Dolar (USD)
32.26
Euro (EUR)
34.72
Gram Altın
2413.80
BIST 100
10267.09
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

10 Mart 2022

Havadis peşinde havadis olma ahlakı

Bir insana bela okunması, Allah belanı versin denmesi dinimizce hoş karşılanmamıştır. Bir kimsenin, bir topluluğun başına bela gelsin de istenmez. Ancak bir insana, bir topluma bela olarak akıl kullanılmaması ve nefs terbiyesi yapılmaması yeter.

Bugün birileri bizlere bela okumasa dahi biz kendi belamızı istemiş gibi yaşıyoruz. Kalbimizde ne akıl kullanma kalmış ne de aklımızın azalmasıyla gönlümüzdeki ahlak kalmış. Aklımız yerli yerinde ve yeteri kadar olmayınca her türlü saldırıya da açık hale gelmişiz.

Bugün aşırı hızlı olan ve sayıca bir o kadar çok bilgiye maruz kalan bir aklımız var. Televizyonlardaki bir reklam, bir haber aklımızla dalga geçercesine bizleri yanlış işlere, olmayacak işlere yönlendiriyor da kimseler hissetmiyor. Bu kadar bilgi bombardımanı ile birey ve toplum, dış düşmanların fiziki saldırıları olmadan mağlup oluyor.

Bilinen ya da bilinmeyen bir yerden birilerinin havadis ulaştırması ile akıl kullanmadan hatta tüm aklımızı kapatıp o havadisin peşine takılıyoruz. O havadis, “doğru mudur, yanlış mıdır” tartmıyoruz bile. “Doğru olsa ne işimize yarayacak, yanlış olsa nasıl mücadele edeceğiz” akledemiyoruz bile. Sonrasında havadisin peşinde deli gibi koşturan bir televizyon veya gazetede yeni bir havadis olup çıkıyoruz.

Havadislerin birinde bir dönem peynirin zararları, bir dönem tereyağının faydaları konusunda aklı yerine nefsini akıl olarak kullananlarca üst üste, planlı, programlı bir şekilde kâr amaçlı haber yaptırılıyor. Bir anda peynir satışları duruyor, bir anda tereyağı satışları artıyor. Ya da tam tersi oluyor. Kuyruklar, itiş kakışlar, kaygılar,.. hepsi bir arada yaşanıyor.

Bu kadar kolay bir şekilde toplum, bir oraya bir buraya yönlendirilip savruluyor. İstenilenler aldırılıp istenilenler aldırılmıyor. Bilgi kirliliği, kazanılan kâr, kaygılar, sahte sevinçler, vesaire de cabası. Olası bir toplumsal dönüşüm planında, bireysel nefs terbiyesinde noksanı olan, aklı kullanma yeteneğinde noksanı olan insanların nerelere savrulduklarını, kimlere benzediklerini bir düşünün… Toplumsal nefsin, toplumsal terbiyenin, toplumsal ahlakın noksan olduğu bir yerde olası bir siyasi, dini,.. saldırıda toplumun neler kaybedeceğini, saldıranların neler kazanacaklarını bir düşünün… Aklın noksanlığı, aklı kullanamama zayıflığının bu toplumu, bu ülkeyi ne hallere düşürebileceği korkunç etkiyi hayal edin.

Bu durum; istenmese de insana, topluma ve ülkeye bela olarak tek başına yeter. Büyük bir nimet olan akıl, her insana lazımdır. Aklı çoğaltan nefs terbiyesi, her insana lazımdır. Her siyasetçinin, her din adamının, her ilim adamının, her fikir adamının yüksek ahlak için aklını kullanan birey ve topluma ihtiyacı vardır. Akıllı birey ve toplum mutlaka devletini kalkındırır, ülkenin ahlakını yüceltir. Eğer akıl konusunda birey ve toplum zayıflık gösterirse daha yaşarken başlarına gelecek en büyük cehennem azabı olur.

Birey ve toplumun ahlakları, akılları yapılan bir havadisle bir haberle kapatılıyorsa bozuluyorsa vay o memleketin haline. Toplum, gün gün düzelmiyorsa ahlaklılık ve akıllılık konularında iyi yönde ilerlemiyorsa dert bin, çare birdir. Bir çaresi olan durum eğer düzelmiyorsa siyasetçiler, din adamları, ilim adamları ve fikir adamları ya toplumun bu durumunun böyle olmasını istiyorlar ya da yanlış bir yol izliyorlar demektir.

O da derhal ve hemen nefs terbiyesi, akıl kullanma ve doğru bilgi konularında çocukluktan başlayarak insanlarımız eğitilmelidir. Unutulmamalıdır ki nefs terbiyesi yoksa ne ahlak olur ne de akıl. Sonrasında benzemek istemediğiniz, toplumunuzun benzemesini istemediğiniz toplumlar gibi olan bir millet elinizde kala kalır da şaşarsınız!..