Dolar (USD)
32.25
Euro (EUR)
34.79
Gram Altın
2429.28
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

01 Temmuz 2015

Hangisi bizden?

İyi bir işi ve hatırı sayılır bir maaşı, yoldan geçenleri baktıran bir arabası vardı. İftar sonrası koyu çay sohbetlerinin tam ortasında, maaşından ve zevk içindeki yaşantısından bir anlık sıyrılıp; hararetle devam eden sohbetin tam ortasına, içindeki acıma duygusunu yüzüne yansıtarak ve en masum haliyle o tarihi soruyu soruyor; "Anlattıklarınızı dinliyorum da, bir şey soracağım? "Hangisi bizdendi, Filistin mi, İsrail mi, Çin mi Urumçi mi?"

Uzak bir yangındayız, göz gözü görmüyor.

Uykularımızdan, hesapsız rüyalar geçiyor.

Ellerini bırakmamalıyım,

Kalabalık çoğalıyor her gün,

Uzak bir düş kuruyorum,

Gövdem çiçek mezarlığı.

Dar sokaklardan her geçişimde, sanki bütün gözler üzerimdeymiş gibi geliyor. Ya da arkamdan bakıp bir şeyler söylüyorlarmış gibi hissediyorum. Bu, uzun zamandır böyle. Üstüme çeki düzen vermem ya da bakışlarımı yerde tutmam da yetmiyor. Ağır bir ter basıyor yüzümü. Bir çocuk koşar adım yanımdan geçerken, taşa takılıp düşüyor. Hemen kaldırıyorum çocuğu. Acaba diyorum, yanında, düştüğünde yerden kaldıracak birileri olmayan çocukları kim kaldırır ayağa? Birden, yanımda bir ses çınlıyor; yine aynı ses, "bu Afrikalı çocuklar, neden böyle zayıflar, yemek yemezler mi hiç yoksa yemek mi seçiyorlarmış?"

Bir yudum suyun değeri nedir çölde?

Bir çocuk, ne zaman gülmeyi öğrenir,

Bir çocuğun ne zaman doyar gözleri?

Akşam olmaya başlayınca, daha çok seviyorum şehri. Sesler azalınca, sanki günahtan da arınıyor şehir. İnsan daha derin düşünebiliyor bazı şeyleri. Dünya bir ateş çemberine dönüyor da nedense hep yananlar Müslümanlar oluyor.

Elimizi attığımız her şeyde içimizi kanatırcasına Made in China yazıyor. Neye boykot yapacağız, neyi lanetleyeceğiz. Kuşatılmışız. Doğu Türkistan'ın acılarını yazmaya bile dayanamıyor yürek. Kardeşlerimiz acılarla can verirken hem de sadece Müslüman oldukları için, biz acılarına şahit olmaya bile dayanamadan yaşıyoruz. Her yanımız Çin malları ile kuşatılmış. Kardeşlerimizin gördüğü zulmü, işkenceyi görüyoruz, bir yanda Çin malları. Düşünüyoruz ister istemez, "Hangisi bizdendi?"

Doğu Türkistan Derneği'nden bir yetkili anlatıyor: "Çin'de 60-70 milyon Müslüman var. Ama onlar Çinli. Onlara kimse ilişmiyor. Onların derdi Müslüman Türklerle." Bunu öğrenince Çin'in nasıl bir plan içinde olduğunu da öğreniyoruz. Asırlar öncesinin hesabını tutuyor Çin.

Tavrımızı ortaya koymamız gerek. İnsanlar bilmeli rüzgarımızın nereden estiğini. Bakışımızla ve öfkemizle duyurmalıyız sesimizi. Tam kalbinden tanımalıyız mazlumu. Irmağın karşısı da bizim, bu taraf da, dünyanın her köşesi de bizim. Başımızı eğri tutacak bir geçmişimiz çok. Dünümüz de aydınlık, bugünümüz de yarınımız da. Yeter ki biz direnicimizi göstermesini bilelim.

Kalbimizde taşıdığımız gülün boynu bükük. Sulamak da kar etmiyor. Yalnız, kokusu duruyor öylece. Kadife gül. Yumuşak gül. "Gülün tam ortasında ağlıyorum" diyen Cemal Süreya'yı en çok bu şiirini okuduğumda seviyorum. Gülü kalbimin hizasında tutuyorum. Esenlikler sunmak ve sesimi yükseltmek istiyorum. "Ey zalimler, sizin bir hesabınız varsa elbette Allah'ın da bir hesabı vardır. Elbette solan bu güller gün gelecek ve tekrar açacak rengarenk"

Bu son olsun dediğimiz ne kadar çok acı var. Her Ramazan'da yeni ama bildik bir acı geliyor, yerleşiyor içimize. Bu imtihanlar daha çok hırpalayacak bizi, belli. Dünya zulüm üzerine inşa edilmeye devam ediyor. Zalimler her köşede mazlumları yok etmenin planlarını yapıyor.

Doğu Türkistan'daki kardeşlerimize bir selam olması dileğiyle, bir şiirin dizelerini gönderelim dua niyetiyle.

"Tanıdık bir cesaret gelmiş konmuş içime

Ben yürüdüm her yer düşman, her yer illegal

Ben yürüdüm yıkıldı bir duvar duvarların üstüne

Ben yürüdüm tarih geldi çarptı zalimlerin yüzüne

Tanrı Dağları'nda boydan boya umuda yürüdü çocuklar

Haydi ses verelim imanımızı kuşanıp en gür seda ile

Allah inananlarla beraberdir ey kardeşlerim, değil mi?"