padişah, denilenin yapılması için emir buyurmuşlar. Adam başı önünde konuşmuş:

- Ey büyük Sultanım, siz irade buyurunuz lütfen, böyle Müslümanlara, imamına sahip çıkmayanlara su bile helâl edilir mi?

Sultan acı acı tebessüm etmiş:

- Hava bile haram, hava bile…

Bugün de Gazze’de aynı şeyleri yaşıyoruz. Gazze’ye sahip çıkamıyoruz. Bunca kayıp ve yıkımdan sonra kılımız bile kıpırdamıyor. Allah korusun, Gazze düşerse Doğu’dan Batı Müslümanlar rahat yüzü görmezler bilesiniz.

İslam, Müslümanın birbirini sevmesini, birbirine sahip çıkmasını imanın bir gereği sayıyor. Bu anlamda Gazze’yi savunmak iman meselesidir.

Kurt, kuzuyu yerken seyirci kalmak kurda yardım etmek anlamına gelir. Bugün de Gazze en acımasız ve en vahşi şekilde yok edilirken seyirci kalmak vahşi kurdun, ABD ve İsrail’in suçlarına ortak olmaktır. Şeyh Sadi Şirazi der ki, “Başkalarının ıstırabından rahatsız olmazsan, sen insan diye anılmaya layık değilsin.” Bilmem anlatabildim mi?

Gazzeye kayıtsız kalmamızın nedeni belli; dünyaya ve menfaate aşırı düşkünlüktür. Bu, bir tür zihinsel zehirlenmedir. Zehirlenme artıkça da

Batı’ya bağımlılığımız daha ötesi tutsaklığımız artıyor. Dünyevileşme ve esaret boğuyor.

Batı bütün kurum ve kuruluşlarıyla, para, teknolojisi ve yaşam tarzıyla Müslümanları esir almıştır. Müslümanların eli kolu bağlıdır, Batı’nın tutsağıdır. Suud ve Mısır yönetimleri gibi birçok İslam ülkesi böyledir. Gazze yok edilirken sessiz kalmamızın asıl sebebi budur. Allah’tan, Müslümanlara sahip çıkan bir Türkiye var.

Şu motto cümleyi kuralım…

Şan-şöhret, şehvet ve servet!..

Bu uğurda neyi, neyimizi kaybetmedik, hangi değerlerimizden olmadık ki?

Bir hiç uğruna, geçici lezzetler uğruna kişiliğimizi, kimliğimizi ve kendimizi kaybettik. Allahualem, içimizde çokça ahiretini kaybetmek üzere olanlarımız vardır. Müslümanlar katledilirken sessiz kalmanın nedeni budur.

Ben yine de endişelenmeye ve yeise düşmeye gerek olmadığına inanıyorum.

İsmet Özel’in diliyle:

“Eğer Nuh’un gemisini dolduracak kadar Müslüman varsa her şeyi düzeltmenin ve doğrultmamın yolu açık demektir.”

Sen, Nuh’un gemisinde olmaya var mısın?