Dolar (USD)
32.26
Euro (EUR)
34.70
Gram Altın
2402.84
BIST 100
10280.27
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

13 Temmuz 2020

Hatayı kendinde aramak

Hatayı kendi dışında arayanlar, doğruyu asla bulamazlar!

Biraz zor yutkunacağımız bir söz gibi duruyor. Üzerine birkaç bardak su içmek gerekiyor. Yutkunsak bile hazmedilmesi epey zaman istiyor.

İnsan kendiyle yüzleşmeyi başarabildiği zaman doğruları bulma yolunda önemli bir adım atmış olacaktır. Kendi iç dünyasına tuttuğu aynalara bakınca içindeki sır da açığa çıkacaktır. Nerde, neyi ve ne zaman yanlış yaptığını daha iyi anlayacaktır insan.

İnsan içindeki anaforların sınır hatlarını kavradığı zaman durması gerektiği yeri dahi iyi keşfedecek ve yaşamla arasındaki mesafeyi daha iyi ayarlayacaktır. Bunu kavrayamayanlarımızın günümüzün en klasik ve klişe rahatsızlığı olan depresyona girdiklerine çevremizde çokça şahit olmuşuzdur. Hastanelerin psikiyatri servislerini ve psikologları ziyaret edenlerimizin sayısı günden güne artmasının nedeni de bu yüzdendir.

İnsan önce kendiyle yüzleşme cesaretini gösterebilmeli. Hayat bir anlam arayışı yolculuğudur ve bu yolculuğa çıkmadan önce kendini sorgulamalıdır insan. Hatta yolun mola yerlerinde dönüp tekrar tekrar kendini hesaba çekmeli ve bu hesap soruşlarda kendine karşı biraz da insafsız olmalı. Dikiz aynasına bakarak ileri gidilmez ama, ara ara da dikiz aynasını yoklamalı insan ve arkasında bıraktıklarına bakmalı insan.

Hayat bir denge oyunu ve hayatı dengede tutma konusunda ip cambazları bile bizim kadar maharetli değiller aslında. İnsan bu hayatta bir şeyi yapmaya inandıktan sonra onu yapacak kudreti kendisinde çok rahat bulacaktır. Kimse yapmak istemeyenler kadar aciz değildir ve onlar bir şeyi yapmak bir yana dursun, karşısında durduklarını sürekli eleştirmeyi kendilerinde bir görev olarak görürler.

Böyle insanlara hatayı önce kendinde aramalarını söylediğin zaman da bir şekilde okların yine sana döndüğünü ve eleştiri yağmurundan kendini alamadığını göreceksin. İbn-i Sina’nın ‘Kimse görmek istemeyen kadar kör değildir.’ sözü tam da bu tip insanlar için geçerlidir. Bize düşen önce kendi gözümüzü açıp, sonra diğer insanların görmesini sağlamaktır. Bunu bir görev bilincinde yerine getirmenin kaygısını taşımalıyız.

Gerçeklerin üstünü örtmekle onlardan kurtulmuş olmuyoruz, içimize atıp içimizdeki ateşi daha da harlamış oluruz. Sorunlar içimizde yanan ateş için odun vazifesi görür. Bir sorun ötelendikçe, daha da büyüyerek geri döner insanın kendisine. Bumerang gibidir, sorunu çözmeden, başından atmaya çalıştıkça, en sert haliyle gelip yine seni bulacak ve vuracaktır yüzüne hatalarını.

İlkin sorunla veya hatayla yüzleşmek, sonra da onun çözümü için gayret içerisinde olmak, nihayetinde aciz kaldığın yerde dua limanına sığınmak. Bu minval üzere giden insan başarının sırrına mazhar olacaktır.

Kendimize haksızlık etmekten vazgeçip, içimizdeki sırrı keşfettiğimizde ve hatalarımızla yüzleşmeyi öğrenip, onları düzeltmeye çaba sarf ettikçe, adına yaşamak dediğimiz şu âlemde hakikat adına ne varsa gelip bizi bulacak ve mutluluk dediğimiz şey hayatımızı kuşatacaktır.

Oscar Wilde’ın da dediği gibi ‘İnsanın kendiyle yüzleşmeye yüzü yoksa başkalarının hatalarıyla oynar durur.’ Şimdi, ötedeki, berideki hatta yanımdaki bile demeden aynayı kendimize tutup kendi içimizdeki iyiliklerin üstünü örten hata tozundan arınalım. İyiliklerin üstünü kaplamış hatayı silmeye uğraşırsak güzellikler ortaya çıkacaktır. Herkes kendi iç dünyasının arınmasını sağlarsa başkalarının hatalarını dilimize malzeme, elimize koz yapmamış oluruz.

Ne zaman diye sormadan ve ötelemeden hemen şimdi başlayalım kendimizle ve hatalarımızla yüzleşmeye. Kendi hatamızla yüzleşmek için yönümüzü ve ruhumuzu hakikat aynasına dönelim.

Ya hayatı hatamıza kurban edeceğiz ya da hatayı hayatımızda kurban edeceğiz. Hayatımızı hatalardan arındırmak için gelin, hatayı kendi içimizde arayalım. Çünkü hatayı kendi dışında arayanlar doğruyu asla bulamazlar.