Dolar (USD)
32.29
Euro (EUR)
34.95
Gram Altın
2447.18
BIST 100
10173.42
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

23 Ağustos 2023

​İbrahim Kalkan

Vefa hissi beşeridir, insana yakışır. Kadirbilir, değerbilir olmak güzel. Bu duyguyu taşımayan insandan ne hayır gelir. Son 20 yılda Türkiye’de unutulmuş birçok şahsiyet hatırlandı, haklarında anma toplantıları yapıldı; isimleri caddelere, okullara, kültür merkezlerine, kütüphanelere, üniversitelere verildi. Vefa rüzgârı, hayırlısıyla kesilmeden sürmeli. Zira bizim, hatırlanacak binlerce değerimiz var.

Geçen gün, aziz dostum Muhsin Karabay beni aradı. Merhum İbrahim Kalkan’ın ruhuna Yasin-i Şerif okutulacağını ve ardından mezarı başında dua edileceğini söyledi. O kadar sevindim ki! Hemen gittim. Çünkü İbrahim Bey, koronavirüs’ün en azgın günlerinde 1 Temmuz 2021 tarihinde vefat etmişti. Cenaze namazına katılamamış, bu hüznü içimde yaşamıştım. Rahmetle anarak telafi etmeliydik. Yenibosna Çobançeşme Mezarlığı’ndaki camiye vardığımda, Hoca Kur’an okuyordu. Arkadaşlar ve aile gelmişti. Ruhuna okunan Kur’an-ı Kerim’i dinledik. Çıkışta mezara yöneldik. Rahmetlinin kızı Elif Hanım’la ve ailenin diğer fertleriyle tanıştık. Kalkan Ailesi vefa abidesi. Reşat Şen, Nazif Tunç, Arif Hakverdi, Ahmet Yabuloğlu, Muhsin Karabay, Bünyamin Yılmaz ve Siyami Boylu ile beraberdik.

İbrahim Kalkan, kıymetli bir tiyatro ve sinema oyuncusu, sağlam bir şair, iyi yazardı. Çorum Osmaniye köyünde 1949’da doğdu. Düzenli bir eğitim alamadı, ortaokulu yarım bırakmak zorunda kaldı. 1966 yılında İstanbul’a geldi. Sanatın hemen her dalına olan merakı onu önce tiyatro sahnesine çıkardı. Şiirleri bazı dergi ve gazetelerin eklerinde yayımlandı. “Set Oyuncuları” adıyla bir tiyatro topluluğu kurdu. “Suçlu Kim”, “Kızıl Azap”, “Mahallede Şenlik Var” adıyla kendi yazdığı oyunları sahneledi. Anadolu’da 70 il ve ilçede temsiller verdi. 12 Eylül 1980 Askerî Darbesi’nden sonra tiyatroya veda etti.

Çok yönlüydü. Eskilerin tabiriyle ‘hezarfen’di, bin hünerliydi. Bir ara edebiyat, kültür ve sanat dergisi Beste’yi çıkarmaya başladı. Bir gün Kızlarağası Medresesi’nin önünde dergiyi etraflıca konuşmuştuk. Tamamıyla telif ve şekil itibariyle farklı olan Keloğlan Masalları serisini yayımladı. Okullara yönelik olarak Türk tarihinin önemli dönüm noktalarından olan “Malazgirt”, “Söğüt”, “Fetih”, “Çanakkale” ve “Ankara” konulu piyesler yazdı. Şiirlerinden çoğu Türk Sanat Musikisi formunda ve çeşitli makamlarda bestelendi.

Bâbıâli Sohbetleri’nin 66’ncısında “Sanat Dünyamız”ı ondan dinlemiştik. ESKADER’in düzenlediği bu sohbet, 21 Temmuz 2011 tarihinde gerçekleşmişti. O gün dostlarının iştirakiyle program, sanat şölenine dönüşmüştü. Fatih Ağaç Kültür Merkezi’nde de “Fatih Sohbetleri”miz vardı. Orada, 23 Mart 2013 tarihinde “Sanat ve Kültür Politikamız”ı anlatmıştı. Sohbetlere dinleyici olarak muntazaman iştirak ederdi. İhtiyaç duyduğunda soru sorar veya açıklama yapardı.

Bir gün onu Birlik Vakfı’nda verdiğim “Yazı ve Editörlük Kursu”na davet etmiştim. Kırmamış, şeref vermişti. Öğrencilere tavsiyelerde bulunmuştu. İlgi çeken konuşmasında, “En yakın arkadaşlarım her zaman kitaplar oldu. Bir şiir yarışmasında üçüncü olmuştum; bu bana büyük sorumluluk yükledi. Çok okuyun, ben üç bin tane tiyatro oyunu okumuşumdur, zaten tiyatro genel kültür ister. Dile hâkim olmalısınız, kelime hazinenizin geniş olması şarttır.” demişti. Vakıftan çıkıp Çınaraltı’na gitmiş muhabbete devam etmiştik. ‘Serbest ölçüde şiir’e mesafeliydi. O her zaman ahengin ve ölçünün peşindeydi. Bunun için şiirlerini hece ile yazmıştır. Bu şiirler hakikaten mükemmeldir. Şiir kitaplarını sevgiyle okurum. Ama sanat baronları, serbest tarzın baskın olduğu dönemde İbrahim Kalkan’ı tanıyamadılar. Bu ilgisizliğe isyan etmiştim o vakit. “İbrahim Kalkan’ın Şiirini Okumak” başlıklı uzun bir yazı yayımlamıştım. Bu yazıyı okuyan gençlerimizin bir kısmı, İbrahim Kalkan’ı keşfettiler.

Şiirlerini Gönül Şarkıları, Suya Düşen Gölgeler, Ay ışığı Kan Kırmızı, Muhabbet Faslı, Gökteki Ay Üşüyor kitaplarında topladı. Hikâyeleri ise Üç Kafadar’da buluştu. Çocuk kitaplarından ikisi İnsanlar Çocuk Kalsa ve Keloğlan Cücelerle adını taşıyor. Hep duygulu filmlerde ve dizilerde rol aldı. Mehmet Gün’ün “Güller” filmini seyretmelisiniz. Yönetmen Nazif Tunç’un çektiği filmlere bakmalısınız. Tunç’un ödüllü filmi “Karınca”da rol almıştı son olarak. Bir gün bana şöyle demişti: “Sinemada bana Nazif Tunç sahip çıktı.” Çocuk kitapları Akıl Fikir Yayınları ile Cağaloğlu Yayınevi’nden çıktı. Keşke bütün eserleri, toplu olarak yayımlansa ve okura ulaşsa.

“O Gün” şiirinde “Ardımdan yas tutup üzülmeyiniz,/İrem bağlarında gül dereceğim.” diyordu. Bu kederli şiirin ilk kıtası şöyleydi: “Ömrüm nihayete erdiği zaman,/Yeniden kurulur saatin çarkı./Bu yalan dünyadan kesilir derman,/Görünür ötenin, beriden farkı.” Filmlerde iyi insanları canlandırmış, şiirlerinde ve çocuk kitaplarında güzel bir dünyanın hayalini kurmuştu. Ruhu şad, kabri nur, mekânı cennet, menzili mübarek, makamı yüksek olsun. Bize düşen görev, hatırasını yaşatıp eserlerini okumaktır. İbrahim Kalkan yerliydi, millîydi, mümin ve muvahhitti. Yüreği Türkiye sevdalısıyla çarpıyordu. Temiz ruhuna “Fatiha”lar, “Yasin”ler ulaşsın inşallah.