Hiç utanmanız yok mu?
Robert Koleji ABD sınırları dışında kurulmuş olan en eski Amerikan eğitim kurumu. Rahip Cyrus Hamlin, kolejin kurucusu Amerikalı bir misyoner... Christopher Robert ise kolej için maddi destek sağlayan ve okula da ismi verilen hayırsever! bir işadamı...
Ne kadar da güzide insanlar...
Ta Amerikalardan gelip vatanına ve milletine sevdalı gençler
yetiştirmek için çırpınan eğitim sevdalısı sevgi pıtırcıkları!
Rumelihisarı’nın bulunduğu tepede satın alınan arsaya inşa
edilen okul binasının taşları bile Rumelihisarı’nın yapımında kullanılan taş
malzemenin aynısı... ‘’Fatih’in İstanbul’u aldığı surlardan bu milletin
kültürünü fethedeceğim.” diyecek kadar iddalı bir misyoner Cyrus Hamlin.
1863’te kurulan okul, kurucularının emeklerinin karşılığını
daha o günlerde vermeye başlamış ve 1908’de Bulgaristan’ın Osmanlı
İmparatorluğundan ayrılması ile sonuçlanan isyanda bu okulun mezunları hatırı
sayılır bir rol almışlardı.
Bulgaristan’ın ilk başbakanı Tudor Burmov’un da bu kolejin
mezunlarından biri olduğu tarih sayfalarında yer alan iddialardan sadece
biri... 1958 yılında Bakanlar Kurulu Kararı ile Robert Koleje bağlı bir
yüksekokul kuruldu ve kolej yüksek eğitimde veren bir müessese haline dönüştü.
1971 yılında ise Anayasa uyarınca özel ve yabancı
yüksekokullar devletleştirilirken, okulun mütevelli heyetiyle Milli Eğitim
Bakanlığı arasındaki görüşmeler sonucunda kurum yüksekokuluna üniversite
statüsü verilerek Boğaziçi Üniversitesi kurulmuş oldu.
Dolayısıyla bugün Özel Amerikan Robert Lisesi/koleji olarak
Bebek sırtlarında eğitim vermeye devam eden Kolej ile Boğaziçi Üniversitesi’nin
müdürler/rektörleri 1971 yılına kadar aynı kişiler oldular.
Günlerdir ortalıkta gezen Boğaziçi’nin rektörleri listesinde
1971 yılına kadar neden hep yabancı isimlerin olduğu bu şekilde anlaşılmış
oluyor herhalde.
Ülkemizdeki eğitim aşkları son bulmamış olacak ki, vakti
zamanında Rahip Cyrus Hamlin’in Amerika’dan gelerek gösterdiği gayretin bir benzerini
yakın zamanda İzmir’deki diriliş kilisesi Rahibi Brunson’da da gördük...
Amerikan Başkanı’nın “ekonominizi mahvederim” tehditlerine
neden olacak şeyin, Rahip Brunson’ın şahsı değil yüzlerce yıldır
topraklarımızda gösterdikleri misyonerlik ve ajanlık çalışmaları olduğunu artık
hepimiz biliyoruz zaten.
Gelelim günümüze...
Yazımın bundan sonraki kısmında Boğaziçili öğrenciler diye
bahsedeceğim güruhtan kastımı açıklığa kavuşturmak istiyorum.
Dertleri ülkesine, milletine ve vatanına faydalı olmak olan
Boğaziçili kardeşlerimiz değil elbette bu ifadeden kastım...
Her zaman olduğu gibi azgın azınlığın sesi gür çıkıyor yine,
bizim sesimiz kısık olduğu için ne yazık ki...
Cumhurbaşkanımız, Türkiye’deki diğer tüm üniversitelere
rektör atanması süreciyle aynı şekilde Boğaziçi üniversitesine rektör atadı
geçen hafta.
Dokuz kişinin başvurduğu atama sürecinin sonunda, yapılan ön
elemelerin ardından daha önce İstinye ile Haliç üniversitelerinde rektörlük
görevinde bulunmuş olan Melih Bulu rektör olarak atandı üniversiteye... Atama
değil seçim istiyoruz demelerine gülün geçin, zira bu güruh yıllardır seçilmiş
başkana diktatör diyen kesimin ta kendisi, dertleri kendilerinden olmayanlar
ile …
Yeni rektör Melih Bulu, takdir edilesi bir harekete imza
atarak, Boğaziçi’nde kendisini protesto eden öğrenciler ile bir araya geldi
üniversite bahçesinde. Öğrenciler soru soruyor, Melih Bey cevap vermeye
çalışıyordu ama gürültü içinde cevap vermek ne mümkün.
Gruba sözcülük yapanlardan biri arkada bulunan öğrencilere
dönerek soru sormak isteyen var mı dediğinde, Robert’ı mezarında gülümsetecek
torunlarından biri o müthiş soruyu soruyordu Rektöre ‘’Hiç utanmanız yok mu? ’’
Sevgili Rektörümüz, günah defterinde bulunan Ak Parti aday
adaylığının tarafsızlık ilkesine halel getirmediğini ispatlamak için ben siyasi
hayatıma Chp’de başlamıştım yani aslında ben de sizler gibi tarafsızım demeye
çalıştı ama nafile…
Keşke hiç demeseydi...
Burdan Rektöre ‘’hiç utanmanız yok mu’’ diye soru soran
Robert çocuğuna sesleniyorum.
Okuduğun üniversitedeki
rektöre bu soruyu sorabileceğin ortamı sağlayan adama diktatör dediğin gibi,
deden de Adnan Menderes’in yakasına yapışıp özgürlük istiyordu…
Ne demiştik…
Mesela ağaç değil, mesele özgürlük değil, mesele eğitim değil sen hala anlamadın mı???