Dolar (USD)
32.38
Euro (EUR)
34.72
Gram Altın
2408.82
BIST 100
10081.05
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

22 Aralık 2022

Hikmet Kızıl ile çay içtik!..

İstanbul Kitap Fuarında heybemize birbirinden değerli kalemin kitabını koymakla kalmayıp, bununla beraber yüreğimize güzel dostluklar ekledik. Bu güzel dostluklardan biri de şüphesiz şair ve yazar Hikmet Kızıl oldu. Fuarda Kadran Yayınevinde kitaplarını imzalayan birbirinden değerli şair ve yazar arkadaşlarla muhabbet ederken bir kitabın ismi dikkatimi çekti. “Çay İçtik de Ne Oldu?” Kitabın ismini görünce “Çay da mı içmeyek!” dedim. Yan tarafımızda duran biri “Onu da yazdık!” deyince gülüştük. İlkin şaka yaptığını zannettim, ancak gerçek olduğunu öğrenince mütebessim oldum.

Adıyla müşahhas “Çay da mı içmeyek!” kitabı, her ne kadar okuyanının çokluğundan fuara yetişememiş olsa da şimdilik “Çay İçtik de Ne Oldu?” ile çay hasretimizi bir nebze de olsa giderelim.

İstanbul Kitap fuarından kütüphane dolusu kitap ve birbirinden kıymetli dostla dönerken, ilk okumam gereken kitabın, hayatımda çayın ayrı ve önemli bir yeri olması hasebiyle bu kitap olduğuna karar verdim.

Sevgili Hikmet Kızıl ile gün boyu çay tadında ettiğimiz muhabbetin, bu kararımda etkisi olmadı desem sanırım sizi yanlış bilgilendirmiş olacağım. Birbirini yıllardır tanıyan iki arkadaş misali ne kadar ortak noktamız olduğunu ve dünyaya bakarken aynı pencerenin kenarında oturduğumuzu fark ettik.

Kitabı okumaya başlamadan evvel çayımı siperde hazır hale getirdim. Hem çay içiyor hem de “çay içtik de ne oldu?” diyerek kitabı okuyordum. Kendimle çelişiyor gibi görünsem de, kitabın iç dünyasının benim iç dünyamdan daha çelişkili olduğunu görünce bir bakıma kendimi bulmuş olduğumu düşünerek biraz teselli, biraz tebessümle kitabı okumaya devam ediyordum.

Her ne kadar kitabın kapağında ‘mizah’ yazıyor olsa da içerisinde mizahtan ziyade insanı az tebessüm ettirip bolca düşündüren birbirinden kıymetli yazılar sizleri bekliyor.

Hayatın içinden, gündelik yaşamda sıklıkla karşılaşabileceğiniz meseleler, esprili bir dille hikâye tadında size sunulurken, diğer yandan da önce kendinizi, sonra da sırasıyla çevrenizi, insanları, insanlığı, dünyayı ve dahi bütün evreni sorgulamaya başlıyorsunuz.

“Ben olsaydım, ne yapardım?” demekten kendinizi alamayacağınız yazıları okurken gayriihtiyari “Bir çay demleyip de içeyim!” deyiveriyorsunuz. Kitabın içeriğiyle ilgili ayrıntılı bilgi vermek yerine, merak duygunuzu canlı tutarak, bu kitabı okumanızı şiddetle öneriyorum.

Her ne kadar “Çay İçtik de Ne Oldu?” dese de Sevgili Hikmet Kızıl, dünyanın çayın etrafında döndüğünü inceden inceye bize hatırlatıyor. İşsiz pardon ıssız bir adaya düşünce yanına çaydanlığını almak istemesi de bundan olsa gerek.

Çevresindeki insan tahlillerini ayrıntılarına varana dek muhteşem bir derinlikle anlatırken kendinizi bu tasvirlerden biri olarak tasavvur etmeye başlıyorsunuz. Okuduklarınız sizi kendine benzetmeye başlıyor ve yavaş yavaş kitabın iç uyumunun ritmine kendinizi adapte ediyorsunuz. Bir zaman sonra, kitabın tonunda konuştuğunuzu fark ediyorsunuz.

Kıymetli Şair-Yazar Mustafa Uçurum Hocamın ön sözüyle bize merhaba diyen kitap, deneme türünde birbirinden değerli 54 yazı ve 127 sayfadan oluşmaktadır.

Günümüz meselelerine ve toplum içerisinde günlük hayatımızda karşımıza çıkabilecek olaylara nüktedan bir edayla yaklaşıp, espri maskesi altında, inceden inceye, hatta pek de ince sayılmaz, bildiğiniz direkt röveşata ile vuran ve lafı gediğine, topu doksana gönderir gibi koyan bir kitap sizi bekliyor.

Siz, Hikmet Kızıl'ın “Çay İçtik de Ne Oldu?” dediğine takılmayın. Çay da olmasaydı sanırım bu dünya daha da çekilmez bir hal alırdı. Ki bunu da en uygun lisanla bize öğretiyor kendisi.

Yazarlığı yanında şair ve editör de olan Sevgili Kızıl’ın Şiirden Kırmızı, Metruk Şehre Lanet Okuma Alfabesi, Kitap Yazma Kitabı, Sen Benim Kim Olduğumu Biliyor Musun isimli diğer kitaplarını da okumanızı tavsiye ederim.

Velhasıl Hikmet Kızıl ile çay içmek ayrı bir keyifti ve size de öneririm.

Kalemine, yüreğine sağlık Sevgili Dostum.

Haydi, bir çay koyun da içelim!