Dolar (USD)
32.28
Euro (EUR)
34.77
Gram Altın
2452.97
BIST 100
10218.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

19 Eylül 2019

Hatırlatmakta yarar var

Bence en önemli başlık;

Bugün dış olaylara değinmek istiyorum. “Bana ne bundan” demeyin sakın. Zira Amerika’nın muhtemel İran operasyonu, müteselsile tüm coğrafyayı ameliyat etme manası taşıyor. Öyle ki operasyondan sonra İran, Kuzey Irak ve Kuzey Suriye’deki belli unsurların buluşturulması devreye sokulabilir. Hatta bu oyun tutarsa, araştırmacılar en kötü senaryo olarak, hedefin Türkiye’nin güney doğusu olduğunu bile söylüyorlar. Tabi ekranlarda dahi bu dillendiriliyorsa, Ankara’nın düşünmemesi imkânsız… Zaten o sebeple Türkiye, bir İran operasyonuna şiddetle karşı çıkıyor.

Buna zaman biçemeyiz ama yavaş yavaş, sahnelemek isteyecekleri kanısındayım. Çünkü hemen böyle bir yapının kurulması, bölgeyi bir anda ateşe verebilir. Diğer taraftan ise İran’a bir müdahale yapmak için, henüz uygun atmosferi de sağlamış değiller. O nedenle ilk önce Kuzey Suriye, Akdeniz ve Ortadoğu’daki zemini sağlamlaştırmaları gerekiyor. Şayet bunlardan birinde ışık görürlerse, işte o zaman İran müdahalesini öne çekmeleri söz konusu.

Belki abarttığımı düşünebilirsiniz ama tüm bu bahsettiklerimde, Türkiye kilit konumda yer alıyor. Özellikle Türkiye'nin bölgede etkinliğini arttırdığından olsa gerek, planlarını Türkiye’yi karşılarına alarak bir türlü gerçekleştiremiyorlar. Fakat ne planlarından vaz geçiyorlar, ne de bizi oyalama politikalarından… Ne oyalaması demeyin… ABD eski ve yeni Dışişleri Bakanları, Suriye Özel Temsilcisi, Beyaz Saray eski Ulusal Güvenlik Danışmanı ve Generallerin, Ankara’ya mekik dokuduğu dün gibi aklımızda. Gel gelelim heyetlerin yaptığı onlarca ziyaretten, bir arpa boyu dişe dokunan bir sonuç alınamadığı da malum.

Bırakın sonuç almayı kaybedilen zaman zarfında, YPG'nin eğitimlerinde ve alan kazanmasında en ufak bir değişiklik de olmadı. Terör örgütüne geçen hafta, neredeyse her gün tırlarca taşınan lojistik hibe ise geldiğimiz son nokta. Buna rağmen “çekiliyoruz”, “YPG’ye destek vermiyoruz”, “Türkiye’yi anlıyoruz” tarzında, koca koca laflar etmekten de geri kalmıyorlar. Yani “kolpa”nın kralını yapıyorlar. Tıpkı “çorba içip, ağzında kürdanla dolaşan” mavracı bir figür gibi…

Bıçak kemiğe dayandı bir kere;

Eğer şartlar olgunlaşsa ve Türkiye en az bir sene evvel bölgeye müdahale etseydi, Amerika’nın YPG’yi böylesine palazlandıramayacağından emin olabilirsiniz. Zaten bu husus, uyguladıkları oyalama taktiğinin en açık görünen yüzü… Peki, göremediklerimiz ya da fark etmediklerimiz de olabilir mi? Bence muhakkak olabilir, vardır da… Mesela zaman kazanarak Türkiye’deki yönetimi güçsüz kılmak, içerde zayıflatmak ve Kuzey Suriye’ye operasyon yapmasını engellemek ihtimaller arasında…

Her halükarda artık, Amerika destekli ve silahlı on binlerce YPG militanı mevcut Suriye’de. Şayet buna bir çare bulunmazsa, ileride Suriye yönetimi içinde yer bulmalarına şaşırmamak gerekir. Belki de yine ileriki bir devirde, Barzani Modelini dayatmayı da düşünüyor olabilirler. O yüzden Türkiye’nin; terör örgütünü sınırlarımızdan temizlemesi, sonrada Suriye anayasasının bu tehdidi bertaraf edecek şekilde yazılmasına odaklanması şart. Çünkü bu durum, tüm oyunların bozulması da beraberinde getirecek.

Bu anlamda ay sonu yapılacak, New York'taki BM Zirvesi çok kritik. Ancak görüşmelerden çıkacak sonuç, ne Pentagon'un planını değiştirir ne de diğerlerinin… Türkiye’yi sorarsanız, bıçak kemiğe dayandı bir kere… Keza İstanbul Zirvesinde de konuşulduğu gibi hem güvenliğimiz, hem de Suriyeli mültecilerin buralara yerleştirilmesi için her şey masada. Kim bilir, bir operasyonun arifesinde de olabiliriz.

Peki, böyle bir durumda vatandaş olarak biz ne yapmalıyız? Evvela bu konunun, Türkiye içindeki siyasi kimliklerin çok ötesinde olduğunu algılanmakla işe başlayabiliriz. Bunu engelleyen, zihinlerden uzaklaştıran, süslü cümlelerle sulandıran ve örtbas etmek isteyenlere de prim vermemeliyiz. Kısaca ortak bir tepki, ortak bir akıl üretmekten başka hiçbir çıkar yolumuz yok. Zira kabul edin ya da etmeyin, hiç bir siyasi kimlik ve politik hesap, bu büyük görevin üstünde olamaz. Yani mevzu vatansa gerisi teferruat…