Hani …

Yüzemeyen bir hayvan olduğunun farkında olan akrep, bir gün ormanda çıkan yangından dolayı nehrin öte yanına geçmek zorunda kalır. Ne yapacağını düşünürken kıyıda pinekleyen kurbağayı görür. Akrebin kendisine yanaştığını fark eden kurbağa, korkudan suya atlayıp uzaklaşmaya başlar. Akrep yalvaran bir ses tonuyla sorar:

“Kurbağa kardeş; karşıya geçmem gerek. Beni sırtında taşır mısın?”

Kurbağa büyüyen gözleriyle cevap verir. “Daha neler? Beni sokup öldürürsün, olur mu?” der.

Akrep “O zaman ben de boğulur, ölürüm” diye cevap verince, kurbağa biraz düşünür ve akrebe hak verir. Kıyıya çıkar, onu sırtına alır ve karşı yakaya doğru yüzmeye başlar. Yolun yarısında ensesinde bir sızı hisseder. Vücudu hızla soğumaktadır. Kolları, ayakları hissizleşir. Beraber dibini boylayacakları suya batarken son nefesinde sorar:

“Hani sokmayacaktın akrep kardeş?” Akrep mahsun, mahçup ve çaresizce cevap verir:

“Ne yaparsın kurbağa kardeş; ben akrebim, huyum bu”

Salgın var diye bu ara siyasi düşüncelerimizi ve inançlarımızı bir tarafa bırakacaktık ya akrep kardeş. Cephede askere, okulda öğretmene, hastanade doktora, camide imama, üniversitede akademisyene ihtiyaç varken, binlerce imam bir doktor etmez gibi bulduğun her fırsatta İslamiyete kinini kusmayacaktın hani.

Sağlık bakanı canla başla virüsle mücadele ederken, bir dini tarikat ile gönül bağının olmasını suçmuş gibi gösterip mal bulmuş mağrib gibi üstüne atlamayacak, konuşurken ağzından salyalar, kuyruğundan zehirler akmayacaktı hani...

Ciddiyetle devam eden bir mücadelede, sabah söylediğin yalana akşam kendin inanıp ‘’Çinden gelen kitlerin parasını Mustafa kemal ödemiş kem küm’’ diyecek kadar alçalmayacaktın hani ...

Başörtülü bir öğretmeni ekranda görünce, kırmızı görmüş bir öküze pardon boğaya dönmeyecektin artık. Birbirimizin inançlarına saygılıydık hani...

Batılı ülkelerin içinde bulundukları insanlık dışı durumu göz ardı edip, vatandaşlarına yapacakları maddi yardımları ballandıra ballandıra anlatırken, devletimizin verdiği ücretsiz sağlık hizmetini ve gücü nispetinde yapmaya çalıştıklarını görmezden gelmeyecektin hani...

Devletin, 4 milyon savaş mağduru Suriye’liyi bağrına bastı diye sabah akşam söverken, uyduruktan her haber sonrası Küba güzellemeleri yapmayacaktın hani...

Şu kadar aile hekimine virüs bulaşmış, aslında sayı bu kadarmış da gizliyorlarmış gibi halkı paniğe sürükleyecek yalan haberlerden medet ummayacaktın hani...

Benimki de laf işte...

Huylu huyundan vazgeçer mi ? En fazla bir iki gün erteledikten sonra yine zehrini akıtırmış demek.

Ama sana kötü bir haberim var akrep kardeş...

Bu virüs belasında, şu ana dek ülkesine dönmek isteyen tek bir vatandaşını bile yurt dışında bırakmayan, getirdiği vatandaşları ufak tefek aksaklıklar olsa da en iyi şartlarda karantina altına alan bir devlet var...

Yaşını almış güngörmüş büyüklerimizi, gözünden sakınan ve evlerine kadar siparişlerini götüren, krizi her türlü dengeyi gözeterek aşmaya çalışan bir Türkiye var.

Suriye’deki iç savaşta yüzbinlerin ölümüne duyarsızlıkları, Afrika’daki açlık ve susuzluk kaynaklı ölümlere umursamazlıkları ve son olarak virüs olayında ki nemelazımcılıkları, batının yüz yıl önce oluşturduğu sahte medeniyetin duvarlarını çatlatmaya başladı...

Yakında güneş buralardan yani yine doğudan doğacak inşallah...

Dikkat et doğan güneş gözünü almasın Akrep kardeş!