HDP, Neyin Bedelini Ödüyor?
İçinde yaşadığımız zamanın en ilginç olaylarından birisi, hiç şüphesiz, terör örgütü PKK'ya lojistik destek sağlayan belediyelere kayyum atanmasıydı. Son olarak, Siirt, Mardin, Van ve Tunceli belediyelerine kayyum atandı. Peki, şaşırdık mı? Hayır.
Maalesef HDP'li belediyeler; hendeklerinin kazılmasında, terör örgütüne insan kaynağı sağlanmasında, kurs adı altında terör propagandası yapılmasında, terör örgütü üyelerinin istihdam edilmesinde, karayollarına patlayıcı yerleştirilmesinde ve bomba araçlarının sağlanmasında PKK'ya lojistik destek verdi. Hatta bunu da pek saklama gereği duymadılar.
Hani HDP, PKK'ya Silah Bıraktırıyordu?
Aslında beklenen oldu. Ancak beni şaşırtan HDP'nin ve Selahattin Demirtaş'ın durumuydu. Seçimlerden önce Doğan medya grubuna gülücükler dağıtan Demirtaş, PKK'ya ancak kendilerinin silah bıraktırabileceğini söylemiş ve her şeyi HDP'nin Parlamentoya girmesine bağlamıştı; "HDP yüzde 15 ile parlamentoya girerse barış gerçek olur, AKP güçlenirse barış hayal olur. PKK'ya silah bıraktıracak olan AKP değil HDP'dir. Dağdan indirmeyi biz başaracağız. Daha güçlü bir şekilde parlamentoya gittiğimizde bu gerçekleşecektir." Ve HDP, Meclis'e büyük bir oranda oy alarak girdi. Halkın teveccühü muhteşemdi. Halk, Kürt siyasetine gür bir sesle yeniden büyük bir şans tanımıştı.
Ancak sonrasında olanlar oldu. HDP'nin, Demirtaş'ın veya Eş başkanların politik tutum ve davranışları tam bir hayal kırıklığı yarattı. Doğu'da ve Batı'dau2026 Hatırlayınız; Demirtaş'ın çağrısı üzerine meydana gelen 6-7 Ekim olaylarında ellinin üzerinde insanımız hayatını kaybetti. Oysa siyaset; silaha veya ölüme değil, yaşama yatırım yapar. Ölümden, şiddetten veya terörden medet ummaz.
HDP, Kimin Taşeronu?
Bunun yanı sıra, Hendek savaşları sürecinde HDP'nin tavrı tam bir fecaat örneğiydi. HDP, silah ile arasına bir türlü mesafe koyamadı. PKK ile beraber HDP de hendeğin içine gömüldü. Unutmayınız ki, hendek savaşları sürecinde HDP ve PKK, kendi insanlarını mülteci durumuna getirdi; evsiz-barksız bıraktı. Sur'da veya Şırnak'ta yaşananları yeniden hatırlayalım.
Al-jazeera Turk'e konuşan ve Sur'da yaşayan A.L., kendisini PKK'lı olarak tanımlıyordu. Uzun süre PKK davasından hapis yatmıştı. Hatta iki oğlu da örgüt içerisindeyken yaşamını yitirmişti. A.L. ödediği bu ağır bedele rağmen evinden-barkından olmuştu. Aynen şöyle diyordu;
"Ortada çok büyük bir yanlış var, eğer PKK bunu yapıyorsa yanlıştır, HDP veya DTK yapıyorsa yanlıştır. Kim yapıyorsa yapsın sivillerin içerisine, üstelik daha kendi onurunu korumayı beceremeyen insanların eline silah vermek kazanım değildir. Halka karşı yapılan savaş kaybetmeye mahku00fbmdur."
PKK, kendi halkına savaş açtı. Ve bu savaşı kaybetmeye mahku00fbmu2026 HDP, silahın ve şiddetin taşeronluğunu yaptı. Şimdi de bedelini ödüyor.
