HDP kapatılacak mı?
Bugünlerde “HDP kapatılacak mı?” sorusu siyasetin gündeminde...
HDP’yi bir PKK
partisi olarak gören büyük bir çoğunluk HDP’nin
kapatılmasına destek veriyor.
Buna rağmen Altan Tan
ve Ayhan Bilgen gibi kökü İslami hareketlere
dayananların bir dönem HDP’de yer alması HDP’nin dokusunu farklılaştırmıştı.
Bu kişilerin partide barınamaması HDP üst yönetiminin ve
aklının PKK merkezli bakışından kaynaklı...
Silahlı veya silahsız tüm siyasi hareketler sokakta başlar.
Alan bulamayan siyasetin sokakta devam etmesi siyaset
teorilerine uygun bir yaklaşımdır.
Siyaseten kendilerini ifade edecek bir zemin bulamadıkları
için Taksim’de ve İstiklâl Caddesi’nde sıklıkla aşırı sol
grupların küçük kümeli eylemlerine rastlıyoruz.
AK Parti’nin
parti kapatılmasını “antidemokratik”
bir girişim olarak görmesinden bu yana sokak siyasetinden Meclis siyasetine
geçen HDP’de bu geçiş tam sağlanamadı.
Gara operasyonu sonrasında yapılan açıklamalarda HDP’li bir
milletvekilinin Gara’ya gitmesi ve Pervin Buldan’ın “biraz misafir edecekler” söyleminin ortaya çıkması HDP’nin PKK ile
yürüttüğü organik ilişkinin tekrar ifşası oldu.
HDP’nin siyasi
jargonunun dönüşmemesinin bir sebebi de HDP’nin bir “birliktelikler partisi” olarak kendisini kamufle etmesi...
Bunun sebebi de darbe dönemlerinden kalma yüzde 10 seçim
barajı uygulaması tabii ki...
HDP içerisinden PKK yanlısı kişiler olduğu gibi, Kürtçü
dindar ve Kürt Milliyetçisi barışçıl siyaset yanlısı insanlar da var.
Demokratik değerlere sarıldığı iddiasıyla parti içinden
oluşturduğu kadın-erkek dağılımı ve farklı cinsel yönelimlere siyaset yapma
fırsatı vermesi HDP’yi hem demokratik gösteriyor hem de her düşüncenin çatısı
altında yer alabileceği mesajını veriyor.
Ülkede yaşayan dindar Kürtler için bu durumun böyle olmadığını çok iyi biliyoruz.
HDP’ye oy verme refleksinde, doğu vilayetlerinde güç dengeleri;
İstanbul başta olmak üzere batı vilayetlerinde ise demokratik yüzünü gösterme eylemi
önemli bir propaganda yöntemi olarak kullanılıyor.
Selahattin Demirtaş
gibi isimler üzerinden yürütülen “Kürt
olduğu için bunları yaşıyor” propagandası toplumu kutuplaştırırken blok
siyasetini kolaylaştıran bir durum ortaya çıkıyor.
Tüm bunlara rağmen HDP’nin aldığı yüzde 10 dolayındaki oy
oranının HDP’ye siyaseten meşruiyet
kazandırdığını savunanların kısmen haklılığı var.
Kürt seçmenin HDP dışında kendisini ifade edeceği partiler
olmalı.
HDP’nin gerçekten kimi temsil ettiğinin anlaşılmasının tek
yolu seçim barajının ya kaldırılmasından ya da benim önerim olan 0,5 oranına
düşürülmesinden geçiyor.
Aksi takdirde HDP-PKK
eksenli söylemler üzerinden kurgulanan terör-siyaset
ilişkisi ülkeyi yıpratmaya devam edecek ve Kürt
kökenli Türkiye vatandaşlarının da aklı karışacaktır.
ABD’nin bölgedeki
çıkarları için taşeron olarak kullandığı PKK’nın
varlığını güçlendirdiği gerçeği ülkemizin batısındaki Kürt gençler tarafından
tam anlaşılamamakta ve Nelson Mandela tarzı bir mücadele yürütüldüğü algısı ile
kafalar bulandırılmaktadır.
Sahada yaptığım analizlere göre en az yüzde 5 oy oranını
yakalayacak bir İslami Kürt partisi kurulabilir.
Kürt Milliyetçiliğini savunanların oranı ise yüzde 2
dolayında yer alacaktır.
Kalan yüzde 3’ten, aşağı yukarı yüzde 1-1,5 oranındaki aşırı
sol grupları çıkardığınızda yüzde 1,5-2 oranındaki esas zehir kendisini gösterecektir.
Türk siyasetini zorlayan ve yurtdışında iç politika
konusunda bir zafiyet olarak önümüze çıkan bu durumu aşmanın en kolay yolu seçim
barajını düşürmekten geçiyor.
Aksi takdirde HDP’nin kapatılması uzun vadede pratik bir
amaca hizmet etmeyeceği gibi ara seçimin gelmesine neden olacak tehlikeli
siyasi bir yolun da başlangıcı olabilir.
HDP’nin fazla zorlanması CHP’ye daha önce konuştuğu sine-i millet
siyasetini hatırlatabilir.
CHP üst yönetimi HDP’yi kurtarmak amacıyla çıkacağı bu yolu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi karşıtlığına atfetmesi ise ulusal ve uluslararası bir krizin tetiğini çekebilir.
Türk dış politikasından rahatsızlık duyan birçok devletin büyük keyif duyacağı bu senaryo artık raflarda değil.
Reformlara başlanan bu süreçte seçim barajı konusunda büyük bir adımın atılacağı en kısa sürede ilan edilmelidir.