Dolar (USD)
32.41
Euro (EUR)
34.81
Gram Altın
2398.01
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

12 Şubat 2020

Hileli oyunun dürüst oyuncusu

Netflix’te 7 Şubat itibariyle yayınlanmaya başlayan “Who Killed Malcolm X?” (Malcolm X’i kim öldürdü?) İsimli belgesel; 21 Şubat 1965’te New York’ta Audubon Balo Salonu’nda yapılan toplantıda konuşmak üzere kürsüye geldiğinde suikastçılar tarafından şehit edilen Amerikalı Müslüman aktivist Malcolm X’in gizemini koruyan suikastının sır perdesini aralamaya çalışan vicdanlı bir Amerikalı Müslümanın çabasını anlatıyor. Müstakil olarak bu belgesel hakkında bir yazı yazmak isterim. Fakat ondan önce, belgeselde Malcolm X için kullanılan bir tanımlamayı konu etmek istiyorum. Zira biraz çağrışım ile tanımın bize bugün ve yarın için de çok şey anlatabileceğini düşünüyorum.

Belgeselde, Malcolm X’in 12 yıl içinde kaldığı kendisinin çarpık da olsa İslam ile tanışmasına vesile olan –Malcolm X bu yapıdan ayrıldıktan sonra inanç ve düşünce dünyasını revize edecektir- ‘İslam Ulusu’ isimli teşkilatın; Malcolm X sahnenin önünde tam bir aşkla Amerika’nın ırkçı yönetimine kafa tutarken cemaat içi kurulan ağ ile nasıl bir servete sahip olduğu ve teşkilat içinde iktidar çekirdeğini oluşturan kişilerin hiçbirisinde esasen Malcolm X’in sandığı gibi veya onlarda olduğunu varsaydığı gibi bir dava bilincinin olmadığı veciz bir biçimde ortaya konmuş. ‘İslam Ulusu’ isimli teşkilatın başındaki ve kendini ‘Resul’ diye tanıtan Elijah Muhammed isimli şahıs ve etrafındaki cemaat içi iktidar piramidinin tepe noktası bu alavere dalavere içindeyken her şeyini riske ederek mücadelesini büyük bir aşk ve bağlılıkla sürdüren Malcolm X belgeselde, “Hileli oyundaki dürüst oyuncu” olarak tanımlanmış.

Hileli oyundaki dürüst oyuncu, ilkeli ve erdemli duruşun vücut bulmuş halidir. Tam da bu yüzden oyundaki tek dürüst kişidir. Tam da bu kadar dürüst olduğu için sonunda dışlanır. Şöyle bir yanlış kanaat var: İnsanların çoğu erdemli, ahlaklı insanları takdir eder, onların mücadelelerini destekler.

Bu yüzde yüz, binde bin yanlış bir kanaattir. Bilhassa sıkı, kapalı cemaat tipi örgütlenmelerde aksi geçerlidir. İnsanlık tarihi ve hassaten Malcolm X biyografisi bize bunu söylüyor. Mesela; Teşkilatın ruhani lideri cemaat içinde 17,18 yaşındaki kızları istismar ediyor, cemaat içinde toplanan ve kaydı tutulmayan bağışları kişisel servetine katıyor. Peki, tüm bunları mücadelesine bizzat tanık oldukları Malcolm X söyleyince cemaat üyelerinin tepkisi ne oluyor?

“Malcolm kardeş söylediyse doğrudur”, ya da “Acaba bu söylenenler doğru mu? Araştıralım hakikati öğrenelim” türünden cümleler ile ayağa mı kalkıyor herkes?

Ne münasebet!

Herkes Malcolm’a karşı sahte peygamberin yanında hizalanıyor. Yetmezmiş gibi Malcolm’u ve ailesini ölümle tehdit ediyorlar, evini kundaklıyorlar ve teşkilattan ayrıldıktan tam dokuz ay sonra alçakça katlediyorlar. Onların hakları için başını cellada uzatan bu adama FBI ve New York emniyeti ile işbirliği yapıp ihanet ediyorlar.

Bunlar neden aklıma geliyor?

Hileli oyundaki dürüst oyuncu olmakla mükellef olduğumuza inanıyorum. Hileli oyundaki hilebazlığa, hilebazın maharetine değil; dürüst olduğu için oyunu bozan oyuncuya sahip çıkılması gerektiğine inanıyorum.

Mesela; birkaç aydır kamu haber sitelerinde çeşitli sendikaların yöneticileri ile ilgili çarpıcı, dikkat çekici hatta şok edici tam da ulusal basında gümbür gümbür haber konusu olabilecek bilgiler paylaşılıyor. Filanca sendika başkanının asgari ücretin 20-30 katı maaşını belgeleyen maaş bordrosu, filanca sendika yöneticisinin makam arabaları vs….

Ulusal basın konuya ilgisiz kalırken hiçbir şeyin saklı kalmasının imkânın kalmadığı bu iletişim dünyasında tüm haberler aslında duyması gerekenlere duyuruluyor.

Peki, duyuruluyor da ne oluyor?

İnsanlar “Aman Allah’ım bu nasıl olur?”, diye ayağa mı fırlıyor?

Yüzbinleri bulan üyelerden en azından 100 tanesi de çıkıp “Arkadaş biz bu yanlışa ortak olmayız!” mı diyor?

Bunu yapmadıkları gibi onları alkışlamaktan nasırlaşmış ellerini ovuşturarak yıllardır bu kirden pastan imtina ile kendini ayırmış 3-5 kişiye dönüp sataşmayı marifet sanıyorlar. “Siz kaç kişisiniz ki?”, diye soruyorlar. “Ne kadar rezil olursak o kadar iyi” kabilinden davranan, alkışladıkları, finanse ettikleri kişilerden hesap soramayanlar sürü halinde 3-5 yiğidin karşısına geçip akıllarınca soru soruyorlar.

Özetle; hileli oyundaki dürüst oyuncular var olsun, soylu yalnızlığı ilkesiz çokluğa tercih edenlere selam olsun!