Dolar (USD)
32.36
Euro (EUR)
34.76
Gram Altın
2396.84
BIST 100
10208.65
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

23 Ekim 2013

İGNATIUS'U İPLEMEYELİM

Gündem Hakan Fidan,

Anadolu çocuğu, milletperver MİT Müsteşarı İsrail ve Neo-Con ittifakının hedefinde. Aslında hedefte iki isim var:

Başbakan Sayın Tayyip Erdoğan ve değerli "kardeşim" Hakan Fidan.

İsrail/MOSSAD ve Neo-Con'ların başbakan Tayyip Erdoğan'dan rahatsızlıkları yeni değil, Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki Ak Parti iktidara gelmesin diye 2002 seçimlerinde var gücüyle çalışmıştı İsrail ve Neo-Conlar.

MOSSAD/İsrail periferilerinde olan ülke, kurum, cemiyet ve partilerin kendilerine rağmen yönetim ve konsept değişikliğinde bulunmaya asla razı olmaz. Kim ki böyle bir değişikliğe giderse, GİDER. Bunu ilerde örnekleyeceğim, ama İsrail'i az çok bilenler bunun yabana atılmaması gereken bir iddia olduğunu anlar. MOSSAD'ın eski yöneticilerinden birinin "bizim çıkarlarımızı zedeleyenlere yaşama hakkı tanınmaz" derken bunu en net şekilde ve en yüksek perdeden dile getirmişti. Peki, bunu nasıl mı yapıyorlar?

Size Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Eşref Bitlis ve daha nice suikasti değil, siyasi tarihimizde yaşanan kısa bir olayı hatırlatayım ve kararı size bırakayım.

Yıl: 2002, Türkiye milletvekilliği genel seçimlerine hazırlanıyor, henüz yılını doldurmuş Ak Parti yapılan bütün anketlerde birinci parti çıkıyor. Bu sonuçlardan rahatsız olan çevre ve bu ÇEVREnin ÇEVRESİ "ne pahasına olursa olsun Sayın R. Tayyip Erdoğan'ı siyaset sahnesinin dışına çıkarma" planlarını uygulamaya koymaya çalışıyorlardı.

Seçim çalışmalarına aylar kala başta Ak Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan olmak üzere partinin diğer kurmayları özel bir uçakla Kayseri'ye doğru havalanıyorlar. Uçak havadayken havacılık tarihinde ender rastlanan bir şey oluyor. Buram buram suikast (kokan değil) olan bu plan gereği uçağın kapısı açılıyor. Bunun tehlikesini azıcık kafası çalışan herkes bilebilir. Bundan sonuç alamayanlar Ak Partiyi seçime sokmamak için çalıştılar. Bundan da netice alınamayınca son çare olarak Ak Partinin seçimlere Tayyip Erdoğansız girmesini istediler ve Ak Parti Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan yasaklı hale getirildi. Tayyip Beyin seçimlere giremediği süreçte atılan manşetleri hatırladık değil mi:

Artık MUHTAR BİLE OLAMAZ! diyorlardı köşe gevendeler.

Şimdi, dünya havacılık tarihinde görülmesi neredeyse imkansıza yakın olan uçağın kapısının açılmasının yanına, yine demokrasilerde ve dünya siyasi tarihinde görülmesi imkansız olan anketlerde partisi birinci çıkan ve iktidara yürüyen bir genel başkanı seçimlerden men ediliyor. Bunu Ak Parti Genel başkanı olan Tayyip Erdoğan ve biz bu ülkede yaşadık.

Tabi, iş burada bitmedi, birileri "kaset şantajını hak edecek!" bir siyasi düzenlemeye başvurdu. Bu "yerli" bir karar değildi, bu nedenle "yabancılar" bu düzenlemeyi affetmeyeceklerdi. Kim mi? Aslında hatırladınız:

CHP Genel Başkanı Sayın Deniz Baykal'ın kasetle devrilmesini unutmadınız değil mi? Peki, Deniz Baykal neden alaşağı edildi? Suçu neydi Baykal'ın? Kimileri "bununla siyasetin solunda yeni düzenleme yapıldı" dese de işin aslı o değil, gördünüz işte, CHP'de hiçbir değişiklik olmadı. O zaman neden Baykal'a kıydılar?

Sayın Tayyip Erdoğan'ın seçilme yasağına karar veren ve bunu kusursuz uygulayan MOSSAD ve işbirlikçi güçler Baykal'ın CHP'sinin desteğiyle 2003'te ağır bir yenilgi aldı. O gün bu yenilgiyle deliye dönenler Baykal'a kaset ortamını hazırladıktan sonra bu kasetleriyle şantaj yaparak intikam aldılar.

Peki, Baykal ne yapmıştı?

İşbirlikçilerin "MUHTAR BİLE OLAMAZ" dedikleri Tayyip Erdoğan, Ak Parti kadrolarının çok bilinçli ve ince siyasetiyle Baykal ile vardıkları mutabakatla başbakan oldu. CHP'nin bu hatasını Neo-Conlarla MOSSAD affetmedi ve kasetle Baykal cezalandırıldı.

Şimdi olan biten ne?

Kim neden Hakan Fidan'a saldırıyor?

Bu soruların cevaplarını sağlığım izin verirse inşaallah 3 yazı halinde yazmayı düşünüyorum, ama önce size "u2026Hakan Fidan bir sabah arabasında özel bir sürprizi hakkediyor" diyenlerin neden kudurduklarınınpüf noktasını yazayım:

Pazartesi günü İmralı'ya giden Abdullah Öcalan'ın kardeşi Mehmet Öcalan görüşme sonrası yaptığı açıklamada Öcalan'ın memnuniyetini "Öcalan süreçten memnundur, Öcalan '1 yıldır kimse ölmedi, bu çok memnuniyet verici bir durumdur' dedi" diyerek açıkladı. Şimdi bu açıklamanın İsrail&Neo-Con ailesine nasıl bir hüzün yaşatacağını düşünebiliyor musunuz? Bu barış ortamını hazırlayan asıl faktör sağlam istihbarat yani MİT'in ahlaki duruşu, hükümetine ve milletine bağlı oluşudur. Eğer "daha önce MİT böyle değil miydi?" diye soracak olursanız nedenleriyle beraber yazacağız, ama cevabımı şimdiden vereyim:

HAYIR, MİT daha önce % 80 oranında "yerli" bile değildi.

Devam edeceğizu2026

Twitter: @ahmetay_