Dolar (USD)
32.39
Euro (EUR)
34.49
Gram Altın
2377.95
BIST 100
10045.74
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

12 Aralık 2023

​Hoş bulduk Mekke

Ruhun huzura ve sevince, nefsin ilahî doyuma kavuşması için kapılarını açan şehirdeyiz. Yunus Emre “Aksakallı pîr koca bilmez ki, hâli nice / Emek yimesün hacca bir gönül yıkarsa” mısralarında hacı olmanın kolay, hacı olarak ölmenin zor olduğuna vurgu yapar. “Nereden yola çıkarsan çık yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. Bu emir Rabbinden sana gelen gerçektir. Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir” buyruğu zikrolunanın Kâbe’nin bulunduğu mekân kastedilmektedir.

Kur’ân-ı Kerim’de belirtildiği üzere, insanlar için yeryüzünde ilk inşa edilen ve Allah’ın ‘evim’ diyerek sahiplendiği siyah örtüsüyle gönlümüzün cazibe merkezimiz Kâbe, mukaddes mekândır.

Gündelik hayatımızın uğraşları içerisinde zedelenen, yorulan ruhumuzun, harap gönlümün ihyası için; ikinci bir umreye kadar günahlarıma kefaret olduğunu peygamberimizin müjdesinden öğrendim. Hayatımda yeni bir pencere açılacağını düşünüp, kulluğumu hatırıma getirmesinin anahtarı olan umre ibadeti için Mekke’ye vasıl olup, Beytullah’la buluşmanın huzuru ile yazıyorum.

Kâbe’yi ilk gördüğümde “Burada yapacağım ve bundan sonra yapacağım dualarımı kabul et Allah’ım” dedikten sonra siyah taş anlamına gelen Hacerü’l-Esved’i kalp hizama alıp selamladım ve saat yönünün tersine bir döngüyle başladığım tavafın nihayetinde Kâbe Kapısı yakınındaki Makam-ı İbrahim’in arkasında iki rekât namazı Peygamberimiz sünneti olarak eda ettim. Kur’an-ı Kerim’de zikredilen makamda Hz. İbrahim’in Kâbe’yi inşa ederken iskele olarak kullandığı taş üzerindeki ayak izlerini görüyorsunuz. Kâbe’nin kapısı ile Hacerü’l-Esved arasında kalan ‘sıkı sıkıya yapışılan yer’ anlamına gelen Mültezem’le sarılarak hasretimizi gidermeye gayret ettik. Altınoluk’un altındaki hilal şeklindeki Hicr-i İsmail alanının Kâbe’nin içi sayıldığını Hz. Aişe validemizin anlatımından öğreniyoruz.

Umre ibadetinin cüzlerinden biri de Safâ ve Merve tepeleri aralarındaki yapılan sa’y ibadetidir. Tavaf sayısında olan sa’y, Hz. İsmail’in annesi Hz. Hacer’in su bulma çabasının hatırasıdır.

Dünyanın hemen her bölgesinde yaşanılan kuraklık ve Arabistan gibi sıcak bir coğrafyada zemzemin tükenmeyişi başlı başına ilahi rahmetin tecellisidir. Burada zemzemle ilgili ilmî hakikatlerden söz etmeyeceğim. Zemzem suyunun kendine has lezzeti olduğunu içince anlıyorsunuz.

Belirli bir zamana bağlı olmaksızın ihrama girerek Kâbe’yi tavaf etmek, Safâ ile Merve tepeleri arasında sa’y yapmak ve tıraş olup ihramdan çıkmak suretiyle yerine getirilen ibadetin ihram ve tavaf olmazsa olmazıdır. Yani farzıdır. Vacipleri ise sa’y ile tıraş olup ihramdan çıkmaktır açıklamasını ilmihallerde okuruz. Kurban arifesi ve bayram günleri dışında umre için belirlenmiş her hangi bir zaman olmadığını, fıkıh uleması söylemektedir.

Yalnızca yüce yaratıcıya yönelmenin ve yalnızca onun huzurunda eğilmenin ve ondan başkasına ibadet etmemenin fiili bir göstergesi olan tavafta kişiyi diğerlerinden ayıran hiç bir işaret veya alamet yoktur. Orada birlik olduğundan müminler denizinde kaybolmak ve toplulukta erimek gerektiğini düşünmeliyiz.

Tavafta tıpkı namazımızda olduğu gibi Allah'ın huzurunda olduğumuzun bilinciyle tazim, hürmet, korku ve ümit arası bir muhabbet içerisinde olunmalıdır. Kâbe’nin Allah’ın evi kalplerin de onun nazargâhı olduğunu düşünerek tavafımızda gönül evini yani kalbimizi yeniden inşa etmeliyiz.

Fırsat buldukça Kâbe’yi seyrederek, yüceliğini temaşa etmeliyiz. Unutmayalım ki, gönül Allah'ın evidir oraya temiz olmayan hiçbir şeye müsaade etmeden “Allah’ım! Burası senin beldendir. Şu da Mescid-i Haram ve saygın evindir. Ben de senin kulunum ve kulunun çocuğuyum. Buraya Senin rızanı kazanmak için geldim. Sen de bunu bana lütfettin. Beni bağışla ve bana merhamet et. Şüphesiz sen her şeye gücü yetensin” duamızla ve’s-selam.