Dolar (USD)
32.20
Euro (EUR)
34.66
Gram Altın
2442.02
BIST 100
10218.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

18 Nisan 2017

Havada ki mucize

İnsanlarımız bazı konuşmalarında havayı hafife alan söylemlerde bulunur. Hava cıva, havadan ibaret ve daha bunlar gibi birçok söylemleri işitiriz.

Ancak gerek insanların ve gerekse diğer tüm canlıların birinci derecede havaya ihtiyacı vardır, Bir insan beş altı dakika havasız kalsa hayatını kaybeder. Üç dört gün susuz, amma yetmiş gün yemek yemeden hayatta kalanlar olmuştur. Vücudun fıtri sistemi bozulmadığı sürece dayanıklılık oranı fazladır.

Allah atmosferi hava ile doldurmuştur. En çok ihtiyacımız olan havayı atmosfere koymuş, istediğimiz kadar teneffüs etme imkanını bizlere vermiştir.

Hava; hayata hayat katan çok kıymetli elle tutulmaz, gözle görülmez bir madde olduğu halde bazı insanlar bu nimetin ne kadar büyük bir mucize olduğunun farkına bile varmamıştır.

Ehli tarikat "hu" diye zikrederken Allahın bu muhteşem tasarrufu karşısında bilerek veya bilmeyerek onu anmaktadırlar. Çünkü bir nefes içeri girmese ve nefes girdikten sonra çıkmasa yine felaket olur..Onun içindir ki her nefeste adeta biri hayat vardır. Her nefes alıp verirken Allah'ı hatırlamak ve onun bize hediye ettiği bu sonsuz nimetin, kıymetini idrak ederek, ona yönelmek ve ondan gafil olmamak için böyle bir zikri en kısa bir yoldan ehli tarikat kendilerine virt edinmişlerdir.

Mesela bir insan aynı anda hem okusa, hem birisiyle konuşsa, hem birini dinlese, her şey karmakarışık olur. Hiç birini doğru dürüst anlayamaz ve yapamaz. İnsan mahlukların en akıllısı olduğu halde bir kaç işi bir aynı anda ve birlikte yapabilecek bir kabiliyet verilmemiştir.

Bir insana aynı anda iki ayrı dille yapılan konuşmadan da bir şey anlamaz yarım yamalak biraz ötekinden biraz berikinden bazı kelimeleri kavrayabilir. Cümleleri takip edemez.

Oysaki; hava dünyadaki bütün telsiz, telgraf, radyo, televizyon ve bunlara benzer bir çok cihazların neşrettikleri ses ve görüntüleri birbirine karıştırmadan her hava zerresi bir alıcı gibi alır ve yanındakine aynen nakleder. Havanın bütün zerrelerinde bu kabiliyet vardır.

Dünyadaki bütün konuşmaları ses tonuyla ve ayrı ayrı dilleriyle birbirine karıştırmadan havanın alıp neşretmesi açıkça gösteriyor ki, aklı ve ilmi olmayan bu zerrelerin işi olamaz. Bu kadar mucizevi olan işleri aynı anda alıp yanındaki vermesi açıkça gösteriyor ki, eğer bütün bunlar bir tek İlaha verilmezse o zaman, o zerrelerin her birinin birer ilah olması lazım gelir.

Bulunduğumuz herhangi bir mekanda dünyada neşredilen ses ve görüntüleri kulaklarımızla işitemiyor ve gözlerimizle de o görüntüleri göremiyoruz. Ne zaman ki radyo televizyon telsiz veya bunlara benzer cihazları kullandığımız da çevremizi dolduran binlerce ses ve görüntüleri onların vasıtasıyla işitip görebiliyoruz.

Hava aynı zamanda rüzgarların esmesi, bulutları taşıması, bir çok ağaç ve bitkilerin döllenmesin de de ve daha başka bir çok hayata lazım olan hususlarda görevlendirilmiştir.

Çünkü insanın sesleri işitme ve görmesi sınırlıdır. Eğer Allah böyle yaramasaydı bizleri ne hale getirecek ve hayatımız alt üst olacaktı.

Toprağa da hava gibi büyük bir kabiliyeti Allah vermiştir. İstediğinizi kadar tohumu toprağa serpin, aynısını şaşırmadan ve karıştırmadan alırsınız. Halbuki o tohumlar adedince o sonsuz imalatı yapacak şekilde toprakta fabrikaların bulunması lazımdır. Mesela bir gözlük fabrikasından makine çıkmaz, her şey için birer fabrika lazımdır. Hem de hiçbir şeyin birbirine benzememesi yaratılanlar adedince ayrı ayrı birer fabrika gerekir.

Şimdi ya havanın ve toprağın her zerresine bir ilah kadar kabiliyet lazımdır. Akıl, şuur, duyma, görme, kuvvet, kudret ilmi, ve daha biri çok kabiliyetleri olmayan bu cansız zerrelerin bu harika işleri başarması elbette kendilerinin eseri olamaz.

Bütün bunların bir eksiksiz bir ahenk içinde olmaları açıkça gösteriyor ki bu işleri yapan bir başka biri var. Onun için Kur'an-ı Kerim her şeyi yaratan ve hiçbir şeyi -aksatmadan idare eden Allah'ı bu maddi ayetlerle bizlere anlamaktadır.

Zerreler hal diliyle Allah'ı anlatırken, koca kafalı bazı insanların bunların gerisinde olmalarının izahı var mıdır..