Dolar (USD)
32.25
Euro (EUR)
34.80
Gram Altın
2424.09
BIST 100
10055.98
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

02 May 2014

İÇ VE DIŞ DİNAMİKLER ÖNEMLİ

Türkiye ekonomisi ile ilgili ileriye dönük projeksiyonlarda bulunurken dünyadaki iktisadi ve siyasi muhtemel gelişmeler nazar-ı dikkate alınmazsa, sağlıklı ve isabetli değerlendirmeler yapılamaz.

Bu bağlamda küresel ekonominin yüzde 20'sine hakim olan ABD ve çok sıkı ticari münasebette olduğumuz AB'nin uyguladığı ve bundan sonra uygulayacağı politikalar ekonomimizin şekillenmesinde önemli rol oynayacaktır.

2008'de patlak veren finansal krizin yol açtığı durgunluktan çıkmak için gelişmiş ülkelerin izlediği gevşek para politikalarının yakın bir gelecekte sonra ermesi bekleniyor.

Başta Türkiye olmak üzere gelişen ülkeler bu para bolluğundan sonuna kadar istifade ettiler.

Yüzde 13'lere düşen tasarruf açığını dış kaynakla kapatan ekonomimiz, büyümesini de bu sayede sürdürebildi.

ABD ve AB ekonomilerinin canlanmasıyla birlikte ucuz ve bol para dönemi kapanacak.

Küresel likiditenin artmasınaen fazla katkıda bulunan ABD Merkez Bankası (FED), tahvil alımlarını kademeli şekilde azaltmak suretiyle zaten aylardır bunun sinyalini veriyor.

Arkasından sıra faizleri yükseltmeye gelecek.

Yıl sonunadoğru bu da gündeminde.

O takdirde gelişmekte olan ülkelerin borsa, hazine bonosu, mevduat gibi yatırım araçlarında park etmiş fonların evlerine dönmesiyle bu ülkelerde yaratacağı türbülansa karşı hazırlıklı olunması gerekiyor.

Vakit daralıyor.

Gelişen ekonomilerde canlanma belirtileri görülüyor.

IMF'nin son yayınladığı Dünya Ekonomisi Görünümü Raporu bu durumu teyit ediyor.

Buna göre; ABD ve İngiltere'nin 2014'te yüzde 3'e yakın büyümesi öngörülüyor.

Almanya, Fransa için yüzde 1,2 ve yüzde 1,0 büyüme oranları tahminine yer verilmiş.

ABD ve İngiltere'den düşük olmakla beraber 2013'teki yüzde 0,5 ve yüzde 0,3 oranlarına göre hayli yüksek.

Gelişmiş ekonomilerinortalama büyümelerinin 2013'teki yüzde 3,0 seviyesinden 2014 ve 2015'te sırasıyla yüzde 3,6 ve 3,9 seviyelerine ulaşacağı hesaplanıyor.

Gelişen ülkeler için finansman zorluğu demek.

Yine de bir umut var!

AB'de enflasyon eğer yüzde 0,5'ten aşağıya inerse paranın bol olduğu dönem sürebilir.

Size tuhaf gelecek ama AB enflasyonu yüzde 2'ye yükseltmek istiyor.

Bizim tam tersimiz.

Biz enflasyonu bir türlü yüzde 5'e indiremezken AB yüzde 2'ye çıkaramıyor.

Çünkü talep zayıf.

Mal ve hizmetler satılamayınca fiyatı artmıyor, ekonomi yavaşlıyor.

Anlayacağınız enflasyonun azı da çoğu da zarar.

İdeali yüzde 2'de tutabilmek.

Konumuza dönersek, eğer enflasyon yukarıda söylediğimiz gibi yüzde 0,5'in altına inerse tekrar para bollaşabilir.

Nasıl?

AB Merkez Bankası(ECB), 1 trilyon Euro varlık alımı yaparak piyasaya para pompalayacağını zımnen de olsa duyurdu.

Böylece bir taşla iki kuş vuracak.

Birincisi talebin canlanmasını sağlamak, diğeri de Euro'nun değerini düşürmek.

Yine bize garip gelen bir durum.

TL'nin değerini korumakiçin bütün parasal enstrümanları seferber eder, bu uğurda döviz rezervlerimizi eritirken Avrupalılar paralarının değerini düşürmenin yollarını arıyorlar.

Nedeni, ürünlerinin fiyatını ucuzlatarak ihracatı arttırmak.

Yüzde 41 ile Türkiye'nin en büyük ihracat pazarı olan AB'de işlerin düzelmesi bizim de ihracatımızı olumlu yönde etkileyecektir.

Görüldüğü üzere dış dinamiklerin ekonomi üzerinde olumlu ve olumsuz yansımaları olacaktır.

Ayrıca Ukrayna-Rusya ve Çin-Japonya gerginliği gibi siyasi faktörleri de unutmayalım.

Bir örnek;

104 dolara kadar inen petrol fiyatlarıUkrayna krizi nedeniyle yüzde 5 artarak 110 doları gördü.

Enerji faturamızo nispette kabaracak, cari açığımız artacak.

Bu arada bir iç dinamiği de hatırlatalım.

Yaklaşık 1 yıl içinde 2 seçim yapılacak.

Dolayısıyla ortam gerilecek.

Ekonomi için hayra alamet değil.

Neticede, ekonomi ile ilgili kararlar alınırken iç ve dış dinamikler de hesaba katılmalıdır.

[email protected]